9
süleyman tekil'den bir anı :
fenerbahçe'den galatasaray'a geçerken 9 aylık boykotumu beyoğluspor' da geçirmişitim. ilk maçımı kurtuluş' a karşı oynuyordum. santrfor halvacı, yakınlarından birini kaybettiği için o gün takımda yoktu. sağ iç bambino ortaya kaymış, ben de bambino'nun yerini almıştım. sağ açıkta ise boduri oynuyordu. bu ilk maçıydı boduri'nin.maç 1-1 bitmiş ancak boduri'nin maçta varlığı ile yokluğu belli olmamıştı. zaten bu maçtan sonra da takımda ona yer verilmedi. gün geldi boykotum bitti. galatasaray' da oynamaya başladım.
boduri'nin de arasıra pera' da oynadığını pazar sabahları yapılan maçlarda görüyordum. çelimsiz hali yok olmuş, teknik yönden o usta futbolculardan kurulu forvete ayak uydurmuştu. hatta göze batar hale gelmişti.1938 yılının mayıs başlarında galatasaray'ın yugoslavya gezisi vardı. ilk memuriyetime gireli henüz bir hafta olduğu için müdür işimden ayrılmama müsaade etmemişti.benim yerime gidecek bir oyuncu aranıyordu.muslih hoca'ya"boduri'yi götürün" dedim. ve biraz da aklını çelerek razı ettim. boduri galatasaray kafilesiile yugoslavya'ya gidip geldi. hocanın yüzü gülmüyor, kime "boduri nasıldı desem" dudak büküyordu.
bu gezi bir süre sonra boduri'nin galatasaray'a gelmesine neden oldu. bu kez aramızda çabuk kaynaştık boduri ile. takımı meşhur antrenör szabo çalıştırıyordu. boduri de onun tezgahından geçti ve harik abir oyuncu oldu. öyle ki doyulmaz futboluyla sahada çizdiği tablolar zevkle seyredildi. iki ayağındaki ustalık, zarif vucüt çalımları ile rakibi ekarte edişi, ona, rahat ve düzenli bir futbol oynama imkanı verdiği kadar, takıma da gole gitmenin yollarını kolaylaştırıyordu. cemil her maçta gol atıyorsa boduri'nin ikramı sonucudur. takım farklı galibiyete kavuşuyorsa, boduri'nin cömert bir gününe rastlanmıştır."manita" dediği çalımları öyle kolay ve ustaca atardı ki, karşısında değil bir kişi, birkaç kişi birden yok olurdu. sonra da o dağıttığı defansta gole giden yolları arkadaşlarına bağışlardı.
1940 yılının 23 aralık günü şeref stadında beyoğluspor ile maçımız vardı. boduri'de bir gün önce askere alınmış ve sirkeci'deki ikmal merkezine gönderilmişti. ikmal merkezinde galatasaraylı yüzbaşı muhittin şahinbaş vardı. boduri'nin maçta oynamasını istendiği için, yüzbaşıya rica edildi ve yüzbaşı boduri için izni kopardı. boduri pazargünü kulübe geldi. sulukarlı çok soğuk bir günde ince bir tulumla gelmişti ve öyle de dönecekti birliğine. maçtan sonra hafif bir titreme geçirdi. birliğine sabah gitmesi için girişimde bulunuldu ama sevkiyat gece yapılacağı için bu rica kabul edilmedi. tüm arkadaşları ile vedalaşan boduri ömer besim'in refakatinde birliğine gitti.
gidiş o gidiş...o gece yarısı kilyos'daki birliğine giderken yolda fenalaşan boduri, gümüşsuyu askeri hastenesine kaldırılmıştı. onu son kez hastanede ziyaret ettik o kadar...
bu maçtan sonra ben de futbolu bıraktım. garip bir rastlantı, boduri ile ilk maçımızı da son maçımızı da beraber oynamıştık...
