15
eğitimli bireyler ile eğitimsiz yığını birbirinden ayıran tanımlamadır.
özellikle eğitim diyorum, yani sen istediğin kadar öğrenim görmüş ol, eğitim anlamında eksiksen;
gsstore da yağmalarsın, fenerium da, kartal yuvası da...
fanatizmden keskin çizgiler ile ayrılır aslında.
her ne kadar bizim memlekette bu iki tanım karıştırılsa da,
fanatik olan bir bireyholigan olmak zorunda değildir.
gerçi, bizim memleket demişken, geç bizim memleketi...
27 nisan 2014 gecesi, fenerbahçeli holigan ve şuursuzların gsstore'a verdiği zararı, gaspı, yağmayı ve hırsızlığı birlikte izledik üzülerek ve sinirlenerek.
sonra adım adım bulduğumuz tüm hıyarları ifşa ettik.
kendi çapımızda, bunların fener yaktıklarını sandıkları adalete yardım ettik.
bunu yapan bizler, hepimiz ayrı ayrı fanatiğizdir galatasaray konusunda.
bencluj maçını* deplasmanda izlemek için gecenin bir vakti hiç bilmediğim ülkelerin şehirlerinde, izbe mahallelerde sınırı geçmek için taşıt aradığımı bilirim.
yine bir derbi maç için ailemi tatil yerinde bırakıp, emanet arabalarla evime gelip, maç izlediğimi.
hepimizin galatasaray uğruna bu tip anıları vardır illa ki.
ancak hiç birimiz, ne bir taraftar bıçaklarız, ne de bir mağaza yağmalarız.
işte bu ayrım, holiganizmi işaret eder.
ve holiganizm, övünülecek bir olgu değildir.
ultras kültüründeki anarşist yaklaşımla da karıştırılmamalıdır.
yani sen asi bir toplulukken, şuursuz bir holigan yığını olmak zorunda değilsin.
önemli olan, düşman gördüğün spor kulübünün mağazasının önüne gittiğinde;
salyalar saçarak "ulan şu camları bir kırayım, formaları yakayım" demek yerine,
"alt tarafı futbol ligi, burası bir ekmek kapısı, o küçücük metin oktay tulumunu bir bebek giyecek" diye düşünebilmektir.
yani hem eğitim, hem vicdan sahibi olmak gerekir aslında.
bu ilkellikten kurtulabilmek için...
özellikle eğitim diyorum, yani sen istediğin kadar öğrenim görmüş ol, eğitim anlamında eksiksen;
gsstore da yağmalarsın, fenerium da, kartal yuvası da...
fanatizmden keskin çizgiler ile ayrılır aslında.
her ne kadar bizim memlekette bu iki tanım karıştırılsa da,
fanatik olan bir bireyholigan olmak zorunda değildir.
gerçi, bizim memleket demişken, geç bizim memleketi...
27 nisan 2014 gecesi, fenerbahçeli holigan ve şuursuzların gsstore'a verdiği zararı, gaspı, yağmayı ve hırsızlığı birlikte izledik üzülerek ve sinirlenerek.
sonra adım adım bulduğumuz tüm hıyarları ifşa ettik.
kendi çapımızda, bunların fener yaktıklarını sandıkları adalete yardım ettik.
bunu yapan bizler, hepimiz ayrı ayrı fanatiğizdir galatasaray konusunda.
bencluj maçını* deplasmanda izlemek için gecenin bir vakti hiç bilmediğim ülkelerin şehirlerinde, izbe mahallelerde sınırı geçmek için taşıt aradığımı bilirim.
yine bir derbi maç için ailemi tatil yerinde bırakıp, emanet arabalarla evime gelip, maç izlediğimi.
hepimizin galatasaray uğruna bu tip anıları vardır illa ki.
ancak hiç birimiz, ne bir taraftar bıçaklarız, ne de bir mağaza yağmalarız.
işte bu ayrım, holiganizmi işaret eder.
ve holiganizm, övünülecek bir olgu değildir.
ultras kültüründeki anarşist yaklaşımla da karıştırılmamalıdır.
yani sen asi bir toplulukken, şuursuz bir holigan yığını olmak zorunda değilsin.
önemli olan, düşman gördüğün spor kulübünün mağazasının önüne gittiğinde;
salyalar saçarak "ulan şu camları bir kırayım, formaları yakayım" demek yerine,
"alt tarafı futbol ligi, burası bir ekmek kapısı, o küçücük metin oktay tulumunu bir bebek giyecek" diye düşünebilmektir.
yani hem eğitim, hem vicdan sahibi olmak gerekir aslında.
bu ilkellikten kurtulabilmek için...