87
amblemlerinde anarşizmin ''a''sını kullanan, anarşizmin ''a''sını kullanmakla kalmayıp anarşist söylemlerde de bulunan taraftar grubu.
''futbola politika karıştırmak yanlıştır'' gibi saçma bir iddia'da bulunmayacağım elbette. futbol ile politika bizzat egemen güçler eli ile birbirine karıştırılmıştır zaten. franco'nun barnebau yapılırken, ''bana 80 000 kişilik bir uyku tulumu yapın'' dediğini bilmeyen var mı? sistemin futbolu bir uyuşturucu olarak kullandığını fark etmek için sosyolog olmak mı gerekiyor? bu durumda toplumsal muhalefet, elbette ki futbol gibi bir alanı sistemin eline bırakmayacaktır. elbette ki politik taraftar grupları ''sadece futbol olmayan'' bu oyunda da saflarını belli edecektir. bu noktada bir sorun yok.
peki asıl sorun nerede? sorun, bizzat popüler kültürün bir parçası olan çarşı'nın anarşistlik iddiasıdır. sorun, bu küçük burjuva oluşumun ispanya iç savaşında, 1917 sonrası rusya iç savaşında ve dünyanın daha pek çok yerinde insanların uğruna hayatlarını verdikleri kara bayrağı, ''a'' harfini hiç bir utanma duygusu olmaksızın popüler kültüre kurban etmesidir. örneğin livorno taraftarı da, st. pauli taraftarı da politiktir. ama onlar, gerçekten politiktir. politikayı popülerlik uğruna kullanmak yerine, futbolun popülerliğini politika için kullanmaktadırlar.
anarşizmin özünü burada tartışacak değilim. benden sonra bu başlık altına yazacak olan arkadaşların da tartışmasını istemem. çünkü bu tartışmanın yeri bu platform değildir. sorun da bu değildir zaten. ben, anarşizmi genel olarak benimseyen bir birey de değilim. ama, insanların dünya'yı daha güzel bir yer yapmak için uğruna canlarını verdikleri bir ideolojinin çarşı tarafından yerin dibine batırılmasını da hazmedemem.
eğer çarşı gerçekten söz konusu ideolojiye bağlı ise, eğer anarşizm onların farklı olmak için kullandıkları bir süs değilse, neden sahip oldukları popülerliklerini söz konusu düşüncenin yaygınlaşması adına kullanmıyorlar? tamam, 1 mayısa katılıyorlar. ama 1 mayısa chp'de katılıyor; pek çok düzen içi oluşum da katılıyor. bu, tek başına bir veri değil.
söz konusu grubun liderine bir röportajda sorulmuştu bu soru. tam olarak bu şekilde değildi ama, çarşının anarşist yönü ile ilgili bir soru idi. söz konusu lider de bozarıp kızarmış, bin bir takla atarak kıvırmıştı. anarşizmin aslında sistemi reddetmediğini, sistem içinde belli reformlar falan istediğini söylemişti. tabi o bunları söylerken bakunin ve kropotkin* mezarında üç takla atmıştı.
fazla uzatmaya gerek yok aslında. futbolla kafayı bozmuş bir avuç küçük burjuva çocuğunun farklı görünmek, iyice apolitikleştirildiği için gördüğü en ufak politik simgeye bile hayran hayran bakan gençliğin dikkatini çekebilmek için anarşist ayağına yatmasından ibaret durum. peki ya çarşıya ben ne mi diyorum:
''kardeşim, ben size anarşist olun demiyorum. bayrağınızda o simge var ise o simgeye layık olun diyorum. ya da delikanlı olup o simgeyi ve budanmış anarşist söyleminizi terkedin. o bayrak, hayatlarında belki de hiç canlı futbol maçı izleme fırsatına sahip olmamış binlerce anarşistin kanı ile sulandı çünkü.''
''futbola politika karıştırmak yanlıştır'' gibi saçma bir iddia'da bulunmayacağım elbette. futbol ile politika bizzat egemen güçler eli ile birbirine karıştırılmıştır zaten. franco'nun barnebau yapılırken, ''bana 80 000 kişilik bir uyku tulumu yapın'' dediğini bilmeyen var mı? sistemin futbolu bir uyuşturucu olarak kullandığını fark etmek için sosyolog olmak mı gerekiyor? bu durumda toplumsal muhalefet, elbette ki futbol gibi bir alanı sistemin eline bırakmayacaktır. elbette ki politik taraftar grupları ''sadece futbol olmayan'' bu oyunda da saflarını belli edecektir. bu noktada bir sorun yok.
peki asıl sorun nerede? sorun, bizzat popüler kültürün bir parçası olan çarşı'nın anarşistlik iddiasıdır. sorun, bu küçük burjuva oluşumun ispanya iç savaşında, 1917 sonrası rusya iç savaşında ve dünyanın daha pek çok yerinde insanların uğruna hayatlarını verdikleri kara bayrağı, ''a'' harfini hiç bir utanma duygusu olmaksızın popüler kültüre kurban etmesidir. örneğin livorno taraftarı da, st. pauli taraftarı da politiktir. ama onlar, gerçekten politiktir. politikayı popülerlik uğruna kullanmak yerine, futbolun popülerliğini politika için kullanmaktadırlar.
anarşizmin özünü burada tartışacak değilim. benden sonra bu başlık altına yazacak olan arkadaşların da tartışmasını istemem. çünkü bu tartışmanın yeri bu platform değildir. sorun da bu değildir zaten. ben, anarşizmi genel olarak benimseyen bir birey de değilim. ama, insanların dünya'yı daha güzel bir yer yapmak için uğruna canlarını verdikleri bir ideolojinin çarşı tarafından yerin dibine batırılmasını da hazmedemem.
eğer çarşı gerçekten söz konusu ideolojiye bağlı ise, eğer anarşizm onların farklı olmak için kullandıkları bir süs değilse, neden sahip oldukları popülerliklerini söz konusu düşüncenin yaygınlaşması adına kullanmıyorlar? tamam, 1 mayısa katılıyorlar. ama 1 mayısa chp'de katılıyor; pek çok düzen içi oluşum da katılıyor. bu, tek başına bir veri değil.
söz konusu grubun liderine bir röportajda sorulmuştu bu soru. tam olarak bu şekilde değildi ama, çarşının anarşist yönü ile ilgili bir soru idi. söz konusu lider de bozarıp kızarmış, bin bir takla atarak kıvırmıştı. anarşizmin aslında sistemi reddetmediğini, sistem içinde belli reformlar falan istediğini söylemişti. tabi o bunları söylerken bakunin ve kropotkin* mezarında üç takla atmıştı.
fazla uzatmaya gerek yok aslında. futbolla kafayı bozmuş bir avuç küçük burjuva çocuğunun farklı görünmek, iyice apolitikleştirildiği için gördüğü en ufak politik simgeye bile hayran hayran bakan gençliğin dikkatini çekebilmek için anarşist ayağına yatmasından ibaret durum. peki ya çarşıya ben ne mi diyorum:
''kardeşim, ben size anarşist olun demiyorum. bayrağınızda o simge var ise o simgeye layık olun diyorum. ya da delikanlı olup o simgeyi ve budanmış anarşist söyleminizi terkedin. o bayrak, hayatlarında belki de hiç canlı futbol maçı izleme fırsatına sahip olmamış binlerce anarşistin kanı ile sulandı çünkü.''