• 1004
    --- alıntı ---

    http://www.tff.org/...285&ftxtID=19584

    allah' ın adını zikredelim evvela zira o yerde ve göktedir. ne yaparsanız yapın o' nun haberi olacaktır. o her şeyi bilendir zira kandırılamaz. bunu bir kenara koyuyorum zira ben her şeyi bilemem, gördüklerimden sonuç çıkartır önceden bildiklerimi de bu sonuçlara uygularım. ortaya hegel' ci bir anlamda -biraz indirgemeci olsa da- bir sentez çıkar. neyse bu yüzden aşağıda yazacaklarımdan incinecek olan varsa peşinen özür diliyorum zira bu yazıyı okumanız için mesaj kutularınızı taciz edeceğim. bunun için de ayrı bir özrü borç bilirim. başlayalım mı?

    öncelikle bu sözlükte siyaset yasak diye biliyorum. ama ben bu yasağı deliyorum kimi zaman ve bu tavrıma da devam edeceğim müsaade edilirse. bu konuda bana müsamahakar yaklaşan moderasyona da teşekkürü borç bilirim.

    siyaset kavramı bizim ülkede çok korkulan bir kavram. sebebini anlamak zor değil zira biz bir türlü karşısındaki farklı fikirde olan adamla tartışmayı öğrenememiş bir toplumuz. biz de tartışılmaz kolay kolay; kavga edilir. şimdi münazara kültürünün oturmadığı yapılarda farklı fikirlerin savunulduğu alanlardan biri olan 'siyasetin' de bir kavga aracı olması ve ayrışmaları kolaylaştıran bir fail olarak görülmesi çok normal. açıkçası sözlükte de, günlük hayatta da siyaset denince uyanan negatif duyguları bu perspektifte açıklayabiliriz. yani aslında siyasetin yasak olmasının nedeni 'yaprak dökümü' dizisindeki güven hokna' nın oynadığı kadın karakterin klişe sözüyle: 'aman huzurumuz kaçmasın' düşüncesi. vallahi çok da haksız bulmuyorum böyle düşünenleri zira bu ülke hiç yoksa bir kez temelinde siyasi ayrışmanın bulunduğu bir anarşi ortamını gördü 1970' lerin sonunda. her ne kadar o ortam 'yaratılan' ve 'yapay' olsa da sonuçta fail yine siyaset olarak belirlendi.

    bu durumun üstüne bir de ülkemizdeki 'mühür kimdeyse süleyman o' dur' şeklinde açıklanabilecek yönetme pratiklerini koyun. ne çıkar ortaya? karşıt görüşe tahammülü olmayan 'siyaseten hasmı' olarak gördüğü klikleri 'makamının gücüne dayanarak' bastıran boğan, hiç olmadı onlarla kavga eden iktidar odakları. peki bu iktidar odaklarının son faaliyeti ne oldu? gezi olaylarının sahalara yansımasını engellemek için 'siyasetin her türlüsünü stadlarda yasak ettiklerini' söylemek. elbette bu bir yalan.

    neydi stadlarda siyaseti yasaklarken gerekçe?

    'tüm dünyada futbol sahalarının yalnızca futbolun oynandığı ve izlendiği alanlar olması hedeflenmektedir'

    en büyük rakibinin saha dışında yaptığı şikenin aklandığı, yani futbolun daha çok saha dışında -inşaatlarda, tarlalarda- oynandığı ülkede bu gerekçeye götünüzle güldünüz değil mi? vallahi ben güldüm şahsen. durun ama daha bitmedi.

