8180
her maçta ağzıyla, yüzüyle, kollarıyla, mimikleriyle, vücut diliyle abartı hareketler yapıp sahte tepkiler veren futbolcu. o kadar maç seyrediyorum ama melo gibi sürekli tribüne oynayan bir futbolcu görmedim. maçta yaptığı bu son derece gereksiz hareketler maçın tansiyonunu sürekli arttırıyor. seyirci geriliyor, takım arkadaşları geriliyor. sonra aniden takımda panik havası oluşuyor. "ben bu hakemle oynayamıyorum beni değiştirin" ne demek? bu nasıl bir amatörlüktür? gözlerime inanamadım.
oynadığı futbol ise beni, dany’den daha çok geriyor. ayağında gereksiz yere çok top tutup göstere göstere topları kaybediyor. sürekli kayarak rakiplerine kırmızı kartlık sert müdahaleler yapıyor. 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçı'ndaki gibi kaptırdığı topları çoğu zaman takip etmiyor. galatasaray’daki çoğu oyuncu gibi hantal ve ağır. bu yüzden verdiği tepkiler ve kararlar gecikmeli.
aynı zamanda kesinlikle sneijder gibi konsantre ve ciddi değil. bir futbolcu topu kesti diye havalara uçuyorsa o adamda en son aranacak nitelik ciddiyettir. melo açık ve net şekilde tribünlere oynuyor. dünyanın hiçbir yerinde görmediği ilgiyi galatasaray taraftarı ona gösterdi. belki sahadaki şımarıklığının nedeni budur. belki de tam yeşil sahalardaki futboldan plaj futboluna geçme arifesinde kariyer çöküşünü yaşarken rüyasında bile göremeyeceği paraları kazandığı sözleşmeye imza atmanın verdiği hazzın şoku, çoşkusu içindedir. hani adamın mizacı böyle desek yine olmuyor. mizaç biraz daha doğal olur. melo'nun davranışları doğal ve normal değil. davranışları bana son derece antipatik ve sahte geliyor. hayır, niye avrupa’nın büyük takımlarında böyle tipte futbocular yok? niye herkes normal şekilde işini yapma derdinde? melo’dan kat kat iyi futbol oynayan adamlar ondan daha ciddi, daha konsantre, daha çok sorumluluğunun bilincinde. hani defanstaki zaafiyetin ana nedenleri semih ve chedjou diyoruz ama melo’nun yaptığı gölge markajı, top kayıplarını es geçmemek lazım. yaşı da ilerlediği için fiziği de çöküş içinde. fazla kiloları her sene daha da artıyor. artık öyle bir konuma geldi ki bence mehmet topal kendisinden çok daha iyi bir kesici, daha iyi savunmacı. melo için galatasaray son durak. bunu kendi de bildiği için sürekli taraftara şirin görünme derdinde. çünkü ancak bu şekilde zayıf yönlerini kamufle edip kapatabilir. melo bir nevi ilizyonist (yiyen için). futbolun gelişmediği türkiye gibi ülkelerde overrated futboluyla iki zıplayıp, iki hoplayıp taraftarı gazlayarak büyülüyor, kandırıyor. tabii ki tek derdi iyi futbol izlemek isteyen dünya futbolunu yakından takip eden taraftarlar neyin ne olduğunun farkında. melo’nun yavaş, temposuz, durarak, bekleyerek, izleyerek oynadığı futbolun üst düzey liglerde geçerliliği yok. bunun en büyük ispatı şampiyonlar ligi'ndeki performansı. herkes bunu geçiştiriyor ama ş.liginde 19 gol yememiz tesadüf ve normal değil. melo’nun yerine her zaman daha ciddi, daha dinamik, daha defansif, daha çok sorumluluk bilinci olan bir futbolcuyu tercih ederim. hep bir ağızdan “melo’dan iyi kim var ki?”, “pogba’yı mı alalım?” dediğinizi duyar gibiyim. emin olun melo ile pogba arasında çok sayıda iyi oyuncu var. pogba 10 ise melo 6 puandır. artık melo’ya dev aynasından bakmayı bırakırsak gerçekleri daha net biçimde görebiliriz.
oynadığı futbol ise beni, dany’den daha çok geriyor. ayağında gereksiz yere çok top tutup göstere göstere topları kaybediyor. sürekli kayarak rakiplerine kırmızı kartlık sert müdahaleler yapıyor. 1 şubat 2015 galatasaray bursaspor maçı'ndaki gibi kaptırdığı topları çoğu zaman takip etmiyor. galatasaray’daki çoğu oyuncu gibi hantal ve ağır. bu yüzden verdiği tepkiler ve kararlar gecikmeli.
aynı zamanda kesinlikle sneijder gibi konsantre ve ciddi değil. bir futbolcu topu kesti diye havalara uçuyorsa o adamda en son aranacak nitelik ciddiyettir. melo açık ve net şekilde tribünlere oynuyor. dünyanın hiçbir yerinde görmediği ilgiyi galatasaray taraftarı ona gösterdi. belki sahadaki şımarıklığının nedeni budur. belki de tam yeşil sahalardaki futboldan plaj futboluna geçme arifesinde kariyer çöküşünü yaşarken rüyasında bile göremeyeceği paraları kazandığı sözleşmeye imza atmanın verdiği hazzın şoku, çoşkusu içindedir. hani adamın mizacı böyle desek yine olmuyor. mizaç biraz daha doğal olur. melo'nun davranışları doğal ve normal değil. davranışları bana son derece antipatik ve sahte geliyor. hayır, niye avrupa’nın büyük takımlarında böyle tipte futbocular yok? niye herkes normal şekilde işini yapma derdinde? melo’dan kat kat iyi futbol oynayan adamlar ondan daha ciddi, daha konsantre, daha çok sorumluluğunun bilincinde. hani defanstaki zaafiyetin ana nedenleri semih ve chedjou diyoruz ama melo’nun yaptığı gölge markajı, top kayıplarını es geçmemek lazım. yaşı da ilerlediği için fiziği de çöküş içinde. fazla kiloları her sene daha da artıyor. artık öyle bir konuma geldi ki bence mehmet topal kendisinden çok daha iyi bir kesici, daha iyi savunmacı. melo için galatasaray son durak. bunu kendi de bildiği için sürekli taraftara şirin görünme derdinde. çünkü ancak bu şekilde zayıf yönlerini kamufle edip kapatabilir. melo bir nevi ilizyonist (yiyen için). futbolun gelişmediği türkiye gibi ülkelerde overrated futboluyla iki zıplayıp, iki hoplayıp taraftarı gazlayarak büyülüyor, kandırıyor. tabii ki tek derdi iyi futbol izlemek isteyen dünya futbolunu yakından takip eden taraftarlar neyin ne olduğunun farkında. melo’nun yavaş, temposuz, durarak, bekleyerek, izleyerek oynadığı futbolun üst düzey liglerde geçerliliği yok. bunun en büyük ispatı şampiyonlar ligi'ndeki performansı. herkes bunu geçiştiriyor ama ş.liginde 19 gol yememiz tesadüf ve normal değil. melo’nun yerine her zaman daha ciddi, daha dinamik, daha defansif, daha çok sorumluluk bilinci olan bir futbolcuyu tercih ederim. hep bir ağızdan “melo’dan iyi kim var ki?”, “pogba’yı mı alalım?” dediğinizi duyar gibiyim. emin olun melo ile pogba arasında çok sayıda iyi oyuncu var. pogba 10 ise melo 6 puandır. artık melo’ya dev aynasından bakmayı bırakırsak gerçekleri daha net biçimde görebiliriz.