32
inan kıraç ile ilgili "büyük adam" sıfatı bolca kullanılmış. inan kıraç'ın lise çevresinde ağırlığı çok büyük. nedeni ise, galatasaray lisesinin restorasyona ihtiyacı olması ve bu ihtiyacın karşılanmasında inan kıraç'ın önderliğinde kurulan vakıfın sağladığı kaynak ile restorasyonun gerçekleştirilmesidir.
mehmet ali birand* mektebi sultani belgeselini yaparken bile buna ağırlık verir ve inan kıraç'ın da bir demecine yer verir. inan kıraç için sanıldığı gibi, kulübün herşeyi demek ve bunu gereğinden fazla söylemek biraz abartı olur. her zaman, her örgütte her siyasi partide, her kurumda bi hiyerarşi söz konusudur ve bu hiyerarşide inan kıraç'ın rolü, galatasaray'a bir spor kulübü olarak değil bir eğitim ve cemiyet kurumu olarak yaptığı katkıdır. en basitinden, vakıfa ve liseye katkı yapan liseli topluluğun kurum içinde bi lobiye sahip olması ve inan kıraç'ın tavrı buna örnek gösterir. zira bunu yaparken kendisi koç grubunda aktifti.
her kurumun, her siyasi partinin kendine has kültürü vardır. bu oluşumlar hiç bir zaman içe kapalı olmaz tam aksine dışa açık olarak faaldirler ve kültürlerinden ödün vermeden büyümeye devam ederler. örneğin daha çok dindar kadrolara sahip partiler "cenab-ı allah" derken, daha seküler partiler "tanrı" kelimesini kullanır. bazı üniversitelerde "politik dil ve söylem" dersleri mevcut yanlış bilmiyorsam bu konulara değiniyor.
sonuç olarak, bizde de kültür bu beyler. galatasaray başkanının "görev alınmaz,görev verilir" anlayışı ve lise içinde oluşan askeri tabirle devrecilik anlayışı. vefa lisesi de buna örnektir, mezun olanlar kendini tanıtırken devresini belirtir.
edit: galatasaray'ın kalbi http://tr.wikipedia.org/...C4%9Fitim_Vakf%C4%B1
mehmet ali birand* mektebi sultani belgeselini yaparken bile buna ağırlık verir ve inan kıraç'ın da bir demecine yer verir. inan kıraç için sanıldığı gibi, kulübün herşeyi demek ve bunu gereğinden fazla söylemek biraz abartı olur. her zaman, her örgütte her siyasi partide, her kurumda bi hiyerarşi söz konusudur ve bu hiyerarşide inan kıraç'ın rolü, galatasaray'a bir spor kulübü olarak değil bir eğitim ve cemiyet kurumu olarak yaptığı katkıdır. en basitinden, vakıfa ve liseye katkı yapan liseli topluluğun kurum içinde bi lobiye sahip olması ve inan kıraç'ın tavrı buna örnek gösterir. zira bunu yaparken kendisi koç grubunda aktifti.
her kurumun, her siyasi partinin kendine has kültürü vardır. bu oluşumlar hiç bir zaman içe kapalı olmaz tam aksine dışa açık olarak faaldirler ve kültürlerinden ödün vermeden büyümeye devam ederler. örneğin daha çok dindar kadrolara sahip partiler "cenab-ı allah" derken, daha seküler partiler "tanrı" kelimesini kullanır. bazı üniversitelerde "politik dil ve söylem" dersleri mevcut yanlış bilmiyorsam bu konulara değiniyor.
sonuç olarak, bizde de kültür bu beyler. galatasaray başkanının "görev alınmaz,görev verilir" anlayışı ve lise içinde oluşan askeri tabirle devrecilik anlayışı. vefa lisesi de buna örnektir, mezun olanlar kendini tanıtırken devresini belirtir.
edit: galatasaray'ın kalbi http://tr.wikipedia.org/...C4%9Fitim_Vakf%C4%B1