resim
Didier Yves Drogba Tébily
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:46
Boy:1.89
Uyruk:Fildişi Sahili
  • 4453
    her galatasaraylının kalbinde özel bir yer ayırmasına sebep olmuş biridir öncelikle. ben de ister istemez bu güruhun parçasıyım ve bununla gurur duymaktan öte telefonumun ana ekranında her bakışımda resmini görünce, odamın kapasını kapattığımda posteriyle göz göze gelince ve o, golleri sıralayıp çimlerin üzerinde kaydıkça ne kadar şanslı olduğumuzu bir daha anlıyorum.

    kahramanımızdır artık bizim. çok güzel anılar yaşattı bize ve daha da yaşatmaya devam edecek ama bir gerçek var ki bana yaşattıkları paha biçilemez. "ne diyor bu melankolik?" diye düşünenler olacak hemen açıklık getireyim.

    bir aydır düşünmüşümdür cadılar bayramında kimin kostümünü giyeceğime. özgün, daha önce denenmemiş, göze çarpan biri olmalıydı. bir arkadaşımın "drogba olsana hem çok seviyorsun hehehe" tarzı alaylı laflarını fazla ciddiye almış olmalıyım ki o an kararımı vermiştim. tamam ama benim gibi zayıf, beyaz, düz kısa saçlı bir velet nasıl drogba'ya benzeyebilirdi? kuzenim oyuncu. onu setten bir kereliğine yüz boyası alması için ikna ettim kocasının "fenerliler seni dövmesin hem de karşı tarafa gidicen hehe" gibi esprilerine katlanarak. sonrasında düştüm peruk derdine. tarlabaşı peruk cennetiymiş haberiniz olsun, 4-5 perukçu dolaştıktan sonra biri beni ikna edebildi drogba saçı yapma konusunda. söylemeliyim ki çok umutsuzdum hiç benzemeyeceğimi düşünüyordum. peruğu berberde kestirmemin ardından, saçımın yanları aldırıp üst taraftaki saçları arkaya doğru yatırıp jöleledik peruğu sağlam oturtabilmek için. saçı da hallettik kaldı mı geriye yoktan kas yaratmak. fitness ile olacak iş değil zaten az zaman kalmış ama ansızın, bahsettiğim kuzen yine yardıma koşar ve setten bir kas kostümü kapıp getirir. her şey tamam gözüküyor ama hala kafada "ya benzemezsem?" düşüncesi hakim.

    cadılar bayramı sabahı saat 05:15. cefakar kuzen ve ben iş başı yapıyoruz. ilk kıyafet işini hallediyoruz, kas kostümünün üstüne takımları giyip sırtıma fildişi sahilleri bayrağını asıyorum. kas kostümü de nasıl terletiyor anlatamam. sırada genleriyle oynamadan birini zenci yapmak var, daha kolay ne var? yüzümü, ensemi, ellerimi, bacağımının görünen kısımlarını, göz kapaklarımı bir bir boyuyoruz adeta. inanılması güç bir şekilde çok gerçekçi bir boya, ilk sürüldüğünde boya olduğunu anlamak çok zor. iğrenç bir görünüm kazanmış yapış yapış saçlarıma kaskatı peruğu da oturttuğumuzda yola çıkmaya hazır oluyorum.

    sadece bir günümü drogba olarak geçirdim ama benim için ömre bedel bir gündü. tuvalette el yıkarken aynada görünce korkanı mı anlatsam yoksa metroda aynı anda kafasını bana çevirip sürekli bakan onlarca insanı mı. yerli yersiz fotoğraf çektirenler, herkesin bana bakıp gülüşmesi, dünyanın en saçma diyalogları, aldığım "en iyilerin en iyisi" ödülü... en en en özeli ise 600'dan fazla insan önünde üçlü çektirmem kesinlikle. benim gibi koluna "nothingman" dövmesi yaptırmış hayattan hiçbir beklentisi olmayan birini göz önüne aldığımızda belki de bir daha asla yaşayamayacağım bir olay. muhtemelen ileride bir olaya damga vuran bir insan olmayacağım, sıradanlıktan öteye geçmeyeceğim ama o gün yaşadıklarımın bir gün bile olsa kendimi özel hissetmeme sebep oldu.

    teşekkür ederim her şey için didier, iyi ki varsın. iyi ki yolumuz kesişmiş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın