44
basket dergisi ile bir röportaj gerçekleştirmiş;
bütün röportajı okumak istemeyenler için özet: "para herşey değil"
--- alıntı ---
istanbul’da geçirdiğin 3 aydan sonra, italya dışındaki ilk tecrübeni nasıl değerlendirirsin?
henüz yapmak istediklerimin başındayım. klüp ekonomik anlamda sıkıntılı dönemlerden geçse de bu şehirde olmak, eurolig gibi üst düzey bir organizasyonda forma giyebilme imkanı, tbl gibi çok sert bir ligde oynayabilmek ve basketbol dışında değişik bir kültürü, yaşam tarzını öğreniyor olmak benim için çok iyi birer tecrübe.
italya ligi ve tbl arasındaki en dikkat çekici farklılıklar sence nelerdir?
türkiye basketbol liginde geçmişte italya, ispanya ya da benzer üst düzey liglerde oynamış oyuncular var ki onlar, son yıllarda ligin kalitesini hatrı sayılır şekilde yukarı çektiler. bence ana fark italya’da oyunun daha çok hızlı hücumlara dayalı olmasıydı. geçmişe gore ve şuanki tbl’ye gore daha az potaaltı oyuncusu olması ve oyunun çok daha hızlı,çabuk akması da diğer başlıca farklardan bence.
seni italya’dan farklı bir ligde oynamaya iten sebepler nelerdir ve sence neden italyan oyuncular genelde ülkeden ayrılmak yerine kendi liglerinde kalmayı seçiyorlar?
bu konuda kendi adıma konuşabilirim ki ülkem dışında basketbol oynamak kariyerimde denemek istediğim tecrübelerden biriydi. kendimle ve en önemlisi en iyilerle yüzleşmek istiyordum ve galatasaray kesinlikle mükemmel bir fırsattı. herkes en doğru olduğunu düşündüğü yolu seçer ve anladım ki kişinin ülkesinden ayrılması kolay bir şey değil ama eğer avrupa’da saygı görmek istiyorsanız bunu yapmanız gerekiyor. aksi durumda avrupa’daki klüpler, italyan oyunculardan iyi olmasalar da, her zaman sırp, hırvat ve litvanyalı oyuncuları seçmeye devam edecek. bu nedenle saygı görebilmek adına taşın altına elimizi koymalıyız.
çalışmış olduğun son dört koç: pianigiani (siena ve milli takım), trinchieri (cantu), sacripanti (cantu) ve ergin ataman. sence aralarındaki farklılıklar nelerdir?
tabii ki her koçun bir oyun tarzı ve basketbola bakış açısı var. ama kısaca belirtmem gerekirse; pianigiani ile trinchieri’nin tarzları yarı saha basketbolu ve mükemmeliyetçi set oyunlarına dayanırken sacripanti ile ataman ise oyuncularını daha serbest bırakan ve onların yeteneklerini kullanmaları için özgürlük tanıyan bir tarza sahipler. bence asıl önemli olan bir oyuncunun koçun oyun tarzına adapte olabilmesi ve kendisinden isteneni anlayabilmesidir.
senin gibi daha once cantu’da forma giymiş micov ile cantu günlerinizden konuştunuz mu hiç?
evet sıkça yapıyoruz aslında. ikimiz de muhteşem yıllar geçirdik cantu formasıyla. her ne kadar birlikte oynamamış olsak da çok güzel anılarımız var orada.
medyada fazlasıyla yer alan, basketbol dışında olaylarla başlayan ve maalesef devam eden kızılyıldız maçının olduğu geceyi değerlendirebilir misin?
ben maçı diğer herhangi bir maç gibi yaşadım çünkü maçtan 2 saat sonrasına kadar kimse bu talihsiz olayın gerçekleştiğinden haberdar değildi. ben zavallı taraftarın vefat ettiğini yerel medyadan yaklaşık 2 saat sonra öğrenebildim. ve dürüst olmak gerekirse gerçekte ne olduğu bana gore halen sır, olaylar göründüğü kadar basit değil.
koç ataman yaptığı basın açıklamasında tüm oyuncuların serbest olduklarını ve gelen teklifleri değerlendirebileceklerini söylemişti. kulüpte yaşanan ekonomik problemler nelerdir?