    siyasi olan nedir? diye sorduğumuzda siyasetin yalnızca politika hatta günlük politika bağlamında yandaş ya da muhalif olmak anlamına geldiği bir ülkede yaşıyoruz. hatta üzülerek görüyorum ki sözlüğümüzde bile siyaset bu indirgenmiş anlamında kullanılıyor. halbuki siyasi olan sizin benliğinizi oluşturan kimliğin herhangi bir parçasına ilişkin olandır. insanın kimliği ise tek bir şeyden oluşmaz aksine birbirine eklemlenmiş çeşitli unsurların bir araya gelmesiyle oluşur. dolayısıyla aslında 'özel olan her şey siyasidir.'* ve 'iktidar sizi nereden vurursa o sizin kimliğiniz olmaya başlar.'* bugün 'atatürk' imgesi -hani bize şu milli eğitimde filan verilmiş olan- büyük saldırı altındadır. bu imgenin problemli olduğu zaten bir gerçek ama bunu benimsemiş insanların bu saldırıdan incinip o imgeyi daha da sahiplendikleri tartışılmaz. yani 'atatürk' e saldırı onu bitirmez aksine kendini 'atatürkçü' olarak tanımlayan odakları daha da kenetler, radikalleştirir. günümüzde 'atatürk' ün saldırı altında olduğunu düşünmeyen var mı bilmiyorum ama varsa şöyle 1 ay geriden gelip bir haber taraması yapsınlar yeter. ya da bana ulaşsınlar ben göndereyim gerekli haberleri. bak daha iptal edilen, teşrif edilmeyen milli bayramlarda olanları filan saymıyorum. bunu unutmayın bir kesimin bir değeri saldırı altındaysa o kesim onu kimliğinin bir parçası haline getirip sahiplenir. yani şunu demeye çalışıyorum: bir maça 'yüce atatürk' yazısıyla çıkmak da siyasidir.

    hatırlayın sırf başını örtüyor diye okuma hakkı elinden alınan kadınları... onlar ne yaptı vaz mı geçti okumaktan? elbette hayır. daha da sıkı sarıldılar başından alınmak istenen örtülere, daha sıkı sarıldılar 'özgürlük' kavramına ve artık 'başını örtme' eylemi bir siyasi simge haline geldi. bugün o azimli savunucular iktidarda çünkü gerçek olan mağduriyetleri halkta yankı buldu ve halk iktidarı onlara vermeye uygun gördü. kendi deneyimleri ve iktidara geliş süreçlerinden dersler çıkarmamış olsalar gerek bugün aynı mağduriyeti rövanşist bir eğilimle karşı tarafta yaratıyorlar.

    şimdi bazı kişiler diyor ki atatürk hepimizin değeri bu yüzden siyasete alet edilemez. buna da götümle gülüyorum yalan değil. nerede yaşıyorsunuz siz arkadaşlar? atatürk nerede herkesin değeri? böyle bir şey mümkün olabilir mi? atatürk' ten ala bir siyasi figür var mı lan ülkede? bugün her türlü siyasi akım kendini atatürk' e olan mesafesi üzerinden konumlandırmıyor mu? bugün bir parti 'biz atatürk' ün partisiyiz bu yüzden bize oy verin' derken atatürk siyasete alet edilmiş olmuyor mu? bugün başka bir parti 'kemalizm' e çakarak saflarını sıklaştırmıyor mu? ben size şunu söyleyeyim: insan olmak dışında herkesin ortak değeri olan hiçbir şey yoktur. dolayısıyla bu hariç her şey siyasidir. bir maça 'kadına karşı şiddete hayır' pankartıyla çıkmak da siyasidir, ' yüce atatürk' yazılı tişörtlerle çıkmakta. çünkü bunlara muhalif olan hoşuna gitmeyen birini bulmak her zaman mümkündür. ve bu tarz şeyler eğer gerçekten yasaksa cezalandırılmalıdır. bu bağlamda ben de fethiyespor' un ceza alması gerektiği görüşündeyim.

    amaaaaaa.... işte burada kocaman bir 'standart' problemi var renktaşlar. 'standart' bir uygulamanın bir kuralın üzerinde uygulanacağı kişi ya da olaydan bağımsız olarak var olup; uygulama kazanması olarak tanımlanabilir. bir nevi objektivitedir, kişiden kişiye uygulamanın değişmemesidir. peki ülkemizde standart var mıdır uygulamalar konusunda? bun 'evet' diyen galatasaray taraftarı en iyimser tabirle 3 temmuz 2011' den beri tv izlemiyor, internet kullanmıyor, haber okumuyor hatta mağaradan çıkmıyor olsa gerektir.

