93
3 kez arenada fener derbisine gittim. hepsinde de metroda aynı o videodaki kalabalıkta olduğu gibi yolculuk ettim.(u: yanlış anlaşılmasın arabam yok. metroyla yolculuk etmeyi de bir çok sebepten dolayı severim)
özellikle 2011-2012 sezonunda hafta içi oynanan maçta işten izin alarak yola koyuldum. kuzenle de güney 1'de kombinemiz vardı. statta buluşacağız diye konuştuk.
akşam maç 21:00'da* olması lazım. stada gidiş saatimiz tam iş çıkışı zamanları böyle. insanlar da yüzlerinden belli yorgun argın. bıraksan metroda uyuyacak tipler dolu.
tabi bunların bir çoğu da kadın. erkeklerin dolu olduğu bir ortamda ellerinde çantalar poşetler tutunacak bir yer bulup kenara çekilmişler.
tezahüratlar yükseldikçe yüzlerinde biraz ürkme biraz korku ifadesiyle bakıyorlar. hepsinde sıcaktan camları buharlaşmış metrodan bir an önce inme isteği var, belli.
üstelik kadın bu aga. erkek gibi değil ki. benim de canımdan çok sevdiğim annem, ablam, nişanlım var. kimsenin yanlarında arsızca sövmelerini kabul edemem.
derken kafası güzel taraftarlar ağızlarından salyalar saçarak yine operaya başladılar. ama söyleyenler o kadar arsız ki "y.rrağımı ye fener" diye bağırırken sağa sola gülerek ve bu hareketi bayanların orada olmasına rağmen "bakın ben bu operayı burada kadın da olsa kız da olsa s.klemem söylerim" der gibiler.
onlar söyledikçe ben yerin dibine battım. kıpkırmızı oldum. oradaki yavşaklara dalmak istedim. yemedi, dalamadım.
o an kadının biri patladı. bağırıyordu ama gözlerinden yaşlar da geliyordu. benim veremediğim tepkiyi vermiş olduğu için kendimden ayrıca utandım.
kısa bir süreliğine de olsa seslerini kestiler. kadın da belki kendi durağı değildi ama bir sonraki durakta indi. sonra hiç birşey olmamış gibi devam ettiler.
şimdi burada aynı olay tekrar gözümde canlandı. kadın o hareketi o herife zarar vermek için yapmadı. zarar veremeyeceğini de biliyor zaten.
ama terbiyesizliği yüzüne tokatıyla birlikte vurdu. az bile yaptı. oradaki diğer erkeklerden daha cesur olduğunu da gösterdi.
bu opera denilen şeyin özellikle halkla iç içe olunan yerlerde yapılmasının savunulacak hiç bir tarafı yok. savunanın da nasıl bir aile terbiyesi aldığını çok merak ediyorum açıkçası.
galatasaray kültüründe böyle bir hadsizliğe yer olmamıştır ve olmamalıdır.
özellikle 2011-2012 sezonunda hafta içi oynanan maçta işten izin alarak yola koyuldum. kuzenle de güney 1'de kombinemiz vardı. statta buluşacağız diye konuştuk.
akşam maç 21:00'da* olması lazım. stada gidiş saatimiz tam iş çıkışı zamanları böyle. insanlar da yüzlerinden belli yorgun argın. bıraksan metroda uyuyacak tipler dolu.
tabi bunların bir çoğu da kadın. erkeklerin dolu olduğu bir ortamda ellerinde çantalar poşetler tutunacak bir yer bulup kenara çekilmişler.
tezahüratlar yükseldikçe yüzlerinde biraz ürkme biraz korku ifadesiyle bakıyorlar. hepsinde sıcaktan camları buharlaşmış metrodan bir an önce inme isteği var, belli.
üstelik kadın bu aga. erkek gibi değil ki. benim de canımdan çok sevdiğim annem, ablam, nişanlım var. kimsenin yanlarında arsızca sövmelerini kabul edemem.
derken kafası güzel taraftarlar ağızlarından salyalar saçarak yine operaya başladılar. ama söyleyenler o kadar arsız ki "y.rrağımı ye fener" diye bağırırken sağa sola gülerek ve bu hareketi bayanların orada olmasına rağmen "bakın ben bu operayı burada kadın da olsa kız da olsa s.klemem söylerim" der gibiler.
onlar söyledikçe ben yerin dibine battım. kıpkırmızı oldum. oradaki yavşaklara dalmak istedim. yemedi, dalamadım.
o an kadının biri patladı. bağırıyordu ama gözlerinden yaşlar da geliyordu. benim veremediğim tepkiyi vermiş olduğu için kendimden ayrıca utandım.
kısa bir süreliğine de olsa seslerini kestiler. kadın da belki kendi durağı değildi ama bir sonraki durakta indi. sonra hiç birşey olmamış gibi devam ettiler.
şimdi burada aynı olay tekrar gözümde canlandı. kadın o hareketi o herife zarar vermek için yapmadı. zarar veremeyeceğini de biliyor zaten.
ama terbiyesizliği yüzüne tokatıyla birlikte vurdu. az bile yaptı. oradaki diğer erkeklerden daha cesur olduğunu da gösterdi.
bu opera denilen şeyin özellikle halkla iç içe olunan yerlerde yapılmasının savunulacak hiç bir tarafı yok. savunanın da nasıl bir aile terbiyesi aldığını çok merak ediyorum açıkçası.
galatasaray kültüründe böyle bir hadsizliğe yer olmamıştır ve olmamalıdır.