cesare prandelli

kendisi hakkında çok sert sözler sarf ettim yalan yok. sözleşmeye imza attıktan sonra ilk iş olarak sabri'yi kadro dışı bıraktığı an ne tarz bir teknik direktörle karşı karşıya olduğumuz benim için netti*. maçlara çıkmaya başladı galatasaray. benim için iyice ortaya çıkmıştı kendisinin teknik direktörlük tarzı*. bir ara artık galatasaray nasıl bir maç çıkardıysa sinirlerime hakim olamayıp başka başlıklar altında kendisine italyan köylüsü dediğim de oldu. evet o benim köylü olmak çok kötü bir şeymiş gibi yansıtan bir tanımdı. özür diliyorum. özür diliyorum ama kendisinden özür dilenmesi gerekiyor mu o konuda emin değilim. aslında çok sert sözleri hak ediyor. düşünün geldiği gibi ilk icraatı sabri'yi kadro dışı bırakmak. karar onun kararı değil sabri'nin affedilip takıma tekrardan katılması da aynı şekilde. sabri'nin takımla birlikte 2 ya da 3 idmana çıkıp affedilmesinin ardından oynadığımız ilk maça ilk 11 başlaması kendisinin kararı mı şüpheli. takımda otoritesi yok. sabri'nin ilk maçı ve sezon öncesi kamp geçirmemiş. bakıyoruz takımın 90 dakika ayakta kalabilen iki ya da üç futbolcusundan biri. sezon öncesi takım için 2. kamp dönemi planlanmamış. takımın kondisyonu sabri'den yola çıkarak en basit anlamıyla yerlerde. takımın taktiğiyle ilgili konuşmaya gerek bile kalmıyor. neresinden tutarsanız elde patlıyor. hata kendisinde mi şu noktadan sonra o da değil. suç galatasaray'ı prandelli gibi hocalara mahkum edenlerde. prandelli'nin işlerine karışanlarda. galatasaray kendisini gönderebilecek mali yapıda değil ne yazık ki. bunu da prandelli sağlamadı. suç prandelli'yi gönderebilecek mali yapıyı sağlayamayanlarda. eh biraz da suç eski başkanımıza hiç hak etmemesine rağmen efsane başkan yakıştırmasını yapanlarda.