1372
daha önce de bahsettik, mancini değer tarz olarak agresif ve hırçın bir teknik adam olsaydı kredisi taraftar gözünde çok daha fazla olacaktı.
ama ülkemiz için en önemli handikapı algıdır. "mancini defansif bir adam gelmesin" diye diye beklendi teknik direktör süreci . haliyle bu algı ön yargı doğurdu. ilk geldiği anda asanlar kesenler vardı. haliyle burada kendini bu memnuniyetsiz taraftara kanıtlama zorunluluğu doğdu. kendisini elbet kanıtlamış bir isim mancini. ama maalesef ülkemizde tablo bu şekilde. emin olun bielsa gelseydi daha başarısız olsaydı bu kadar eleştiri almazdı taraftarımızdan.
oyun felsefesi herkesin bildiğini düşündüğü ama çoğunun yanıldığı bir düşünce üzerine kurulu. kontrol oyunu. mancini'nin takımını 5'i 6'yı ararken çok görmeyiz. 2 veya 3 'ten sonra kontrol oyununa dönmeyi seviyor. bu demek değildir ki takımı geri çekiyor. hiç bir teknik adam golü bulduktan sonra "hadi defansa" demez. bu takım psikolojisi ile ilintili bir reflekstir. mancini belli isimlerle oyunun yapısını değiştirerek kalan zamanı öldürmeyi planlar. bu esnada boşluk bulduğu zaman takım golü bulur. genel olarak düşüce budur. bu sistem az gol getirir diye bir kaide yok çünkü man city ile kulübün gol rekorunu kırarak şampiyon olmuştur. elbet bireysel isimlerin etkisi göz ardı edilemez, ancak genel tablo açısından fikir verici bir sonuç.
önünde takımını istediği şekilde evirebileceği bir devre arası var. nispeten fizik yükleme, istediği mevkilere oyuncu tercihleri ve kadro yapısını belli ölçüde hareket alanını genişletecek şekilde yapılandırabileceği bir süre var. bu noktada bize düşen desteklemektir. "galatasaray'ın yapısında defans yoktur" gibi düşünceler bizi hem yanlış yönlendirir hem de kafatası avcılığına yatkın insanımızı ateşler. oynamamız gereken denge oyunudur ve bunu yapmaya başlıyor gibiyiz.
süreç umutsuz olmayı gerektirmiyor pek. bekleyip görmeliyiz.
ama ülkemiz için en önemli handikapı algıdır. "mancini defansif bir adam gelmesin" diye diye beklendi teknik direktör süreci . haliyle bu algı ön yargı doğurdu. ilk geldiği anda asanlar kesenler vardı. haliyle burada kendini bu memnuniyetsiz taraftara kanıtlama zorunluluğu doğdu. kendisini elbet kanıtlamış bir isim mancini. ama maalesef ülkemizde tablo bu şekilde. emin olun bielsa gelseydi daha başarısız olsaydı bu kadar eleştiri almazdı taraftarımızdan.
oyun felsefesi herkesin bildiğini düşündüğü ama çoğunun yanıldığı bir düşünce üzerine kurulu. kontrol oyunu. mancini'nin takımını 5'i 6'yı ararken çok görmeyiz. 2 veya 3 'ten sonra kontrol oyununa dönmeyi seviyor. bu demek değildir ki takımı geri çekiyor. hiç bir teknik adam golü bulduktan sonra "hadi defansa" demez. bu takım psikolojisi ile ilintili bir reflekstir. mancini belli isimlerle oyunun yapısını değiştirerek kalan zamanı öldürmeyi planlar. bu esnada boşluk bulduğu zaman takım golü bulur. genel olarak düşüce budur. bu sistem az gol getirir diye bir kaide yok çünkü man city ile kulübün gol rekorunu kırarak şampiyon olmuştur. elbet bireysel isimlerin etkisi göz ardı edilemez, ancak genel tablo açısından fikir verici bir sonuç.
önünde takımını istediği şekilde evirebileceği bir devre arası var. nispeten fizik yükleme, istediği mevkilere oyuncu tercihleri ve kadro yapısını belli ölçüde hareket alanını genişletecek şekilde yapılandırabileceği bir süre var. bu noktada bize düşen desteklemektir. "galatasaray'ın yapısında defans yoktur" gibi düşünceler bizi hem yanlış yönlendirir hem de kafatası avcılığına yatkın insanımızı ateşler. oynamamız gereken denge oyunudur ve bunu yapmaya başlıyor gibiyiz.
süreç umutsuz olmayı gerektirmiyor pek. bekleyip görmeliyiz.