99
hamza hoca'nın oynattığına inanmadığım diziliş. diziliş benim gözümde sadece rakamlardan ibaret. futbol ve formasyonlar ise sürekli değişen bazı rollerden ibaret. hücum sırasında takımın nasıl pozisyon aldığı, oyuncuların rolleri ve üstlendikleri görevler sizin temelde savunma prensibinizi de belirliyor. bu açıdan bakınca olaya hücum pres esasında tek ve gerçek pres diyebiliriz. doğal olarak hücum sırasındaki sahaya yayılma biçimimiz 4-2-3-1 gibi ifade edilemez. misal 4-3-3 gibi yazılan fenerbahçe hücumdayken, savunmada 3 oyuncuyla * * * kalıp önlerinde 7 li yarı statik yarı hareketli bir blokla oynuyordu ersun yanal zamanında.
şimdi gelelim takımımızın problemine. futbolculara verilen rollerin ne olduğu muamma bir diziliş ile oynuyoruz. yaşlanan takım omurgası dinamik bir rol üstlenemiyor. yerli futbolcular ise ani parlamalar hariç neredeyse çakılı bir vaziyetteler. istisnalar harici oyuncuların rolleri belirsiz ve tamamen bireysel yeteneklere bağlı bir oyun planı söz konusu. bu yüzden her futbolcunun, özellikle yabancı futbolcularımızın insan üstü oynaması gerekiyor. sneijder, kendisine pas opsiyonu yaratıldığında dünya'nın en verimli oyun kurucusu. ama oynadığımız oyunda her oyuncunun kendi pozisyonunu kendisinin yaratması gerekiyor. planlama yetersizliği her oyuncuyu sıradanlaştırıyor ve futbolcularımız neredeyse %50 verim ile oynuyorlar. hücumdaki oyuncularımızın hangileri yeteneklerine ve potansiyellerine uygun biçimde topla buluşabiliyorlar? bütün futbol kariyerini topsuz oyundaki becerisine borçlu olan burak yılmaz, kariyerinde kullanmadığı kadar top kullanmak zorunda kalıyor ve topla ilişkisindeki zayıflık sırıtmaya başlıyor. trabzonsporda onu bu kadar top kaybederken ve pas hatası yaparken hatırlıyor musunuz? adam geçemeyen selçuğa sıkışık vaziyette topu atıp rakibin onu ezmesini seyrediyoruz. mancini ile, geldiği ilk sezonda üstelik tecrübesiz ve sezon başı hazırlığı yapamamış olan telles belirli bir plan dahilinde oynayarak takımın bir parçası olmuşken, neden sadece yarım yamalak olan defansif özellikleri ile ön plana çıkıyor? özetle, sahadaki on bir kişiden her birinin becerilerine uygun rollere sahip olduğu bir planı uygulamaya çalışarak takım olabilirsiniz. galatasaray 4-3-3 den 4-4-2 ye uzanan bir dizilişle sahaya çıkabilir ama hiç bir şeyi çözmez bu. ruh dediğimiz olay ise edirne'nin ötesinde bu şartlar altında hiçbir anlam ifade etmez. futbol oynadığı dönemin şartlarını 2015'de kıstas alan bir lider kadrodan çok, modern futbolu dikkate alan esnek bir akla ihtiyacımız var.
şimdi gelelim takımımızın problemine. futbolculara verilen rollerin ne olduğu muamma bir diziliş ile oynuyoruz. yaşlanan takım omurgası dinamik bir rol üstlenemiyor. yerli futbolcular ise ani parlamalar hariç neredeyse çakılı bir vaziyetteler. istisnalar harici oyuncuların rolleri belirsiz ve tamamen bireysel yeteneklere bağlı bir oyun planı söz konusu. bu yüzden her futbolcunun, özellikle yabancı futbolcularımızın insan üstü oynaması gerekiyor. sneijder, kendisine pas opsiyonu yaratıldığında dünya'nın en verimli oyun kurucusu. ama oynadığımız oyunda her oyuncunun kendi pozisyonunu kendisinin yaratması gerekiyor. planlama yetersizliği her oyuncuyu sıradanlaştırıyor ve futbolcularımız neredeyse %50 verim ile oynuyorlar. hücumdaki oyuncularımızın hangileri yeteneklerine ve potansiyellerine uygun biçimde topla buluşabiliyorlar? bütün futbol kariyerini topsuz oyundaki becerisine borçlu olan burak yılmaz, kariyerinde kullanmadığı kadar top kullanmak zorunda kalıyor ve topla ilişkisindeki zayıflık sırıtmaya başlıyor. trabzonsporda onu bu kadar top kaybederken ve pas hatası yaparken hatırlıyor musunuz? adam geçemeyen selçuğa sıkışık vaziyette topu atıp rakibin onu ezmesini seyrediyoruz. mancini ile, geldiği ilk sezonda üstelik tecrübesiz ve sezon başı hazırlığı yapamamış olan telles belirli bir plan dahilinde oynayarak takımın bir parçası olmuşken, neden sadece yarım yamalak olan defansif özellikleri ile ön plana çıkıyor? özetle, sahadaki on bir kişiden her birinin becerilerine uygun rollere sahip olduğu bir planı uygulamaya çalışarak takım olabilirsiniz. galatasaray 4-3-3 den 4-4-2 ye uzanan bir dizilişle sahaya çıkabilir ama hiç bir şeyi çözmez bu. ruh dediğimiz olay ise edirne'nin ötesinde bu şartlar altında hiçbir anlam ifade etmez. futbol oynadığı dönemin şartlarını 2015'de kıstas alan bir lider kadrodan çok, modern futbolu dikkate alan esnek bir akla ihtiyacımız var.