10250
takımda pek fazla sevilmediği için gitmiş bu da mantıklı gözüküyor. çünkü inter'de burada aldığı parayı almasının imkanı yok, inter roberto mancini önderliğinde yeni bir yapılanmaya gitti meyvesini almak nereden baksanız 2 seneyi alır melo'nun yaş 32 yani meyvelerini yemek için pek fazla vakti yok. burada 11 garantisi var orada yok. italya'da kötü bir ünü var burada futboldan anlamayan tayfa harici arkasında olabilecek en güçlü destek var.
onu sevmeyenleri* az çok tahmin edebiliyorum, kendince haklı sebepleride vardır. melo çünlü arkadaş olmak için ideal bir adam gibi durmuyor. bizim takımdakilere gerek büyüdüğü çevre, gerek davranış olarak uzak bir tip . instagram'a baktığımda bir fotoğraf atıyor arkadaşlarıyla zannedersin rio da janeiro hapishanesinden ekip kaçmış gibi. hepsi zamanında torbacılık veya bir çatışmaya karışmış tipler gibi duruyor. bizim takımda muslera tertemiz çocuk, şıno desen türk mahallesinde büyümüş ama hollanda neticede refah düzeyi kıyaslanmaz, selçuk iskenderun ama ortanın üstünde bir ailenin çocuğu, burak desen babası belli bunlar takımın ağır abileri bir arkadaş çevresi şekillenecekse bunlar etrafından şekilleniyor şimdilik. melo'nun ise takımdaki son böyle kanka olduğu adam colin kazım richards eğlenceli, dünya sikime minare götüme tarzında dünyayı pek sallamayan eğlence düşkünü yine hafif sorunlu bir arkadaş.
gelmek istediğim nokta şu melo takım içinde pek sevilmediğini sezdiği için gitti. para uyum falan olması baştada yazdığım gibi saçma. geçen seneki şampiyonlukta her ne kadar o gelmeden önce takım 10 maç üst üste gol yemiş o geldikten sonra 6 hafta üst üste gol yememiş olsa da bundan en ufak bir pay almadı konuşulmadı. bende kendisinin direk etkisiyle olduğunu düşünmüyorum. biraz şans, biraz iyi takım savunması neticesinde gerçekleşti. taraftar gözünde takımın birinci futbolcusu apoletini wesley'e kaptırdı. takımdaki en sevdiği abisi abdürrahim görev bıraktırıldı. kısaca melo'nun gitmesi için her türlü ortam oluştu. basının üzerine oynamasına pek aldırdığını sanmıyorum. onlarla psikolojik olarak her türlü savaşır ve ayakta kalırdı, daha önce yaptı sonunda hep kupayı kaldıran o oldu.
onun için önemli olan takım içiydi, 32 yaşında bir adamdan kazanılacak en fazla parayı kazandırıp gitti. daha onsuz ilk maçtada* onun eksikliği gün gibi ortaya çıktı. ligin ciddi anlamda zayıf ekibi mersin orta sahayı orta yaşlı adamların halı saha maçlarındaki temposuyla geçti, bir tane adam gibi faul yapılamadı. jose iyi top kaptı ve pas oyunu oynattı ancak sertlik adı altında hiçbir şey gösteremedi. murat ceylan'ın attığı çoğu tekmeye karşılık bile veremedik ve daha önemlisi bunları hakeme gösteremedik. bu tarz hakem kararını verdi oyunu akışına bırak ayakları epl'de geçerli burası türkiye eğer sana tekme atıyorsa üç tekmelik kıvranacaksın çünkü o hakem etki altına girer ev sahibi olarak kolay faulü alırsın takımın tecrübeli abileri bile bunu anlayamadı. selçuk kesinlikle zeki oyuncu ilerisi için olabilir ancak gerisi için sert değil ve temposu yok. melo'nun ilk senesini hatırlayın hem teknik hem takımı atak sıkıştığında verkaçlarla ileri çıkaran hem de orta sahayı tek başına domine eden bir adamdı. ileri çıkıyordu çünkü ligteki bütün adamlardan daha çevikti ve ilerideki forvetlerin topu kaptırmayıp ona duvar olacaklarını biliyordu. defansif anlamda kim ne derse desin son sezonu dahil mükemmelo'ydu. 2012de tüm sezon, 2014'te ise yerli oyuncuların garip formsuzluğuna rağmen tek başına savaştı. o savaşıda inter'e transferini sağladı. 2013-2014'te juventus'a avrupa'nın en komple 3 orta sahasından birine karşı mücadelesi ve stamford bridge'de uyuyan takıma rağmen farkı engelleyişi, yerden 15 cm'lik yükseklikten kafasıyla top çıkarmasını unutmayacağım. selçuk anlaşılan bunu unuttu çünkü bugün hala melo var gibi oynuyordu. sneijder bugün 1e1 hiç kimse olmaksızın 60 metre bir adam kovaladı ve topu kazandı helal olsun çektim ancak bunu sneijder'den ilk defa gördüm. muhtemelen kendiside ilk kez yaptı ama pek sorgulamadı. kimseyi suçlamıyorum 1 adam için o adam melo bile olsa takımın genelinin rahatı bozulamazdı, gitmek istedi ve gitti. bunları kaybedilen maçtan sonra niye satıldı isyanıyla yazmıyorum ve gerçekten iyi bir paraya gitti. ancak galatsaray melo'nun boşluğunu dolduramayacak eğer böyle bir fikri varsa bunu unutsun. melo seviyesinde bir orta saha almak için ciddi fırsatlar gerekiyor. melo bir fırsat transferiydi. galatasaray artık 4 senedir 10+melo'lu sistemi unutmalı ve 3'lüye dönmeli. chedjou yazılıyor chedjou ön libero için yumuşak ve hantal bir adam. topla çıktan stoper olduğu için hemen aklınıza ön libero yapak ya bu chedjou'yu geliyor ancak benim fikrim bu proje üst seviyede rezillikle sonuçlanır. şimdisi için jose, emre çolak ve selçuk üçlüsüyle ayağa pas yapan defansı bile top ayağındayken yapan bir takıma evrilmek gerekiyor. ileride ya çok akıllı ve futbolu bilen forvet bu podolski olabilir veya hücum presi takım oyunun yatkınlığı olan bir forvet gerekiyor elindeki forvet burak kesinlikle bunlardan çok uzak. kanatlar top rakipteyken bekle arasındaki mesafeyi 15 metreden fazla açmamalı araya kaçan her top kanatta kalınan her 2'ye1 hava hakimiyeti zayıf galatasaray için kötü sonuçlanabilir. bu dediklerim şu an nasıl oynadığını bildiğimiz takım için geçerli. melo yokken hala melo var gibi oynamak bize kabus bir sene geçirtir. bu sistemin böyle gitmesi için carole ve denayer sistemi ayakta tutacak piyangolar olmasını bekleriz yoksa şansımız yok. melo diye başladım 12 eylül 2015 galatasaray mersin idman yurdu maçı eleştirisine dönüştü. son söz sana felipe melo kardeşim; arkandan ne söylenirse söylensin kim sevmiyorsa sevmesin seni kötü hatırlamayacağım ve yarın ki derbinde başarılar pitbull.
onu sevmeyenleri* az çok tahmin edebiliyorum, kendince haklı sebepleride vardır. melo çünlü arkadaş olmak için ideal bir adam gibi durmuyor. bizim takımdakilere gerek büyüdüğü çevre, gerek davranış olarak uzak bir tip . instagram'a baktığımda bir fotoğraf atıyor arkadaşlarıyla zannedersin rio da janeiro hapishanesinden ekip kaçmış gibi. hepsi zamanında torbacılık veya bir çatışmaya karışmış tipler gibi duruyor. bizim takımda muslera tertemiz çocuk, şıno desen türk mahallesinde büyümüş ama hollanda neticede refah düzeyi kıyaslanmaz, selçuk iskenderun ama ortanın üstünde bir ailenin çocuğu, burak desen babası belli bunlar takımın ağır abileri bir arkadaş çevresi şekillenecekse bunlar etrafından şekilleniyor şimdilik. melo'nun ise takımdaki son böyle kanka olduğu adam colin kazım richards eğlenceli, dünya sikime minare götüme tarzında dünyayı pek sallamayan eğlence düşkünü yine hafif sorunlu bir arkadaş.
gelmek istediğim nokta şu melo takım içinde pek sevilmediğini sezdiği için gitti. para uyum falan olması baştada yazdığım gibi saçma. geçen seneki şampiyonlukta her ne kadar o gelmeden önce takım 10 maç üst üste gol yemiş o geldikten sonra 6 hafta üst üste gol yememiş olsa da bundan en ufak bir pay almadı konuşulmadı. bende kendisinin direk etkisiyle olduğunu düşünmüyorum. biraz şans, biraz iyi takım savunması neticesinde gerçekleşti. taraftar gözünde takımın birinci futbolcusu apoletini wesley'e kaptırdı. takımdaki en sevdiği abisi abdürrahim görev bıraktırıldı. kısaca melo'nun gitmesi için her türlü ortam oluştu. basının üzerine oynamasına pek aldırdığını sanmıyorum. onlarla psikolojik olarak her türlü savaşır ve ayakta kalırdı, daha önce yaptı sonunda hep kupayı kaldıran o oldu.
onun için önemli olan takım içiydi, 32 yaşında bir adamdan kazanılacak en fazla parayı kazandırıp gitti. daha onsuz ilk maçtada* onun eksikliği gün gibi ortaya çıktı. ligin ciddi anlamda zayıf ekibi mersin orta sahayı orta yaşlı adamların halı saha maçlarındaki temposuyla geçti, bir tane adam gibi faul yapılamadı. jose iyi top kaptı ve pas oyunu oynattı ancak sertlik adı altında hiçbir şey gösteremedi. murat ceylan'ın attığı çoğu tekmeye karşılık bile veremedik ve daha önemlisi bunları hakeme gösteremedik. bu tarz hakem kararını verdi oyunu akışına bırak ayakları epl'de geçerli burası türkiye eğer sana tekme atıyorsa üç tekmelik kıvranacaksın çünkü o hakem etki altına girer ev sahibi olarak kolay faulü alırsın takımın tecrübeli abileri bile bunu anlayamadı. selçuk kesinlikle zeki oyuncu ilerisi için olabilir ancak gerisi için sert değil ve temposu yok. melo'nun ilk senesini hatırlayın hem teknik hem takımı atak sıkıştığında verkaçlarla ileri çıkaran hem de orta sahayı tek başına domine eden bir adamdı. ileri çıkıyordu çünkü ligteki bütün adamlardan daha çevikti ve ilerideki forvetlerin topu kaptırmayıp ona duvar olacaklarını biliyordu. defansif anlamda kim ne derse desin son sezonu dahil mükemmelo'ydu. 2012de tüm sezon, 2014'te ise yerli oyuncuların garip formsuzluğuna rağmen tek başına savaştı. o savaşıda inter'e transferini sağladı. 2013-2014'te juventus'a avrupa'nın en komple 3 orta sahasından birine karşı mücadelesi ve stamford bridge'de uyuyan takıma rağmen farkı engelleyişi, yerden 15 cm'lik yükseklikten kafasıyla top çıkarmasını unutmayacağım. selçuk anlaşılan bunu unuttu çünkü bugün hala melo var gibi oynuyordu. sneijder bugün 1e1 hiç kimse olmaksızın 60 metre bir adam kovaladı ve topu kazandı helal olsun çektim ancak bunu sneijder'den ilk defa gördüm. muhtemelen kendiside ilk kez yaptı ama pek sorgulamadı. kimseyi suçlamıyorum 1 adam için o adam melo bile olsa takımın genelinin rahatı bozulamazdı, gitmek istedi ve gitti. bunları kaybedilen maçtan sonra niye satıldı isyanıyla yazmıyorum ve gerçekten iyi bir paraya gitti. ancak galatsaray melo'nun boşluğunu dolduramayacak eğer böyle bir fikri varsa bunu unutsun. melo seviyesinde bir orta saha almak için ciddi fırsatlar gerekiyor. melo bir fırsat transferiydi. galatasaray artık 4 senedir 10+melo'lu sistemi unutmalı ve 3'lüye dönmeli. chedjou yazılıyor chedjou ön libero için yumuşak ve hantal bir adam. topla çıktan stoper olduğu için hemen aklınıza ön libero yapak ya bu chedjou'yu geliyor ancak benim fikrim bu proje üst seviyede rezillikle sonuçlanır. şimdisi için jose, emre çolak ve selçuk üçlüsüyle ayağa pas yapan defansı bile top ayağındayken yapan bir takıma evrilmek gerekiyor. ileride ya çok akıllı ve futbolu bilen forvet bu podolski olabilir veya hücum presi takım oyunun yatkınlığı olan bir forvet gerekiyor elindeki forvet burak kesinlikle bunlardan çok uzak. kanatlar top rakipteyken bekle arasındaki mesafeyi 15 metreden fazla açmamalı araya kaçan her top kanatta kalınan her 2'ye1 hava hakimiyeti zayıf galatasaray için kötü sonuçlanabilir. bu dediklerim şu an nasıl oynadığını bildiğimiz takım için geçerli. melo yokken hala melo var gibi oynamak bize kabus bir sene geçirtir. bu sistemin böyle gitmesi için carole ve denayer sistemi ayakta tutacak piyangolar olmasını bekleriz yoksa şansımız yok. melo diye başladım 12 eylül 2015 galatasaray mersin idman yurdu maçı eleştirisine dönüştü. son söz sana felipe melo kardeşim; arkandan ne söylenirse söylensin kim sevmiyorsa sevmesin seni kötü hatırlamayacağım ve yarın ki derbinde başarılar pitbull.