884
öncelikle belirtmeliyim ki takımımın futbolcuları konusunda pek objektif olamam. quaresma'nın beşiktaş'a transfer olduğu sezon pino daha iyi olacak diye savunduğumu bilirim beşiktaşlı arkadaşlarıma karşı. gerçeklerin farkında olmadığım için değil, en ufak bir ışık gördüğüm her futbolcumuzun gözümde sonsuz kredisi olduğu için. bu biraz da sabırlı yapıma bağlı sanırım.
her neyse asıl konuya dönelim. dediğim gibi pino'dan bile bir şeyler çıkmasını beklemiş biriyim, ancak chedjou'yla ilgili fikirlerim umut beslemekten çok daha net. kendisinin kesinlikle kaliteli bir futbolcu olduğunu düşünüyorum. galatasaray'a transferi kesinleştiğinde kendisini gözlemlemek için lille'in sezon sonundaki son 2-3 maçında izlemiştim. kendisine takım içinde serbestlik tanındığı ilk göze çarpan noktaydı. topu defanstan çıkarırken bek veya orta saha oyuncularına değil, doğrudan hücum oyuncularına oynuyordu. ardından bir ön libero gibi pozisyon alıyor, takımının pas alışverişine yardımcı oluyordu. yani takımı hücumdayken bir ön liberoya dönüşüyordu. maç içinde sıklıkla 3. bölgeye yaklaşıyordu. tabii bu kadar hücum düşünen bir stoperin boş bıraktığı alanlarla ilgili gereken önlem alınmazsa her dönen top kaleye tehlike olarak döner. lille'in aldığı önlem de bir bek veya orta saha oyuncusunun hücuma katılmayarak chedjou'nun bölgesini kapatması oluyordu. böylece chedjou'ya pozisyonuna dönebileceği zaman kazandırılıyor, döndüğündeyse yaptığı çok kritik defansif hamlelerle alkış topluyordu.
işte bu yüzden kendisine sallarken bir durup düşünmek gerekiyor. bir kere bu adamın fatih terim'in sisteminde başarılı olması fizik kurallarına aykırı olacaktı. solda riera, sağda eboue ve önde melo-selçuk-sneijder üçlüsünün, yani top takımındayken hücumu düşünen 5 oyuncunun bulunduğu bir takımda başarılı değil, ancak rezil olabilirdi. yalnızca takımın kapandığı maçlarda kendisini gösterebilirdi, ki bunun için deplasmanda oynanan juventus maçına kadar beklemesi gerekti. sonrasındaki maçlarda yine hatalı goller yedirdi, çünkü onu toplayacak bir oyuncu yoktu.
şunu görmemiz gerekiyor, chedjou kalitesiz oyuncu değildir, yalnızca fatih terim mantelitesine uygun olmayan bir transferdir. ön libero gibi hamle oyuncusudur, son adam kalamaz. kalırsa geri çekilmek yerine üzerine doğru gelen oyuncuya veya pas atacağı yere hamle yapayım derken tereddütte kalır, ters ayakta yakalanıp çalım yer ve beli dönmeyen adam ilan edilir.
neyse ki roberto mancini bu durumun farkında ve ceyhun gülselam'ı görevlendirerek bu sorunun önüne geçiyor. böyle bir entry girme gereği duydum, çünkü chedjou'ya söylenen bazı sözler gerçekten sinir bozucu. hava toplarına hakim olmadığını, vasat bir ayağı olduğunu iddia edenler bile olmuştu, ki bu adam yerden atılan uzun mesafeli paslarda takımın en iyisi, drogba'dan sonra da takımın hava hakimiyeti en yüksek oyuncusu. bu adamla ilgili tek sorun var, rakip kontratağa çıktığında arkasına adam kaçabiliyor, bunun önüne geçmek için ya boş bıraktığı alanları kapatacak oyuncular bulunacak, ya da takımdan gönderilecek. ben tabii ki ilkini tercih ederim, çünkü chedjou kesinlikle fark yaratabilecek bir futbolcu.
her neyse asıl konuya dönelim. dediğim gibi pino'dan bile bir şeyler çıkmasını beklemiş biriyim, ancak chedjou'yla ilgili fikirlerim umut beslemekten çok daha net. kendisinin kesinlikle kaliteli bir futbolcu olduğunu düşünüyorum. galatasaray'a transferi kesinleştiğinde kendisini gözlemlemek için lille'in sezon sonundaki son 2-3 maçında izlemiştim. kendisine takım içinde serbestlik tanındığı ilk göze çarpan noktaydı. topu defanstan çıkarırken bek veya orta saha oyuncularına değil, doğrudan hücum oyuncularına oynuyordu. ardından bir ön libero gibi pozisyon alıyor, takımının pas alışverişine yardımcı oluyordu. yani takımı hücumdayken bir ön liberoya dönüşüyordu. maç içinde sıklıkla 3. bölgeye yaklaşıyordu. tabii bu kadar hücum düşünen bir stoperin boş bıraktığı alanlarla ilgili gereken önlem alınmazsa her dönen top kaleye tehlike olarak döner. lille'in aldığı önlem de bir bek veya orta saha oyuncusunun hücuma katılmayarak chedjou'nun bölgesini kapatması oluyordu. böylece chedjou'ya pozisyonuna dönebileceği zaman kazandırılıyor, döndüğündeyse yaptığı çok kritik defansif hamlelerle alkış topluyordu.
işte bu yüzden kendisine sallarken bir durup düşünmek gerekiyor. bir kere bu adamın fatih terim'in sisteminde başarılı olması fizik kurallarına aykırı olacaktı. solda riera, sağda eboue ve önde melo-selçuk-sneijder üçlüsünün, yani top takımındayken hücumu düşünen 5 oyuncunun bulunduğu bir takımda başarılı değil, ancak rezil olabilirdi. yalnızca takımın kapandığı maçlarda kendisini gösterebilirdi, ki bunun için deplasmanda oynanan juventus maçına kadar beklemesi gerekti. sonrasındaki maçlarda yine hatalı goller yedirdi, çünkü onu toplayacak bir oyuncu yoktu.
şunu görmemiz gerekiyor, chedjou kalitesiz oyuncu değildir, yalnızca fatih terim mantelitesine uygun olmayan bir transferdir. ön libero gibi hamle oyuncusudur, son adam kalamaz. kalırsa geri çekilmek yerine üzerine doğru gelen oyuncuya veya pas atacağı yere hamle yapayım derken tereddütte kalır, ters ayakta yakalanıp çalım yer ve beli dönmeyen adam ilan edilir.
neyse ki roberto mancini bu durumun farkında ve ceyhun gülselam'ı görevlendirerek bu sorunun önüne geçiyor. böyle bir entry girme gereği duydum, çünkü chedjou'ya söylenen bazı sözler gerçekten sinir bozucu. hava toplarına hakim olmadığını, vasat bir ayağı olduğunu iddia edenler bile olmuştu, ki bu adam yerden atılan uzun mesafeli paslarda takımın en iyisi, drogba'dan sonra da takımın hava hakimiyeti en yüksek oyuncusu. bu adamla ilgili tek sorun var, rakip kontratağa çıktığında arkasına adam kaçabiliyor, bunun önüne geçmek için ya boş bıraktığı alanları kapatacak oyuncular bulunacak, ya da takımdan gönderilecek. ben tabii ki ilkini tercih ederim, çünkü chedjou kesinlikle fark yaratabilecek bir futbolcu.