5
ülke karışmış vaziyette, neredeyse iç savaş çıkacak.
ülkede kürt vatandaşlarımızı temsil eden bir parti, açıkca sokağa dökülün diye çağrı yapıyor.
suriye sınırında, bir ilçede çalışıyorum.
dün akşam yemek için dışarı çıktım, gece evime zor döndüm.
tüm yollar kapatılmış, evime gidebilmek için ilçedeki çiftliğin arkasından arabamla 5 km dolaşmak zorunda kaldım.
araçlarımızı apartman önündeki garajlara tıkış tıkış parkettik, zira kundaklanma riski var.
birçok il ve ilçede sokağa çıkma yasağı var. belki ohal bile ilan edilebilir.
kamu dairelerinde hizmet aksıyor. devlette devamlılık esastır, işler yürümek zorunda.
şahsım adına konuşacak olursam;
yeri geliyor mültecilerin barındığı çadırkentte 24 saat nöbet tutuyorum, yeri geliyor acil serviste kürt vatandaşlarımıza bakıyorum, yeri geliyor polikliniğe geçip hasta bakıyorum.
sabah işime nasıl gideceğimi bilmiyorum, belki de gidemem.
yani randevulu hastalarımız boşuna bekleyecekler.
diyarbakır'da esnafın dükkanları yağmalanıyor, ambulanslar, belediye otobüsleri ateşe veriliyor
sürekli bu olaylarla çalkalanan şehirlere yatırım yapılır mı, istihdamdan söz edilebilir mi?
buralara gelen devlet memurları kalıcı olur mu hiç?
bu vandallıktan en çok zarar görenler yine kürtler oluyor.
tek dileğim türk-kürt kardeşliğinin sebat etmesi.
kürt vatandaşlarımızın "sokağa dökülün" gibi saçma çağrılara itibar etmeden sağduyulu davranması gerek.
allah devletimizden huzur ve barışı eksik etmesin...
ülkede kürt vatandaşlarımızı temsil eden bir parti, açıkca sokağa dökülün diye çağrı yapıyor.
suriye sınırında, bir ilçede çalışıyorum.
dün akşam yemek için dışarı çıktım, gece evime zor döndüm.
tüm yollar kapatılmış, evime gidebilmek için ilçedeki çiftliğin arkasından arabamla 5 km dolaşmak zorunda kaldım.
araçlarımızı apartman önündeki garajlara tıkış tıkış parkettik, zira kundaklanma riski var.
birçok il ve ilçede sokağa çıkma yasağı var. belki ohal bile ilan edilebilir.
kamu dairelerinde hizmet aksıyor. devlette devamlılık esastır, işler yürümek zorunda.
şahsım adına konuşacak olursam;
yeri geliyor mültecilerin barındığı çadırkentte 24 saat nöbet tutuyorum, yeri geliyor acil serviste kürt vatandaşlarımıza bakıyorum, yeri geliyor polikliniğe geçip hasta bakıyorum.
sabah işime nasıl gideceğimi bilmiyorum, belki de gidemem.
yani randevulu hastalarımız boşuna bekleyecekler.
diyarbakır'da esnafın dükkanları yağmalanıyor, ambulanslar, belediye otobüsleri ateşe veriliyor
sürekli bu olaylarla çalkalanan şehirlere yatırım yapılır mı, istihdamdan söz edilebilir mi?
buralara gelen devlet memurları kalıcı olur mu hiç?
bu vandallıktan en çok zarar görenler yine kürtler oluyor.
tek dileğim türk-kürt kardeşliğinin sebat etmesi.
kürt vatandaşlarımızın "sokağa dökülün" gibi saçma çağrılara itibar etmeden sağduyulu davranması gerek.
allah devletimizden huzur ve barışı eksik etmesin...