265
şimdi bunu söylemenin bir anlamı yok ama, ben bu maçta bizim golleri atan futbolcuları bildiydim. çorlu'da bir arkadaşımda kalıyordum maçtan 2 gün önce. sabah uyandığımda aydın yılmaz'ın gol attığı rüyam bitiyordu. beyaz forması vardı ama bu 2007-2008 sezonundaki beyaz forma vardı üzerinde. kale sahası içerisinde ayağa kalkıp seviniyordu. bir önceki gole dair görüntü yoktu ama onu da burak yılmaz atmıştı. herkese anlattım rüyamı, buraya yazmak nasip olmadı bi türlü. genel tepkiler, "hadi burak neyse de, aydın nasıl gol atsın lan?!" şeklindeydi. daha önce bir cl maçı anısında anlattığım bir kahve vardı. orada izliyordum maçı. bu sefer perdeden izliyorduk. dakika ve skorun perdeye değil de arkasındaki duvara yansıdığını anımsıyorum. abinin birisinin "dakika niye yok ekranda?" diye sorusuna bir önceki cümledeki bilgiyle cevap vermiştim. sonra oradan muhabbet açılmış, 1-0 geri düşeriz, burak ve aydın atar 2-1 alırız demiştim. aydın'ın gol atma ihtimali onu da güldürmüştü. 1-0 geriye düştüğümüzde hafiften beni sorumlu tutmuş, mesafe koymuştu aramıza. ben kendimden çok emin bir şekilde "raad olun yea burak ve aydın atıyor biz de gruptan çıkıyoruz" demiştim. aydın'ın gol atacağına dair iddiam kulaktan kulağa yayılmıştı. hafiften gururum örselenmişti. ama yine de bir şekilde bunun gerçekleşeceğine inanıyordum. ikinci yarının hemen başıydı sanırım, amrabat ve aydın oyuna dahil olurken kahvedekilerin bir kısmının beni kestiğini hissetmiştim. çok hoşuma gitmemişti. içerideki bıyıklarla ortalama bir 3+1 evin salonunu dolduracak halı örülebilirdi. bu beni tedirgin etmişti. 1-2 pozisyonda heyecanla ayağa kalkarken "bekleyin burak ve aydın'ın golü var bekleyin" diye bağırarak iddiamı yüksek sesle yinelemiştim. telefonumun whatsapp'ı yoktu, mobil olarak facebook'a girip insanlara "burak ve aydın gol atacak maçı alacağız" şeklinde mesajlar atıyordum. elalemin oğluna bir süre gururumu örselettim durdum. bir süre sonra amrabat ortaladı, burak yılmaz golü attı. coşkuyla yerimden kalkıp sevindim. oturmadan evvel "aydın'ın da golü var bekleyin" diye bağırdım. madem doşşak oğlanı oluyoruz, bari dik duralım dedim. ama içimden bir his gerçekten aydın gol atacak diyordu. aynı hissin bana kupon yaptırdığı olmadı hiç. hatta alt oynadığım maçın 12-13. dakikada 2-2ye geldiği bile oldu. ben bu içimdeki hissin hiç hayrını görmedim. kendime güvenimi kaybediyordum ama daha 5-10 dakika evvel sağ elimin işaret parmağını da dahil ettiğim jest ve mimiklerimle beraber aydın'ın gol atacağını iddia ediyordum. artık kaybedecek bir şeyim yoktu. aydın topsuz oyunda koşarken bile onu takip ediyordum. halamı dayımı böyle beklememiştim. karakterimden şüphe ediyordum. elin oğluna bu kadar bel bağlanmazdı. annem bilse azarlardı. neyse. dakika tam olarak kaçtı bilmiyorum ama, ben "aydın gol atıyor, aydın atacak bekleyin, ayrıl da gel aydın" diye sürekli bağırıyordum. nitekim aydın golü attı. benle doşşak geçen kahvehane ahalisi buz kesti. tüm gözler üzerimdeydi. önce şişme montlu bir abi sarıldı bana. cebinde maltepe ya da samsun 216 taşıdığına emin olduğum muhtemelen bir öğretmen ya da devlet memuru abi sarıldı sonra. sandalyelerin üzerine düşenler oldu. etrafımda montlu insanlardan oluşan bir sevgi yumağı oluştu. yemin ediyorum sözlük, kendimi önemli gibi hissettim. sağ yumruğumu sıkıp sallayarak, "gördünüz mü, gördünüz mü?!" diye bağırıyordum. aydın yılmaz'dan daha çok forsum vardı. hayatımda bir şeylerin değişeceğine inandım az da olsa. kahveden çıkarken sarılmayan kalmadı. yörüngeye uyduyu oturtup elindeki kağıtları havaya fırlatan nasa çalışanı hindu mühendisler gibi hissettim kendimi. "ulan oldu ama, ne oldu ki?" sorusunu sorarak eve gittim.
inanmayanlarınız olacaktır. ama cidden burak ve aydın'ın gol atacağını bildiydim. hayatımda bir değişiklik olmadı.
geçmiş mesajlara baktım, bunu bulabildim.
http://i57.tinypic.com/2q8u8wm.png
inanmayanlarınız olacaktır. ama cidden burak ve aydın'ın gol atacağını bildiydim. hayatımda bir değişiklik olmadı.
geçmiş mesajlara baktım, bunu bulabildim.
http://i57.tinypic.com/2q8u8wm.png