307
normalde bir şey yazmayacaktım. fakat konuyla ilgili birçok yazardan mesaj alınca bir yazı yazma gereği duydum. hem içimdekileri dökeyim hem de konuyu bilemeyenleri aydınlatayım ki artık bu konu burada kapansın diye.
öncelikle olaya iyi tarafından bakmalıyız; en azından arkadaşımız ölmemiş. dün ölmediğini söyleyen arkadaşına da söylediğim şey buydu. çünkü ilk etapta aklıma sadece bu gelmişti.
fakat şoku atlatıp biraz düşününce insanı üzen ve sinirlendiren birkaç konu var:
en başında yakalandığı yalanını söylediği hastalıktan daha büyük bir hastalığa sahipmiş kendisi. ve bu konuda da tedaviye ihtiyacı olduğu çok açık. umarım en azından bu konuda! tedaviyi reddetmez.
kendisinin troll, yaptığı olayın da trollemek olarak nitelendirilmesini doğru bulmuyorum. zira trolleme vakalarında en azından bir zeka parıltısı olur. "ben ölümcül bir hastalığa yakalandım, tedavi olmayı reddediyorum, zaten hayattan yoruldum, ölmek istiyorum" deyip, daha sonra kuzeninin ağzından "aşırı dozda uyuşturucudan intihar etti. başımız sağolsun :(" şeklinde yazılar yazıp kurduğu bu kurmacanın adı trollemek değildir bana kalırsa.
oysa hasta olduğunu söylediğinde yüzlerce insan kendisi için bir şeyler yapmaya çabaladı o dönem. çoğuna bizzat şahit oldum. annesinin kanseri nasıl yendiğini anlatan ve bu konudaki tecbrübesiyle kendisine her türlü yardımcı olabileceğini söyleyen yazarlardan tut da, en yakınını kanserden kaybeden fakat türkiye'de çok yakın doktor tanıdıkları olan ve kendisine her şekilde yardım edebileceğini ileten insanlar vardı. sözlükte yazar olmamasına rağmen sözlük hesabına mail atarak kendisine her türlü yardımda bulunabileceklerini söyleyen onlarca insan oldu. bir doktor arkadaş bile mail atmıştı hatta konuyla ilgili... hepsinin duygularıyla oynadı yani bu arkadaş, hepsinin hakkına girdi.
ben o dönem kendisiyle de, kendisini sözlük ve twitter'da yakından tanıyan arkadaşlarıyla da mesajlaştım. arkadaşları hastalığını doğruladı. hatta telefon numarasını bile alıp defalarca ulaşmaya çalıştım fakat telefonlarıma cevap vermedi.
daha sonra tedavi olmaya ikna olduğunu ve tedaviye başlayacağını söyledi. hatta benden başlığını kapatmamı rica etti. ben de ricasını yerine getirdim. kendisine gösterilen ilgiye çok şaşırmıştı ve tedavi olmayı tamamen aklına koymuştu. bunu söyledikten sonra zaten kendisini daha fazla bunaltmaya gerek yoktu. fakat ne ilgintir ki kısa bir süre sonra da intihar haberi geldi.
bu olayın üzerinden bir seneyi aşkın bir zaman geçtikten sonra kendisi tanıyan arkadaşları kendisinin intihar etmediğini, dahası hastalığa da yakalanmadığını ve tüm her şeyin bir kurmacadan ibaret olduğunu söylediler. bu kişi yakın arkadaşlarına da yalan söylemiş yani. her şeyden öte arkadaşları o dönem hastalığını nasıl doğrulayabildiler anlamıyorum. onları da kandırdıysa eğer bu nasıl bir arkadaşlık ki bu kadar hassas ve ciddi bir konuda yakın arkadaşlara bile yalan söylenebiliyor. bizi, yani kendisi tanımayanları bir kenara bıraktım.
ben bu yalana inananların aptal yerine konulduklarını düşünmüyorum. bana göre bir insana inanmak ve üzülmek aptallık değildir. fakat bundan sonra bu olayı yaşamış insanlar, bir başkası "ben hastayım" dediğimde muhtemelen ilk düşündükleri şey "acaba doğru mu söylüyor" olacak. tolga gibi art niyetli ve sorumsuz insanların bu tarz hareketleri ister istemez insanların yardımlaşma ve güven duygusunu zedeliyor.
ben kişisel olarak o dönem tolga'nın yalan söylemesinden ve ona inanmamdan dolayı hiçbir rahatsızlık ya da üzüntü duymuyorum. hatta bugün sağlığıyla ilgili başka bir konuda yardıma ihtiyacı olursa yine aynı şekilde elimden geldiğince kendisine yardımcı olmak isterim. fakat benim şahsen bu olayla ilgili sindiremediğim tek bir şey var; o da adının bir seneden fazla hako'yla, gökşin'le*, fatih abi'yle*, özgür'le* ve rengin abi'yle* aynı listede yer alması. sanki onların hatırları incitilmiş gibi hissettim. sanki onlara karşı bir kötülük yapılmış gibi hissettim. olayı öğrenir öğrenmez de adını ölümsüz yazarlar listesinden kaldırıp kendisini sözlükten uzaklaştırdım...
son olarak dün geceden bu geceye geçen yaklaşık 24 saatlik sürede gördük ki, kendisinin ölmediğini bilen arkadaşlarının sayısı hiç de az değilmiş. ve bir çoğu da ölmediğini olaydan birkaç gün veya birkaç hafta sonra öğrenmişler. bu zamana kadar neden sustuklarını bilemiyorum. tüm bu yaşananları herkesin kendi vicdanına bırakıyorum. fakat asıl merak ettiğim konu; bir sene sonra noldu da açıklama gereği duydular. tolga neden onlar için bir sene sonra kötü arkadaş oldu? oysa sıcağı sıcağına o zaman paylaşalardı konu bu kadar yankı uyandırmazdı. bu sahtekar arkadaşın isminin ölümsüz yazarlar listesindeki o güzel insanların arasında yer almasına ve insanların başlığında üzüntülerini dile getirmelerine bir seneden fazla bir süre nasıl sessiz kalabildiler cidden anlamıyorum. en azından isimlerini vermeden bile bunu söyleyebilirlerdi.
muhtemelen bu bir sene zarfında bu arkadaş kendisi hakkında yazılanları okuyup okuyup gülmüştür. zira bu tip insanların istedikleri de budur: ilgi çekmek ve konuşulmak. şu an bile bu kadar konuşulması kendisinin hoşuna gidiyordur muhtemelen. bu sebeple herkesten rica ediyorum, bu hasta arkadaşın isteklerine hizmet etmeyelim. yani artık konuyu kapatıp kendisiyle ilgili tek bir kelime konuşmayalım. bu tarz insanların tedavi edilmeleri gerekiyor. tedavi olmadıkları sürece de konuşulmaya değer bulmuyorum.
en başta söylediğimi tekrar ederek yazımı bitireyim; nolursa olsun hasta olmamış olması ve intihar etmemiş olması sevindirici. bu his kendisine karşı değil, her şeyden öte bir insana karşı duyulan ve insanların ne yaparsa yapsın yıkamayacakları en insani his çünkü.
şimdi biraz gerçeklerle başbaşa kalalım. galatasaraylıyız çünkü biz (bkz: #1595010)
öncelikle olaya iyi tarafından bakmalıyız; en azından arkadaşımız ölmemiş. dün ölmediğini söyleyen arkadaşına da söylediğim şey buydu. çünkü ilk etapta aklıma sadece bu gelmişti.
fakat şoku atlatıp biraz düşününce insanı üzen ve sinirlendiren birkaç konu var:
en başında yakalandığı yalanını söylediği hastalıktan daha büyük bir hastalığa sahipmiş kendisi. ve bu konuda da tedaviye ihtiyacı olduğu çok açık. umarım en azından bu konuda! tedaviyi reddetmez.
kendisinin troll, yaptığı olayın da trollemek olarak nitelendirilmesini doğru bulmuyorum. zira trolleme vakalarında en azından bir zeka parıltısı olur. "ben ölümcül bir hastalığa yakalandım, tedavi olmayı reddediyorum, zaten hayattan yoruldum, ölmek istiyorum" deyip, daha sonra kuzeninin ağzından "aşırı dozda uyuşturucudan intihar etti. başımız sağolsun :(" şeklinde yazılar yazıp kurduğu bu kurmacanın adı trollemek değildir bana kalırsa.
oysa hasta olduğunu söylediğinde yüzlerce insan kendisi için bir şeyler yapmaya çabaladı o dönem. çoğuna bizzat şahit oldum. annesinin kanseri nasıl yendiğini anlatan ve bu konudaki tecbrübesiyle kendisine her türlü yardımcı olabileceğini söyleyen yazarlardan tut da, en yakınını kanserden kaybeden fakat türkiye'de çok yakın doktor tanıdıkları olan ve kendisine her şekilde yardım edebileceğini ileten insanlar vardı. sözlükte yazar olmamasına rağmen sözlük hesabına mail atarak kendisine her türlü yardımda bulunabileceklerini söyleyen onlarca insan oldu. bir doktor arkadaş bile mail atmıştı hatta konuyla ilgili... hepsinin duygularıyla oynadı yani bu arkadaş, hepsinin hakkına girdi.
ben o dönem kendisiyle de, kendisini sözlük ve twitter'da yakından tanıyan arkadaşlarıyla da mesajlaştım. arkadaşları hastalığını doğruladı. hatta telefon numarasını bile alıp defalarca ulaşmaya çalıştım fakat telefonlarıma cevap vermedi.
daha sonra tedavi olmaya ikna olduğunu ve tedaviye başlayacağını söyledi. hatta benden başlığını kapatmamı rica etti. ben de ricasını yerine getirdim. kendisine gösterilen ilgiye çok şaşırmıştı ve tedavi olmayı tamamen aklına koymuştu. bunu söyledikten sonra zaten kendisini daha fazla bunaltmaya gerek yoktu. fakat ne ilgintir ki kısa bir süre sonra da intihar haberi geldi.
bu olayın üzerinden bir seneyi aşkın bir zaman geçtikten sonra kendisi tanıyan arkadaşları kendisinin intihar etmediğini, dahası hastalığa da yakalanmadığını ve tüm her şeyin bir kurmacadan ibaret olduğunu söylediler. bu kişi yakın arkadaşlarına da yalan söylemiş yani. her şeyden öte arkadaşları o dönem hastalığını nasıl doğrulayabildiler anlamıyorum. onları da kandırdıysa eğer bu nasıl bir arkadaşlık ki bu kadar hassas ve ciddi bir konuda yakın arkadaşlara bile yalan söylenebiliyor. bizi, yani kendisi tanımayanları bir kenara bıraktım.
ben bu yalana inananların aptal yerine konulduklarını düşünmüyorum. bana göre bir insana inanmak ve üzülmek aptallık değildir. fakat bundan sonra bu olayı yaşamış insanlar, bir başkası "ben hastayım" dediğimde muhtemelen ilk düşündükleri şey "acaba doğru mu söylüyor" olacak. tolga gibi art niyetli ve sorumsuz insanların bu tarz hareketleri ister istemez insanların yardımlaşma ve güven duygusunu zedeliyor.
ben kişisel olarak o dönem tolga'nın yalan söylemesinden ve ona inanmamdan dolayı hiçbir rahatsızlık ya da üzüntü duymuyorum. hatta bugün sağlığıyla ilgili başka bir konuda yardıma ihtiyacı olursa yine aynı şekilde elimden geldiğince kendisine yardımcı olmak isterim. fakat benim şahsen bu olayla ilgili sindiremediğim tek bir şey var; o da adının bir seneden fazla hako'yla, gökşin'le*, fatih abi'yle*, özgür'le* ve rengin abi'yle* aynı listede yer alması. sanki onların hatırları incitilmiş gibi hissettim. sanki onlara karşı bir kötülük yapılmış gibi hissettim. olayı öğrenir öğrenmez de adını ölümsüz yazarlar listesinden kaldırıp kendisini sözlükten uzaklaştırdım...
son olarak dün geceden bu geceye geçen yaklaşık 24 saatlik sürede gördük ki, kendisinin ölmediğini bilen arkadaşlarının sayısı hiç de az değilmiş. ve bir çoğu da ölmediğini olaydan birkaç gün veya birkaç hafta sonra öğrenmişler. bu zamana kadar neden sustuklarını bilemiyorum. tüm bu yaşananları herkesin kendi vicdanına bırakıyorum. fakat asıl merak ettiğim konu; bir sene sonra noldu da açıklama gereği duydular. tolga neden onlar için bir sene sonra kötü arkadaş oldu? oysa sıcağı sıcağına o zaman paylaşalardı konu bu kadar yankı uyandırmazdı. bu sahtekar arkadaşın isminin ölümsüz yazarlar listesindeki o güzel insanların arasında yer almasına ve insanların başlığında üzüntülerini dile getirmelerine bir seneden fazla bir süre nasıl sessiz kalabildiler cidden anlamıyorum. en azından isimlerini vermeden bile bunu söyleyebilirlerdi.
muhtemelen bu bir sene zarfında bu arkadaş kendisi hakkında yazılanları okuyup okuyup gülmüştür. zira bu tip insanların istedikleri de budur: ilgi çekmek ve konuşulmak. şu an bile bu kadar konuşulması kendisinin hoşuna gidiyordur muhtemelen. bu sebeple herkesten rica ediyorum, bu hasta arkadaşın isteklerine hizmet etmeyelim. yani artık konuyu kapatıp kendisiyle ilgili tek bir kelime konuşmayalım. bu tarz insanların tedavi edilmeleri gerekiyor. tedavi olmadıkları sürece de konuşulmaya değer bulmuyorum.
en başta söylediğimi tekrar ederek yazımı bitireyim; nolursa olsun hasta olmamış olması ve intihar etmemiş olması sevindirici. bu his kendisine karşı değil, her şeyden öte bir insana karşı duyulan ve insanların ne yaparsa yapsın yıkamayacakları en insani his çünkü.
şimdi biraz gerçeklerle başbaşa kalalım. galatasaraylıyız çünkü biz (bkz: #1595010)