    biz bu ülkede sırf fb yaptı şikenin aklandığına şahit olduk. maçtan önce -2011- 2012 sezonu şampiyonluk maçı- kazanan kupayı sahada alsın diye anlaşıldıktan sonra kaybedince 'kupa diye tutturdular' diyen yanar dönerleri, kupayı vermemek için kırk takla atan 'güvercinleri' gördük. bu ülkede yaptığınızın yanınıza kalıp kalmayacağı kim olduğunuza göre değişir. maalesef durum bu.

    şimdi dönelim fethiyespor' a. yapıkları kurallara aykırıdır. evet spora siyaset karıştırmaktır. lakin biz ne kurallara aykırılıklar gördük cezasız kalan. bu noktada şu soruyu çok net sorabiliriz 'iktidara yaranmak için yaptığınız gösteride gücünüz fethiye' ye yetti di mi? aksi takdirde şu hareketler nasıl pfdk' ya sevk edilmedi:

    http://www.fbhaber.org/...si-secdeye-yattilar/

    evet din de siyasidir. peygamberimizin ölümünden sadece 25 yıl sonra sıffin savaşı' nda müminler tüm müslümanların üstündeki iktidar olan halifelik için birbirine girmiştir. o günden itibaren alimler arsındaki görüş ayrılıklarının da etkisiyle mezheplerin türemesine ortam hazırlanmıştır. her biri de hak yolunun kendisi olduğunu iddia etmiştir. bugün herhangi bir mezhepten olan kişi dinin siyasallaşmasından payını almıştır.

    cdn1.haberdar.com/...

    cdn1.haberdar.com/...

    olaymedya.com/...

    peki ya bunlar? evet r4bia işareti de siyasidir. başbakan mitinginde r4bia işareti yaptığından ayrıca da ayrıştırma nesnesidir. kendi içinde barındırdığı anlamlardan bağımsız olarak bugün herkesin görebileceği şekil -yani twitter' da kameralar önünde maçta filan- rabia işareti yapmak hükümetin mısır politikası ve başbakanın mısır hakkındaki sözlerine destek vermek anlamını taşımaktadır.

    galeri7.uludagsozluk.com/...

    bildiğim kadarıyla bursaspor da bu pankart için pfdk' ya sevkedilmemiştir

    www.google.com.tr/...

    sahi beşiktaş ve cevahir' in adının pfdk ile geçtiğini duyan olmuş mudur? halbuki bir siyasiye taraftar ve takım adı kullanarak seslenmek futbola siyaset karıştırmak değil de nedir?

    daha da örnek bulunabilir ama gerek yok. bunların hiçbiri pfdk' ya sevkedilmemiş, ceza verilmesi düşünülmemiştir.

    işte 'yüce atatürk' yazılı tişörtlerle çıkmak da bunların başka bir versiyonudur. ama ne hikmetse adaletin kılıcı sadece fethiye' ye karşı keskindir. galasatasaraylı taraftarlar olarak bize düşen her samimi insan gibi uygulamalarda bir standart ve samimiyet talep etmektir. zira adlet bir gün herkese lazım olacaktır. fener için gece gece kanun değiştirilmesine ses çıkaranlar bu olay karşısında da susmamalıdır. eğer samimilerse tabi. zira 'haksızlıklara karşı iki ayak üzerinde dikilmek, ona boyun eğmekten kolaydır.'*

    http://i.milliyet.com.tr/...fft99_mf1108997.Jpeg

    bize de bu yakışır.

    velhasıl kelam hepimizin bildiği gibi bu ülkede siyaset filan değil muhalif olmak yasak.

    bir de 1453 kartalları vardı. sahi ne oldu onlara?

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın