• 36
    galatasarayın zarar görmesini istemediğim bir ortamda gerçekleşen basın toplantısıdır. malum konya, kopenhag ve fenerbahçe maçları var.

    ünal aysal, fatih terim ve yıldırım demirören.

    şimdi ikisinin arasında iletişim problemi var, demirören mi bu problemi giderecek elbette hayır. ünal aysal'ın ocakta alabilirsiniz dediğini nerden biliyoruz, bu lafı terim'e söyleyen kişi yıldırım demirören denen düzenbaz değil mi? o nedenle şüpheyle yaklaşmamız gerekmez mi? bu bir.

    ikincisi, adnan polat fatih terimin gönül rahatlığıyla çalışabileceği bi başkanken neden çağırıldığında takımın başına geçmedi? her zaman taşın altına elimizi koyduk diyor.

    üçüncüsü, aysal haysiyet kırıcı davrandı dedi peki, bunun üzerine milli takımla görüşmen mi gerekirdi? detaya dikkat edin, yıldırım demirören terimi kahvaltıya davet ediyor. başkandan izin alman mı gerekiyor gitme dese ne değişecek başkana bu kadar kin duyuyorken? sen bu kahvaltıya neden gidiyorsun hocam pardon? gitme, dördüncü yıldızı takıpta git eğer aslolan galatasarayın menfaatleriyse. "teklif için başkandan izin almanız gerekir" demek için gittiğine ben şahsen inanmıyorum. orada konuşulan konu bununla sınırlı değildir.

    dördüncüsü, kim haklı kim haksız arayışına girmeyin diyip, aysal'ı hedef tahtası haline getirmenin bi anlamı yok bana göre.

    satırbaşlarını değerlendirecek olursak, bana göre aysal da haklıdır, terim de sonuna kadar haklı. iletişim problemi tek taraflı olmaz, senin de kabahatin vardır her zaman. ortak noktada neden buluşamadınız? terim'in haklılığı ortada ancak aysal konusunda yanlış algılar oluşması sağlıklı bi durum değil.

    "sayın demirören'e 'sayın aysal'dan izin almadan gelmem görüşmeye' dedim. demirören arayıp aysal'dan izin aldı ve görüştük."

    "demirören, sayın aysal'ı arayıp bana teklif yapılması için de izin aldı. ben demirören'e, 'teklifinizi sayın aysal'la paylaşacağım' dedim ve görüşmeden ayrıldım."

    "sayın aysal'a gidip milli takım için ücret almayacağımı söyledim. kanun gereği tff'nin bana para vermesi gerekiyordu, bunu da hayır kurumlarına vereceğimi söyledim."

    "bunların hepsini sayın aysal'dan aldığım izinle yaptım. benim yanımda demirören'i aradı ve anlaştılar."

    şimdi, gitmek zorunda mısın? galatasaray'da kalmaya gönlün yok mu? hiç bi zaman sözleşme konuşmadım diyorsun "her sene başarılı olursam takımda kalacak mışım? ben fatih terim?" deyip ahkam keseceksin. eğer buysa seni milli takımla görüştüren, olmuyor hocam.

    bi de şu var,

    "12 nisan'da tff'yle anlaştığım iddiası yalan. ispat etsinler. böyle bir şey yok. ben galatasaray'da görevimin başındayken bazı yabancı hocalarla görüşüldü, onlara teklif gitti. sorgulayın."

    "antalya maçı öncesi telefon aldım. arkamdan yapılanları öğrendim. ah o telefonların dili olsa da konuşsa!"

    kimden telefon aldın? federasyon boşuna mı senin peşine düştü? yapma allahını seversen.

    şu an eğer milli takım hocası sıfatıyla o toplantıda konuşmasaydı ve demirören'i koruyan açıklamalarda bulunmasaydı, sorgusuz sualsiz eyvallah hocam derdim. aysal suçlu, terim suçsuz, demirören suçsuz. çok ilginç.

    sonuç olarak aysal bir gün gider, fatih terim hep hatırlanır.

    eleştiriler bir yana, herşeye rağmen yine de helal olsun hocam, emeklerinden dolayı yüreğinden dolayı sana sonsuz teşekkürler. umarım bir gün yeniden karşılaşırız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın