13
galatasaray adına işlerin nasıl ilerleyeceğini transferlerden çok hamza hocanın kendini geliştirip geliştirememesine bağlı gördüğüm sezon. eğer bu seneki gibi bir hamza hoca görürsek şampiyonlar liginde 6 değil 5 yiyelim diye bakarız; ligde ise fenerbahçe zaten arap'ın ardından lucescu'nun antreman eşofmanını getirse bu sezondan daha başarılı olur, beşiktaş için de şenol hoca'dan bahsediliyor ki nasıl bir hoca olduğunu ve nasıl bir etki yaratabileceğini çok iyi biliyoruz. bir de bir önceki sezondaki * şampiyonluğumuzda rakiplerin hocalarının katkılarını göz önünde bulundurursak lig de çok sıkıntıya girebilir.
hamza hoca'nın gelişmesinden kastım da aslında teknik bir durum değil. tam olarak buna uygun bir sıfat bulamasam da maç içinde oldukça vasıfsız bulduğumu söylemem gerekir. vasıfsız biraz ağır gelebilir ama en iyi anlatan kelime bu. okur olduğum dönemde maç başlıklarını sık sık okurdum hatta maç sıktığı anlarda buraya gelip başlığı yenileyip yazılanları okurdum ve zaten oradan da anladığım kadarıyla maç içinde hepimizin gördüğü bir şey bu. sadece maç heyecanı bittikten sonra net bir şekilde kimse dillendirmedi ya da ben görmedim. neyse.
biz ligdeki son maçlarımızda özellikle muslera'nın ekstra özverisiyle kazandık, bunu kabul edelim. ayrıca bu son maçların hepsinde maç 0-0 giderken takım hiçbir hücum etkinliği veya defansımız hiçbir direnç gösteremezken muslera bizi ipten aldı. hamza hoca ise oyuncu değişikliği için 80'li dakikaları bekledi, neden? ya da kaç maç umut'ta ısrar etti, kaç kere dizimizi yumruklattı bize? daha da yakın tarihe gelelim şampiyonluğu garantiledikten sonraki son maçımız, rize maçına * aydın yılmaz ile başladı ve aydın tam 62 dakika sahada kaldı. bakın illa sinan gümüş demiyorum istersen u15'ten bir genci getir ver formayı içime daha çok sinerdi. aslında yazmaya başlamadan tek düşüncem aydın yılmaz'ın ilk on bir başlamasını eleştirmek ve vasıfsızlığı bununla açıklamak olacaktı ama diğerleri de gözüme çarpan detaylarmış yazmış bulundum.
hamza hoca'nın gelişmesinden kastım da aslında teknik bir durum değil. tam olarak buna uygun bir sıfat bulamasam da maç içinde oldukça vasıfsız bulduğumu söylemem gerekir. vasıfsız biraz ağır gelebilir ama en iyi anlatan kelime bu. okur olduğum dönemde maç başlıklarını sık sık okurdum hatta maç sıktığı anlarda buraya gelip başlığı yenileyip yazılanları okurdum ve zaten oradan da anladığım kadarıyla maç içinde hepimizin gördüğü bir şey bu. sadece maç heyecanı bittikten sonra net bir şekilde kimse dillendirmedi ya da ben görmedim. neyse.
biz ligdeki son maçlarımızda özellikle muslera'nın ekstra özverisiyle kazandık, bunu kabul edelim. ayrıca bu son maçların hepsinde maç 0-0 giderken takım hiçbir hücum etkinliği veya defansımız hiçbir direnç gösteremezken muslera bizi ipten aldı. hamza hoca ise oyuncu değişikliği için 80'li dakikaları bekledi, neden? ya da kaç maç umut'ta ısrar etti, kaç kere dizimizi yumruklattı bize? daha da yakın tarihe gelelim şampiyonluğu garantiledikten sonraki son maçımız, rize maçına * aydın yılmaz ile başladı ve aydın tam 62 dakika sahada kaldı. bakın illa sinan gümüş demiyorum istersen u15'ten bir genci getir ver formayı içime daha çok sinerdi. aslında yazmaya başlamadan tek düşüncem aydın yılmaz'ın ilk on bir başlamasını eleştirmek ve vasıfsızlığı bununla açıklamak olacaktı ama diğerleri de gözüme çarpan detaylarmış yazmış bulundum.