• 1
    komplekslerle örülü ve yoz bir sosyal yapıya sahip ülkemiz öz güveni ve bilinci düşük jenerasyonlar yetiştirmekte oldukça başarılıdır.

    yurt içinde ve dışında bu durumun yansımaları farklı oluyor tabi ki de. özellikle "gurbet" adı altında belli bir takım kültürel bölünme ve yabancılaşma süreçlerinden geçen vatandaşlarımızda yukarıda bahsettiğim genel ahval farklı bir vücut buluyor adeta. evet gurbetçi taraftarlarımız belki de memleketleriyle yegane köprüleri olan galatasaray'a taparcasına bir aşk duyuyorlar ancak bunu asla akılcı ve çoğu zamanda insancıl bir biçimde yaşayamıyorlar. tapınmanın mantığı mu olur diyebilirsiniz...ancak insanın insanca hareket etmesinin bir mantığı olmalı.

    ben bir sosyolog değilim. hayatımın son üç senesini almanya'da geçirdim ve yakın bir zamanda başka bir ülkeye geçiş yapmayı planlıyorum. eğitimim için almanya'yı tercih etmemdeki yan sebeplerden biri de oturma iznimi kullanarak schengen rahatlığını yaşamak ve hayal ettiğim şekilde galatasaray'ın avrupa maçlarına gidebilmekti. bu bağlamda ne mutlu ki bana takımımın peşinden madrid'e, torino'ya ve gelsenkirchen'e gidebilme fırsatlarını yakaladım. bu seferlerimin her birinde istisnasız olarak gurbetçi taraftarın avrupa maçı aşırılığını yaşadım. torino'da sokaklarda ses bombaları patlatıp yolda otobüslerden sarkarak geçen arabalara ultraslan avrupa çıkartmaları yapıştırmaya çalışan tipler mi dersiniz, madrid'de polisin atlarına kola atıp kaçanlar ya da restoranlarda garson tartaklayanlar mı dersiniz yoksa gelsenkirchen'de köşe başı kavga çıkarıp stada altından tünel kazarak girmeye çalışan insanlar mı dersiniz...hepsini gördüm işte...ve her seferinde de maalesef klasik türk fiziki özelliklerine sahip olmamanın faydalarını tecrübe ettim. hatta o kadar ki ilk deplasmanımdan sonra ev sahibi tribünlerinden bilet alıp forma giymemeyi bile tercih ettim. düşünün ki aynı takımı desteklediğiniz taraftarlardan yani kendi ülkenizin insanından utanç duyuyorsunuz, sıkıntılı ve üzücü bir durum...

    barcelona'ya da gidebildim mesela. malum taparcasına sevilen galatasaray tarihinin ilk euroleague top 8 serisini oynadı orada. ilk maçı 4'ü tacik turist olmak üzere toplam 16 galatasaray taraftarı izlerken ikinci maçı 45 kişi izledi mesela. her ne kadar destek verilmediği için hayıflansamda şimdi dönüp baktığımda aslında ne kadar şanslı olduğumu görüyorum.

    dün oynanan 19 mart 2015 alba berlin galatasaray basketbol maçı'nda yaşanan bu olaylar https://www.youtube.com/watch?v=4diJBWurPt8 - bana bu yazıyı yazma zorunluluğunu hissettirdi. ben torino'da da, gelsenkirchen'de de, madrid'de de bu mu galatasaraylılık diye sormuştum içimden. sağolsun ergin ataman, bunu dile getirmiş ve hislerime tercüman olmuş. konudan saptım belki ama kendi oyuncusunun formasını benchten çalan taraftar modeli de gurbetçi taraftarın avrupa maçı psikolojisindeki aşırılıkları ayrıca özetleyen bir konu.

    galatasaray gurbetçi taraftarlarımız için memleket özleminin, sevgisinin hatta çocukluk döneminin sembolü olabilir. ertesi gün işte okulda türk olarak dik yürümelerini de sağlayabilir. ancak bu durumların hiç biri galatasaray'a, ortak paydada buluşup aşkıyla yaşadığımız galatasaray'a aymazca zarar vermeyi meşru kılmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın