899
http://www.mynet.com/...i-istemiyor-2039405/
geçenlerde manu için entry girecekken şu kıza rastladım. evet biliyorum taze bir olay değil ama birkaç kelam etmezsem çatlardım.
insanoğlu gerçekten çelişkilerle dolu. mesela işine gelirse dünyada iz bırakmak ister, ilgi görmek ister, ben buradayım demek ister; işine gelmezse görünmez olur, topluma karışır, sorgulamaz, düşünmez, irdelemez. egosunun ve isteklerinin dikine gider, çıkarlarının... biat kültürüyle yetişir, gelenekçi kafayla büyür, gördüğü her şeyi ilahlaştırır, putlaştırır ama egosu ve çıkarları ters düşerse de kıskandığı, önüne taş koyduğunu düşündüklerine yargısız infazda, ad hominemde sınır tanımaz. egolarıyla gelenekleri arasında sıkışıp kalmıştır, kendi ördüğü duvarlar ve başkalarının ördüğü duvarlar iç içe geçmiştir insanoğlu.rol yapar, kendini bulmak değil, arayamaz bile. bunu yapacak hareket alanını bulamamıştır, ya da bulmak kolayına gelmemiştir, o duvarları balyozlamak kolay değildir...
bunları neden dedim... bu küçük kızı da diğer küçükler gibi büyük olarak addeddiğimiz küçük insanlar duvarlarla çevrelediler. küçüktü, olduğu yere sığmıyordu, hayalleri vardı, renkleri vardı... ama ona dikte edilen renklerin arasında bıraktırıldı. ona dikte edilen kırmızı renk vardı çevresi tarafından, şimdi mavi renk dikte edildi hükümet tarafından. yarın birgün siyah dikte edilecek belki de*****, belki de çevre ve otorite bu kızı ve başka kızları, çocukları böyle öğüterek toplumun dişlilerinin daha sorunsuz çalışmasını sağlıyor bir bakıma, onların da kendilerine göre yöntemleri olabilir, ama insanlar makineleştirilmeyi haketmiyordu en başından. bu düzen böyle işlememeliydi en başından...
kızlar ağlamamalıydı,
çocuklar ölmemeliydi,
insanlar ölmemeliydi ulan...
not:(bkz: #1439758) bunu da buraya bırakmazsam çok ayıp olacak. üstad aynı düşünceleri çok önceden usta bir dille dile getirmiş zaten, onu da buradan analım.
herkesin vicdanını dinlediği takdirde sahip olabileceği düşünceler aslında, ben de bir kaç senedir etraflıca düşünürüm bu konuları. sizin de düşünebilmeniz için bizim çabalarımıza ihtiyacınız olmamalı, sadece orayı dinlemelisiniz. size biçilen hayata göre, akımlara göre ideolojilere göre değil, kendi vicdanınıza göre yaşamayı öğrenmeniz ve öğrenmemiz lazım. çok geç olmadan.
geçenlerde manu için entry girecekken şu kıza rastladım. evet biliyorum taze bir olay değil ama birkaç kelam etmezsem çatlardım.
insanoğlu gerçekten çelişkilerle dolu. mesela işine gelirse dünyada iz bırakmak ister, ilgi görmek ister, ben buradayım demek ister; işine gelmezse görünmez olur, topluma karışır, sorgulamaz, düşünmez, irdelemez. egosunun ve isteklerinin dikine gider, çıkarlarının... biat kültürüyle yetişir, gelenekçi kafayla büyür, gördüğü her şeyi ilahlaştırır, putlaştırır ama egosu ve çıkarları ters düşerse de kıskandığı, önüne taş koyduğunu düşündüklerine yargısız infazda, ad hominemde sınır tanımaz. egolarıyla gelenekleri arasında sıkışıp kalmıştır, kendi ördüğü duvarlar ve başkalarının ördüğü duvarlar iç içe geçmiştir insanoğlu.rol yapar, kendini bulmak değil, arayamaz bile. bunu yapacak hareket alanını bulamamıştır, ya da bulmak kolayına gelmemiştir, o duvarları balyozlamak kolay değildir...
bunları neden dedim... bu küçük kızı da diğer küçükler gibi büyük olarak addeddiğimiz küçük insanlar duvarlarla çevrelediler. küçüktü, olduğu yere sığmıyordu, hayalleri vardı, renkleri vardı... ama ona dikte edilen renklerin arasında bıraktırıldı. ona dikte edilen kırmızı renk vardı çevresi tarafından, şimdi mavi renk dikte edildi hükümet tarafından. yarın birgün siyah dikte edilecek belki de*****, belki de çevre ve otorite bu kızı ve başka kızları, çocukları böyle öğüterek toplumun dişlilerinin daha sorunsuz çalışmasını sağlıyor bir bakıma, onların da kendilerine göre yöntemleri olabilir, ama insanlar makineleştirilmeyi haketmiyordu en başından. bu düzen böyle işlememeliydi en başından...
kızlar ağlamamalıydı,
çocuklar ölmemeliydi,
insanlar ölmemeliydi ulan...
not:(bkz: #1439758) bunu da buraya bırakmazsam çok ayıp olacak. üstad aynı düşünceleri çok önceden usta bir dille dile getirmiş zaten, onu da buradan analım.
herkesin vicdanını dinlediği takdirde sahip olabileceği düşünceler aslında, ben de bir kaç senedir etraflıca düşünürüm bu konuları. sizin de düşünebilmeniz için bizim çabalarımıza ihtiyacınız olmamalı, sadece orayı dinlemelisiniz. size biçilen hayata göre, akımlara göre ideolojilere göre değil, kendi vicdanınıza göre yaşamayı öğrenmeniz ve öğrenmemiz lazım. çok geç olmadan.