8941
12'yi bekledim lan,
ergen gibi şu saati bekledim entry girmek için.
bugün şu başlığa her tıkladığınızda, şu adamı yeniden hatırlayın diye bu saati bekledim.
bakın beyler, unuttunuz bazı şeyleri...
melo'dan önceki galatasaray, en azından uefa kadrosuna kadar olan ara dönemde, ezeli rakiplere ve güç odaklarına karşı psikolojik üstünlüğünü yitirmiş bir galatasaray'dı.
biz bu sahalarda lugano'ların tekmelerini çok gördük.
volkan denen herif lincoln'e diz attığında bizim kıvırcık kaçmak zorunda kalıyordu.
rakip yedek kulübesi kenardan söverken, onları çileden çıkaran bir psikolojik gücümüz yoktu.
yahu bırakın psikolojik gücü, takımı sahada ateşleyen topçuları say deseniz, inanın 15 tane sayamam;
ama saydığım kadarının içine melo'yu koyarım.
demirören'in stadyumlara gelip de kupa verememesidir melo!
twitter'da kimi takip edip kimi bilmem ne yapması beni çok ilgilendirmiyor.
ben ceza sahasından top çıkardığında hırslanan,
gol attığında deli gibi sevinen,
çocuk gibi eğlenen melo'yu seviyorum.
kendimi tekrara düşüyorum, bunları biraz biraz yazdım daha önce,
ama derdimi kırmızı bakınızlarımızla anlatmaya çalışayım;
bizden ayrılabilir, ancak çoktan efsaneler arasında yerini almıştır.
buraya gelip de utanmadan kendisine küfür edenler vicdansızdır...
unutmayın, unutturmayın.
(bkz: 24 kasım 2012 felipe melo'nun penaltı kurtarması)
(bkz: felipe melo'nun emre belözoğlu'na verdiği tarihi ayar)
(bkz: felipe melo'nun emre'ye çektiği siktir)
(bkz: felipe melo'nun fenerbahçe tribünlerine yaptığı hareket)
(bkz: felipe melo'nun yıldırım demirören'in elini sıkmaması)
(bkz: felipe melo'nun pipisiyle gol atması)
(bkz: felipe melo'nun askerleriyiz)
(bkz: felipe melo'nun mental gücü)
ve son olarak;
(bkz: stay with us felipe melo)
ergen gibi şu saati bekledim entry girmek için.
bugün şu başlığa her tıkladığınızda, şu adamı yeniden hatırlayın diye bu saati bekledim.
bakın beyler, unuttunuz bazı şeyleri...
melo'dan önceki galatasaray, en azından uefa kadrosuna kadar olan ara dönemde, ezeli rakiplere ve güç odaklarına karşı psikolojik üstünlüğünü yitirmiş bir galatasaray'dı.
biz bu sahalarda lugano'ların tekmelerini çok gördük.
volkan denen herif lincoln'e diz attığında bizim kıvırcık kaçmak zorunda kalıyordu.
rakip yedek kulübesi kenardan söverken, onları çileden çıkaran bir psikolojik gücümüz yoktu.
yahu bırakın psikolojik gücü, takımı sahada ateşleyen topçuları say deseniz, inanın 15 tane sayamam;
ama saydığım kadarının içine melo'yu koyarım.
demirören'in stadyumlara gelip de kupa verememesidir melo!
twitter'da kimi takip edip kimi bilmem ne yapması beni çok ilgilendirmiyor.
ben ceza sahasından top çıkardığında hırslanan,
gol attığında deli gibi sevinen,
çocuk gibi eğlenen melo'yu seviyorum.
kendimi tekrara düşüyorum, bunları biraz biraz yazdım daha önce,
ama derdimi kırmızı bakınızlarımızla anlatmaya çalışayım;
bizden ayrılabilir, ancak çoktan efsaneler arasında yerini almıştır.
buraya gelip de utanmadan kendisine küfür edenler vicdansızdır...
unutmayın, unutturmayın.
(bkz: 24 kasım 2012 felipe melo'nun penaltı kurtarması)
(bkz: felipe melo'nun emre belözoğlu'na verdiği tarihi ayar)
(bkz: felipe melo'nun emre'ye çektiği siktir)
(bkz: felipe melo'nun fenerbahçe tribünlerine yaptığı hareket)
(bkz: felipe melo'nun yıldırım demirören'in elini sıkmaması)
(bkz: felipe melo'nun pipisiyle gol atması)
(bkz: felipe melo'nun askerleriyiz)
(bkz: felipe melo'nun mental gücü)
ve son olarak;
(bkz: stay with us felipe melo)