295
maçın ilk 10 dakikası hariç kafa kafaya oynadığımız ve oyun olarak gayet ortada geçen bir maçtı. benfica hem kadro kalitesi hem de mental olarak baya çökmüş geldi yalnız bana, bu yüzden şu deplasmandan galibiyetle çıkmamız imkansız değildi. lakin 1-1'i yakaladıktan sonra ben hoca'nın selçuk-emre, burak-yasin veya burak-umut yapmasını bekledim. şu hamleler takıma bir hayli olumlu yansıyabilirdi.
yediğimiz 2. gol şampiyonlar ligi'nde oynayan bir takımın yememesi gereken bir gol fakat 1-1'den sonra anlamsız bir şekilde geri yaslanıp topu ileriye bam güm şişirmeye başlamıştık. orada o golü yemesek bile maçı başka gol yemeden bitirmemiz neredeyse imkansızdı.
oyuncular hakkında da 3-5 bir şey söyleyeyim;
burak yılmaz: gereksiz yere kart gördüğü pozisyona kadar şahane oynuyordu, topu alıp kontrol edip ayağında tutup servis yaparak komple bir forvetin yapması gerekenleri bire bir yaparak bir hayli şaşırtmıştı beni. lakin sonrasında gereksiz pozisyonda o kartı görüp cezalı duruma düşmesinin ardından kafa olarak birden maçtan koptu ve mala bağladı veya özüne döndü de diyebiliriz :(
selçuk inan: kart sınırında olup kartı görerek cezalı duruma düşen diğer oyuncu. atletico deplasmanından şu an çok daha umutluyum sayesinde. çünkü bu kadar el freni olan bir oyuncu yoktur yeryüzünde. ikinci yarıda yediğimiz ilk golün hemen öncesinde hücuma çıkarken üst üste 2 pozisyonda topu kaptırmıştı (biri hatalı pas, diğer savunmamızdan ileriye şişirdiği top) ki o pozisyonun devamında da golü yedik. sırf frikikten-penaltıdan 3-5 gol attı diye "2011-2012'deki selçuk geri döndü!" diyecek kadar gaflet içine düşenleri de ayrıca hayretler içinde izliyorum.
olcan adın: kadıköy deplasmanındaki gol yaramış, müthiş öz güvenli oynuyor. savunmada birçok topa ayak koydu, hücumu kesti, hücumda da rakibini geçemeyip topu ortalayamadığı pozisyon hatırlamıyorum.
aurelien chedjou: son saniyede dany'lik yapıp orta sahadan şut atmasını saymazsak kusursuz oynadı. özellikle geriden oyun kurup topu dikine oynama yeteneklerinine hayranım. oyun kurma ve topu ileriye oynama konusunda chedjou > selçuk. net kere net.
fernando muslera: diyecek söz yok, takımı sıraya dizip teker teker "sizin ben amınıza koyim" dese yeri. eline emeğine sağlık.
yediğimiz 2. gol şampiyonlar ligi'nde oynayan bir takımın yememesi gereken bir gol fakat 1-1'den sonra anlamsız bir şekilde geri yaslanıp topu ileriye bam güm şişirmeye başlamıştık. orada o golü yemesek bile maçı başka gol yemeden bitirmemiz neredeyse imkansızdı.
oyuncular hakkında da 3-5 bir şey söyleyeyim;
burak yılmaz: gereksiz yere kart gördüğü pozisyona kadar şahane oynuyordu, topu alıp kontrol edip ayağında tutup servis yaparak komple bir forvetin yapması gerekenleri bire bir yaparak bir hayli şaşırtmıştı beni. lakin sonrasında gereksiz pozisyonda o kartı görüp cezalı duruma düşmesinin ardından kafa olarak birden maçtan koptu ve mala bağladı veya özüne döndü de diyebiliriz :(
selçuk inan: kart sınırında olup kartı görerek cezalı duruma düşen diğer oyuncu. atletico deplasmanından şu an çok daha umutluyum sayesinde. çünkü bu kadar el freni olan bir oyuncu yoktur yeryüzünde. ikinci yarıda yediğimiz ilk golün hemen öncesinde hücuma çıkarken üst üste 2 pozisyonda topu kaptırmıştı (biri hatalı pas, diğer savunmamızdan ileriye şişirdiği top) ki o pozisyonun devamında da golü yedik. sırf frikikten-penaltıdan 3-5 gol attı diye "2011-2012'deki selçuk geri döndü!" diyecek kadar gaflet içine düşenleri de ayrıca hayretler içinde izliyorum.
olcan adın: kadıköy deplasmanındaki gol yaramış, müthiş öz güvenli oynuyor. savunmada birçok topa ayak koydu, hücumu kesti, hücumda da rakibini geçemeyip topu ortalayamadığı pozisyon hatırlamıyorum.
aurelien chedjou: son saniyede dany'lik yapıp orta sahadan şut atmasını saymazsak kusursuz oynadı. özellikle geriden oyun kurup topu dikine oynama yeteneklerinine hayranım. oyun kurma ve topu ileriye oynama konusunda chedjou > selçuk. net kere net.
fernando muslera: diyecek söz yok, takımı sıraya dizip teker teker "sizin ben amınıza koyim" dese yeri. eline emeğine sağlık.