hem beyoğluspor'da, hem de galatasaray'da
fenerbahçe'den galatasaray'a geçerken 9 aylık boykotumu beyoğluspor' da geçirmişitim. ilk maçımı kurtuluş' a karşı oynuyordum. santrfor halvacı, yakınlarından birini kaybettiği için o gün takımda yoktu. sağ iç bambino ortaya kaymış, ben de bambino'nun yerini almıştım. sağ açıkta ise boduri oynuyordu. bu ilk maçıydı boduri'nin.maç 1-1 bitmiş ancak boduri'nin maçta varlığı ile yokluğu belli olmamıştı. zaten bu maçtan sonra da takımda ona yer verilmedi. gün geldi boykotum bitti. galatasaray' da oynamaya başladım.
boduri'nin de arasıra pera' da oynadığını pazar sabahları yapılan maçlarda görüyordum. çelimsiz hali yok olmuş, teknik yönden o usta futbolculardan kurulu forvete ayak uydurmuştu. hatta göze batar hale gelmişti.1938 yılının mayıs başlarında galatasaray'ın yugoslavya gezisi vardı. ilk memuriyetime gireli henüz bir hafta olduğu için müdür işimden ayrılmama müsaade etmemişti.benim yerime gidecek bir oyuncu aranıyordu.muslih hoca'ya"boduri'yi götürün" dedim. ve biraz da aklını çelerek razı ettim. boduri galatasaray kafilesiile yugoslavya'ya gidip geldi. hocanın yüzü gülmüyor, kime "boduri nasıldı desem" dudak büküyordu.
bu gezi bir süre sonra boduri'nin galatasaray'a gelmesine neden oldu. bu kez aramızda çabuk kaynaştık boduri ile. takımı meşhur antrenör szabo çalıştırıyordu. boduri de onun tezgahından geçti ve harik abir oyuncu oldu. öyle ki doyulmaz futboluyla sahada çizdiği tablolar zevkle seyredildi. iki ayağındaki ustalık, zarif vucüt çalımları ile rakibi ekarte edişi, ona, rahat ve düzenli bir futbol oynama imkanı verdiği kadar, takıma da gole gitmenin yollarını kolaylaştırıyordu. cemil her maçta gol atıyorsa boduri'nin ikramı sonucudur. takım farklı galibiyete kavuşuyorsa, boduri'nin cömert bir gününe rastlanmıştır."manita" dediği çalımları öyle kolay ve ustaca atardı ki, karşısında değil bir kişi, birkaç kişi birden yok olurdu. sonra da o dağıttığı defansta gole giden yolları arkadaşlarına bağışlardı.
1940 yılının 23 aralık günü şeref stadında beyoğluspor ile maçımız vardı. boduri'de bir gün önce askere alınmış ve sirkeci'deki ikmal merkezine gönderilmişti. ikmal merkezinde galatasaraylı yüzbaşı muhittin şahinbaş vardı. boduri'nin maçta oynamasını istendiği için, yüzbaşıya rica edildi ve yüzbaşı boduri için izni kopardı. boduri pazargünü kulübe geldi. sulukarlı çok soğuk bir günde ince bir tulumla gelmişti ve öyle de dönecekti birliğine. maçtan sonra hafif bir titreme geçirdi. birliğine sabah gitmesi için girişimde bulunuldu ama sevkiyat gece yapılacağı için bu rica kabul edilmedi. tüm arkadaşları ile vedalaşan boduri ömer besim'in refakatinde birliğine gitti.
gidiş o gidiş...o gece yarısı kilyos'daki birliğine giderken yolda fenalaşan boduri, gümüşsuyu askeri hastenesine kaldırılmıştı. onu son kez hastanede ziyaret ettik o kadar...
bu maçtan sonra ben de futbolu bıraktım. garip bir rastlantı, boduri ile ilk maçımızı da son maçımızı da beraber oynamıştık...
hem beyoğluspor'da, hem de galatasaray'da