evet koç aynen bunları söyledi. neler olacağını bekleyip göreceğiz ama ben istanbul’da kalmayı ve oyunumu, becerilerimi geliştirmeyi istiyorum. para bu hayatta herşey değil
--- alıntı ---
bütün röportajı okumak istemeyenler için özet: "para herşey değil"
--- alıntı ---
istanbul’da geçirdiğin 3 aydan sonra, italya dışındaki ilk tecrübeni nasıl değerlendirirsin?
henüz yapmak istediklerimin başındayım. klüp ekonomik anlamda sıkıntılı dönemlerden geçse de bu şehirde olmak, eurolig gibi üst düzey bir organizasyonda forma giyebilme imkanı, tbl gibi çok sert bir ligde oynayabilmek ve basketbol dışında değişik bir kültürü, yaşam tarzını öğreniyor olmak benim için çok iyi birer tecrübe.
italya ligi ve tbl arasındaki en dikkat çekici farklılıklar sence nelerdir?
türkiye basketbol liginde geçmişte italya, ispanya ya da benzer üst düzey liglerde oynamış oyuncular var ki onlar, son yıllarda ligin kalitesini hatrı sayılır şekilde yukarı çektiler. bence ana fark italya’da oyunun daha çok hızlı hücumlara dayalı olmasıydı. geçmişe gore ve şuanki tbl’ye gore daha az potaaltı oyuncusu olması ve oyunun çok daha hızlı,çabuk akması da diğer başlıca farklardan bence.
seni italya’dan farklı bir ligde oynamaya iten sebepler nelerdir ve sence neden italyan oyuncular genelde ülkeden ayrılmak yerine kendi liglerinde kalmayı seçiyorlar?
bu konuda kendi adıma konuşabilirim ki ülkem dışında basketbol oynamak kariyerimde denemek istediğim tecrübelerden biriydi. kendimle ve en önemlisi en iyilerle yüzleşmek istiyordum ve galatasaray kesinlikle mükemmel bir fırsattı. herkes en doğru olduğunu düşündüğü yolu seçer ve anladım ki kişinin ülkesinden ayrılması kolay bir şey değil ama eğer avrupa’da saygı görmek istiyorsanız bunu yapmanız gerekiyor. aksi durumda avrupa’daki klüpler, italyan oyunculardan iyi olmasalar da, her zaman sırp, hırvat ve litvanyalı oyuncuları seçmeye devam edecek. bu nedenle saygı görebilmek adına taşın altına elimizi koymalıyız.
çalışmış olduğun son dört koç: pianigiani (siena ve milli takım), trinchieri (cantu), sacripanti (cantu) ve ergin ataman. sence aralarındaki farklılıklar nelerdir?
tabii ki her koçun bir oyun tarzı ve basketbola bakış açısı var. ama kısaca belirtmem gerekirse; pianigiani ile trinchieri’nin tarzları yarı saha basketbolu ve mükemmeliyetçi set oyunlarına dayanırken sacripanti ile ataman ise oyuncularını daha serbest bırakan ve onların yeteneklerini kullanmaları için özgürlük tanıyan bir tarza sahipler. bence asıl önemli olan bir oyuncunun koçun oyun tarzına adapte olabilmesi ve kendisinden isteneni anlayabilmesidir.
senin gibi daha once cantu’da forma giymiş micov ile cantu günlerinizden konuştunuz mu hiç?
evet sıkça yapıyoruz aslında. ikimiz de muhteşem yıllar geçirdik cantu formasıyla. her ne kadar birlikte oynamamış olsak da çok güzel anılarımız var orada.
medyada fazlasıyla yer alan, basketbol dışında olaylarla başlayan ve maalesef devam eden kızılyıldız maçının olduğu geceyi değerlendirebilir misin?
ben maçı diğer herhangi bir maç gibi yaşadım çünkü maçtan 2 saat sonrasına kadar kimse bu talihsiz olayın gerçekleştiğinden haberdar değildi. ben zavallı taraftarın vefat ettiğini yerel medyadan yaklaşık 2 saat sonra öğrenebildim. ve dürüst olmak gerekirse gerçekte ne olduğu bana gore halen sır, olaylar göründüğü kadar basit değil.
koç ataman yaptığı basın açıklamasında tüm oyuncuların serbest olduklarını ve gelen teklifleri değerlendirebileceklerini söylemişti. kulüpte yaşanan ekonomik problemler nelerdir?
evet koç aynen bunları söyledi. neler olacağını bekleyip göreceğiz ama ben istanbul’da kalmayı ve oyunumu, becerilerimi geliştirmeyi istiyorum. para bu hayatta herşey değil
--- alıntı ---