107
ekim 2013'te geçirdiği sakatlıktan sonra 4 ay basketbol oynayamadı ama geri dönüşü de bir o kadar harika oldu.
basketbol bir ritim ve form oyunudur. sakatlık dönüşü verimli olmak çok zordur. çünkü ayak ve bel hareketlerini eski hale getirmek uzun bir çalışma süreci ve azim gerektirir. marko da işte tam bu sıfatların vücut bulmuş hali.
30 mayıs 2014 galatasaray banvit basketbol maçında yorumcu ismet badem belki de takımımız için kurduğu tek olumlu cümlede ondan bahsediyordu. ve söylediği şey aynen şu şekildeydi:
"ben hayatımda sakatlıktan bu kadar iyi dönen bir basketbolcu görmedim."*
banvit serisindeki oyunundan bağımsız olarak yazıyorum. zaten marko daha formamız altında tek bir maça çıkmadan onun hakkındaki düşüncelerimi şu entry'de yazmıştım. (bkz: #1156716)
tabi ilgili entry'de macvan'dan da bahsetmişim ki macvan ilk geldiğinde hem yaşı hem de geleceği itibariyle müthiş bir potansiyeldi ama ilk sene dışında, muhtemelen de defansif zaafiyetleri yüzünden tam olarak potansiyelini sahaya yansıtamadı.
neyse asıl konumuz marko'ya dönelim.
hayatım boyunca hep işini sessiz, sakin bir şekilde yapan ama bunu yaparken de bütün hırsını, azmini ve sahip olduğu herşeyi yansıtan oyuncuları sevmişimdir. marko tam da böyle bir oyuncu. geldiği ilk günden beri benim için hep özel bir oyuncu olmuştur ve hep de öyle kalacak. dilerim daha çok uzun yıllar takımımızda onu izleme fırsatını buluruz. ki bu adam daha 27 yaşında.
oynadığı tüm maçlarda, skor katkısını bir kenara bırakırsak, maçın ilk saniyesinden sonuna kadar kesintisiz bir savunma mücadelesi gösteriyor. basketbolda savunma yapmak çok ciddi bir efor istiyor. savunduğu oyuncular genelde pozisyona bakmaksızın rakibin en iyi hücumcuları oluyor. bu oyuncu rakip takımın guardı da olabiliyor 3 numarası da. ve her defasında da bunu rahatlıkla üstlenebiliyor.
savunma yönü çok ağır basan oyuncular da genel de hücumda ilk opsiyonlar içinde olmuyor. ama marko bu teoriyi rahatlıkla çürüten bir oyuncu. maç sonlarında el yakan topları rahatlıkla teslim edebileceğiniz ve sizi her an ateşleyecek bir oyuncu. böyle birine de sahip olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız.
basketbol bir ritim ve form oyunudur. sakatlık dönüşü verimli olmak çok zordur. çünkü ayak ve bel hareketlerini eski hale getirmek uzun bir çalışma süreci ve azim gerektirir. marko da işte tam bu sıfatların vücut bulmuş hali.
30 mayıs 2014 galatasaray banvit basketbol maçında yorumcu ismet badem belki de takımımız için kurduğu tek olumlu cümlede ondan bahsediyordu. ve söylediği şey aynen şu şekildeydi:
"ben hayatımda sakatlıktan bu kadar iyi dönen bir basketbolcu görmedim."*
banvit serisindeki oyunundan bağımsız olarak yazıyorum. zaten marko daha formamız altında tek bir maça çıkmadan onun hakkındaki düşüncelerimi şu entry'de yazmıştım. (bkz: #1156716)
tabi ilgili entry'de macvan'dan da bahsetmişim ki macvan ilk geldiğinde hem yaşı hem de geleceği itibariyle müthiş bir potansiyeldi ama ilk sene dışında, muhtemelen de defansif zaafiyetleri yüzünden tam olarak potansiyelini sahaya yansıtamadı.
neyse asıl konumuz marko'ya dönelim.
hayatım boyunca hep işini sessiz, sakin bir şekilde yapan ama bunu yaparken de bütün hırsını, azmini ve sahip olduğu herşeyi yansıtan oyuncuları sevmişimdir. marko tam da böyle bir oyuncu. geldiği ilk günden beri benim için hep özel bir oyuncu olmuştur ve hep de öyle kalacak. dilerim daha çok uzun yıllar takımımızda onu izleme fırsatını buluruz. ki bu adam daha 27 yaşında.
oynadığı tüm maçlarda, skor katkısını bir kenara bırakırsak, maçın ilk saniyesinden sonuna kadar kesintisiz bir savunma mücadelesi gösteriyor. basketbolda savunma yapmak çok ciddi bir efor istiyor. savunduğu oyuncular genelde pozisyona bakmaksızın rakibin en iyi hücumcuları oluyor. bu oyuncu rakip takımın guardı da olabiliyor 3 numarası da. ve her defasında da bunu rahatlıkla üstlenebiliyor.
savunma yönü çok ağır basan oyuncular da genel de hücumda ilk opsiyonlar içinde olmuyor. ama marko bu teoriyi rahatlıkla çürüten bir oyuncu. maç sonlarında el yakan topları rahatlıkla teslim edebileceğiniz ve sizi her an ateşleyecek bir oyuncu. böyle birine de sahip olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız.