• 29
    --- +++++++++++++---
    "ümit ediyorum bu toplantı sonrasında karanlıkta bir şey kalmaz, her şey herkesin anlayacağı bir şekilde ortaya çıkar."

    "kimileri için susmam ve konuşmamam kimileri için ise artık konuşup anlatmam gerektiği yönünde görüşleri olduğunu biliyorum."

    "doğal olarak ben galatasaray için ne kadar itina ettiysem ben böyle davranırken gündemin hiç değişmediğini gördüm. gördükçe de daha fazla üzüldüğümü farkettim."

    "benim de değerlerim var. ve çok kıymet verdiğim bir ailem var. ben de sizler gibi düşünen, üzülen, sinirlenen, kırılan bir insanım."

    "galatasaray markasına zarar verir miyim diye endişe ettim. ama sistematik bir şekilde sürdürülen bir itibarsızlaştırma çalışmasından terim'e zarar veriliyor mu diye düşünen kimse yok."

    "şu anda konuşarak hata yapıyor olsam da gelecekse bana kendimden zarar gelsin diye konuşmaya karar verdim."

    "divan kurulu'nda konuşmaya karar vermiştim. ancak bunu öne alma sebebim çok açık. kapalı oturumda divan kurulu arkadaşlarımızla, abilerimiz, yönetim kurulu ve başkanıyla benim olaylara bakış açım nasılsa onu dinlendirmeyi düşünmüştüm."

    "ancak sayın aysal'ın yaptığı bir tv programı beni daha fazla beklememeye mecbur kıldı."

    "profesyonelliklte bir karar alınır, uygulanır ve biter. herkes yoluna gider. ancak bizde böyle olmadı."

    "galatasaraylılara sesleniyorum, haklı haksız arayışına girmeyin. 60 yaşındayım, beni 40 yıldır tanıyorsunuz"

    "kendimi geliştirmek için hâlâ eğitim alıyorum. galatasaray kültürünü pek çok kişiden daha çok özümsemiş biriyim."

    "insanların bağlılığını gösteren bir terazi olsa, pek çok kişiden daha galatasaraylı olduğum ortaya çıkar."

    "üyelerin hür iradesiyle seçtiği yöneticileri zor durumda bırakacak eylemlerde bulunmamayı öğrendim galatasaray'da."

    "yaşadığım, yapmadığım şeyleri olmuş gibi gösterenlere cevap verecek olmaktan utanıyorum. çok üzülüyorum."

    "galatasaray, ali sami yendir. galatasaray, metin oktay'dır."

    "sayın aysal'ın dediği gibi çok açık bir iletişim sorunu yaşadık. ben derdimi başkanla hep birebir çözmek istedim. kapıdan çıktığımda internet sitelerinde konuştuklarımız çıktı."

    "her ilişkide problemler olur. biz bütün bunlara rağmer karşılıklı oturur konuşur başarılar diler yolları ayırırdık."

    "galatasaray'dan ikinci gidişimde merhum özhan canaydın'la oturduk. ona artık istifa etmem gerektiğini söyledim. özhan canaydın, 'ben senin istifanı açıklayamam' dedi. 'sayın başkanım, ben açıklarım' dedim."

    "bunun üzerinden 10 sene geçti. herhangi bir yerde duydunuz mu bu olayı? hayır. allah rahmet eylesin."

    "galatasaray kültürüne göre idmanın ardından teri soğumayan hoca, gönderildiği bilgisini basından öğrenmez."

    "bu benim 40 senedir galatasaray'da gördüğüm bir uygulama değildir. bu benim rastladığım bir şey değil. galatasaray kulübü, bu değildir. ümit ederim, benden sonra da yerli/yabancı kimse bunu yaşamaz."

    "ne telefon kayıtları kaldı, ne olmayan şeylerin olmuş gibi anlatılması... ne yapayım, ben de burada telefon kayıtlarını mı çıkarıp göstereyim? yakışır mı bu bize?"

    "eleman meselesi, yönetim değişikliği, albayrak'ın gitmesi, yeni hoca dedikoduları, primin futbolcuyla konuşulması..."

    "futbolcular dışında başarıda emeği geçen hiçbir insanın kutlanmaması... daha neler var..."

    "bu olayların herhangi birinden sonra benim yerimde kim olsa istifa ederdi."

    "'ben 4. yıldızı takmadan gitmem' dedikçe, her şeyin şiddeti arttı. sayın aysal'ın antalya maçından sonra yaptığımı söylediği açıklamalarımı bir daha izleyin."

    "'beni göndermeye çalışsalar bile direneceğimden şüphe duyulmasın' demiştim. bir daha izlenmesinde yarar var."

    "her zor durumda bana ihtiyaç duyuldu ve her çağrıldığımda şartsız olarak gövdemi taşın altına soktum."

    "galatasaray'da bana yaşatılanlardan dolayı bazılarına hakkımı helal etmiyorum."

    "bugüne kadar yapılanları galatasaraylılar içine sindiriyor, affediyorsa, ben de affediyorum."

    "ben, mayıs ayına kadar bedelsiz olarak milli takım'ın son 4 maçında bulunmaya söz verdim. bu sözümün haricinde bir şey yapmadım. ne demişsem o. bundan sonraki kariyerim ailemi ve beni bağlar."

    "12 nisan'da tff'yle anlaştığım iddiası yalan. ispat etsinler. böyle bir şey yok. ben galatasaray'da görevimin başındayken bazı yabancı hocalarla görüşüldü, onlara teklif gitti. sorgulayın."

    "antalya maçı öncesi telefon aldım. arkamdan yapılanları öğrendim. ah o telefonların dili olsa da konuşsa!"

    "bu süreç benim hayatımda etik olarak çok dikkat ettiğim, galatasaray için çok hassas davrandığım bir süreçtir."

    "sayın demirören'e 'sayın aysal'dan izin almadan gelmem görüşmeye' dedim. demirören arayıp aysal'dan izin aldı ve görüştük."

    "demirören, sayın aysal'ı arayıp bana teklif yapılması için de izin aldı. ben demirören'e, 'teklifinizi sayın aysal'la paylaşacağım' dedim ve görüşmeden ayrıldım."

    "sayın aysal'a gidip milli takım için ücret almayacağımı söyledim. kanun gereği tff'nin bana para vermesi gerekiyordu, bunu da hayır kurumlarına vereceğimi söyledim."

    "bunların hepsini sayın aysal'dan aldığım izinle yaptım. benim yanımda demirören'i aradı ve anlaştılar."

    "düşünebiliyor musunuz; sayın demirören, aysal'a 'izin verir misiniz?' diyor, aysal, 'isterseniz ocak'ta verelim' diyor. demek ki sayın aysal benden vazgeçme konusunda istekli ve bundan eminmiş."

    "teklifin geldiği ilk andan itibaren tek adım atmamışken, işin özü değil de süsü mü rahatsızlık verdi. çünkü süs imzaydı o. işin özü değil, süsü rahatsızlık vermiş. demirören imza atılırken kağıdı gösterdi. galatasaray kulübü kendi hocasına güvenmek yerine o kağıdın peşine düştü. söylendildiği gibi bana yapılan bu teklif ve yaşananlar eğer galatasaray'a bir komplo ise bu komplonun kolaylaştırıcısı ve ekmeğine yağ süreni ne yazık ki çok uzakta değil ama ben değilim. sanırım açıklık geldi. "

    "ben açayım. 'milli takım için başbakan'la mı görüştünüz?' diyorsunuz. sayın başbakan'la türk futboluyla ilgili görüşmelerimiz oluyor. kendisinin gönlünden geçenin de türk futbolunun gelişmesi adına taşın altına elimizi sokmamızı istediğini biliyorum ve bundan gurur duyuyorum. sandığınız senaryolardan daha farklı bir şey olsa söylerdim."

    "sayın aysal bir değişikliğe gideceğini, benle çalışmak istediğini söyledi. benle çalışmak istediğini hep söyledi. biz de 'peki o halde genel kurul sonrası hallederiz' dedik. hatırladığım kadarıyla genel kurul geçti. sezon başı geçti, emirates geçti, kayseri'ye gittik kupayı aldık o geçti, sonra lig başladı. bu süreçte tek rahatsızlık yok. mukavelenin bir kere gündeme geldiği yok. fakat ne zaman süs imzası çıktı, birden bire olaylar başka bir hal almaya başladı. "

    "3 eylül unutmuyorum antrenmanda herkes heyecanlı. neye hayırlı olsun dedim. sözleşme uzatma teklifini kabul etmişim. bunu resmi isteden öğrendim. resmi sitede imzalandı diye yazıldı, sonra değişti. bunlar tesadüf oldu sanırım. ardından 10 gün geçti. 3 ile 13 arası geçen 10 günde bana getirilen bir sözleşme var mı? bana getirilen bir öneri var mı ve bu konuda ilgili bilgi var mı? olmayan şeyleri olmuş gibi göstermeyi becerenler böyle bir şey getirmiş olsalar buna desten yazmazlar mıydı? zaten buna gerek yoktu. başkanla karşılıklı verilmiş bir söz vardı. sizce sebebi nedir? bence sebebi camia ve taraftar baskısıydı. "

    "benim durumumda olsanız en hissedersiniz? koyun kendini, empati yapın. basına gönderilen smslere, doğrudan oyuncu ile görüşmelere vs... kapalı kapılar ardından arkanızdan söylenenlere, başka hocalarla görüşmelere yada başka çıkan hocaların resmine, cismine... tamam galatasaraylıyız ama çok samimi söylüyorum rahmetliler bile bunları yaşasalardı isyan ederlerdi. bunlara rağmen kimseye zarar gelmesin diye dördüncü yıldızı takmadan gitmeyeceğimi söyledim. antalya maçından sonra 'beni başkanla karşı karşıya getirmeyin' dedim. "

    "benim galatasaray'a gelişimin birinci gününde ne oldu, biliyor musunuz? sayın dürüst, sayın aysal ve ben öğlen 3 senelik sözleşme imzaladık. nasıl geldiğimi biliyorsunuz. herkesin 'lütfen' dediği yerde geldik. aynı akşam 24 saat geçemden evime gönderilen bir yönetici kendisi de üzülerek sıkılarak geldi. başkanım her yıl başarılı olmak şartıyla bu sözleşmeyi her yıl birer seneleğine döndürmemizi rica etti. eğer haysiyati kırılan varsa o da benim. nasıl tepki verdiğimi söylemeyeceğim. bir gün bile çıkıp bunla ilgili tek kelime söylemedim. ancak zaten bizim sözleşme problemimiz birinci günden başlamış. bu konuda galatasaray etiğine ve değerlerine bağlılığımdan dolayı konuşmadım. "

    "başkan aradı aramadı, ulaştı ulaşmadı. konsantrasyonu vardı yok. mesele bu değil zaten istenmeyen bir durum vardı. buna uygun kılıf aranıyordu. beni karardan önce arıboğan aramadı kararı bildirmek için. eğer böyle olsaydı, oy birliğiyle alındığı söylenen kararın demek ki yönetim kurulu kararı ile değil başka birinin kararıyla aldığı ortaya çıkar. şahsen böyleyse ben yönetim kurulunda olmak istemezdim. tabii böyle bir açıklama yapıldıysa. "

    "sadece alınmak istenen bir karar vardı. bu kararı haklı göstermek için nedenler sıralanıyor. benim düşüncem bu. kimse benimle çalışmak zorunda değil. bunun için sebep yaratmak, hak etmediğim iddiaları servis etmek yakışmıyor. bakın ben tek başımayım. yakışmıyor. asıl bunlar haysiyet kırıcı. sms kayıtlarının bir gazeteciye servis edilmesi haysiyet kırıcı. hocasından habersiz 6-1 yenildiğiniz maçın sonrasında çıkacağınız beşiktaş maçı için prim konuşması yapmak haysiyet verici. alnımın akıyla iki sene başarılar yaşatmış ve bu başarıları elde etmiş hocanızı değerlerinden vurmaya çalışmak yanlış, haysiyet kırıc. ne yapalım biz de telefon kayıtlarını mı açayım? çıkıp gösteriyim size, gelen son sms ne zaman. bu benim tarzım değil. bu bana yakışmaz. yakışır mı sizce? galatasaraylılığa da yakışmaz. "

    "bunlardan başka zoruma giden konsantrasyonumuz kaybettiğim. başka bir şey zoruma gitmezdi. aşk olsun hatta yazıklar olsun. ben namağlup bir takım bıraktım. eskişehir, bursa, beşiktaş gibi deplasmanları atlatmış bir galatasaray bıraktım. yani ilk maçlardan alınan skorlardan üzerine mi beni yargılayacaksınız? benim emeğimi böyle mi sorgulayacaksınız? yani başarı varsa varsın, yoksa yoksun öyle mi? ne diyim hakikatten yazık. şampiyonlar ligi'ni hatırlayalım geçen sene. "

    "üç maçta 1 puan, 6 maçta 10 puan. ben sadece başarısızlıklardan sonra değil, çok büyük başarılardan sonra da telefonumu kapattım. geçen sene şampiyonluk gecesi de telefonumu kapattım. içinizden bazıları bana serzenişte bulundu. real madrid maçının sonucu beni çok üzmüş, travma geçirmiş olamam mı? ben insan değil miyim? karımla çocuklarımla anamla babamla görüşmezken herkese kapatamam mı? bu mu benim suçum? telefonumu aileme de kapattım, evime de gelmedim. bazısı kaybeder öteki maçın başlangıcı der, bazısı çok üzülür"

    "öncelikle şunu söyleyim, ben ekonomist değilim. ancak galatasaray'ın gelir gider dengesini bilen ve menfaatlerini pek çok profesyonelden önemseyen biriyim. birçok unsur var transfer için bu kadar basit değil. isim vermek doğru değil. içinize bazı transferler siner sinmez, biz bu transferleri galatasaray'a fayda sağlaması için yaptık."

    "beşiktaş maçından önce antrenman esnasında arıboğan geldi, kenara geçtik oturduk. bana başkanın primle ilgili sözlerini söyledi. başkan 'isterse uğrarım' demiş. 'sayın başkanımız eşinin çocuğunun yanına gitsin biz zaten kamptayız gerekirse ben ararım' dedim. lütfi bana başkan prim mevzusunu da konuşan isterseniz demiş. real madrid maçının sonrasında galatasaraylı futbolcu prim konuşur mu? biz kazanalım zaten yönetim gereğini verir, isteriz' dedim. olay böyle oluyor. yemek sırasında başkan bana ulaşmıyor. bana ulaşmıyor yardımcılarıma da ulaşmıyor. bir futbolcuya ulaşıyor kaptan olmayan, onunla prim pazarlığı yapıyorlar, takımla paylaşıyorlar. benim haberim yok. beşiktaş maçı sonrasında oyunculara teşekkür ediyor. biz de orada 80 bin kişiyle koridorlarda canımızla uğraşıyoruz. daha stattan çıkmadan bu deklarasyon konuşuluyor. 30 saniye fatih terim olun. galatasaray tarihinde de bu tür deklarasyonlar da azdır. prim meselesini ertesi sabah öğreniyorum. kurumsallık bu mu?"

    ******
    (gbkz: galatasaray'a tekrar döner misiniz? )
    "hayat, neden olmasın."
    ******

    (gbkz: 5 ay önce 'tanımıyorum' dediğiniz tff vardı, sonra onlarla anlaştınız, neden?)

    "benim kurallarla ilgili görüşüm belli hiçbir zaman da değişmedi. bu arada milli takım için elini taşın altına koymaktan bahsediyoruz. türk futbolu ve ülke başarısı için herkes bir araya gelmelidir. kimsenin milli takım'a emek vermek istemeyeceğini düşünmüyorum. eğer böyle biri varsa çok üzülürüm. milli takım için emek vermemek gibi bir şey varsa ülke adına çok üzülürüm. değişmedim, hala her şeyi savunuyorum. yabancı konusunda o platformda görüşümü belirtieceğim"

    (gbkz: milli takım'dan teklif gelmese yine de ayrılmış olur muydunuz?)

    "bence evet. şu yaşananları gördükçe buna daha da inanıyorum."

    (gbkz: yönetimden iki isim ayrıldı, bir görüş belirttiniz mi?)
    benim bu konuda ilgili bir görüş belirtmedim. çünkü ben atanmış biriyim, onlar seçilmiş. seçen kişini tercihi. ancak elbette içime sindirdiğimi söyleyemem. benim için dostlukları hayatımdaki yerleri apayrı. eksikliklerini her zaman hissettim. varlıklarıyla da çok mutlu oldum. galatasaray'a kattıkları ve galatasaraylılıkları için teşekkür ederim.

    (gbkz: sneijder'i istemediğiniz, yıldızınızın barışmadığı doğru mu?)
    benim herhangi bir oyuncuyla şahsi problemim nasıl olabilir? sorun sneijder değil. biz verirken 5 kişilik liste veriyoruz. zaman zaman lisetde olmayan başka biri gelir, işimize gelir onu alırız. son saniyeye kadar katkısı kimin daha yüksek olur diye ince eler sık dokuruz. ben ne dediğimi basın söyledim, sneijder'in yüzüne de söyledim. öncelikler ve ihtiyaçlarla geri dönüş meselesidir bu. almalı mıyız, geri dönmeli miyiz? benim sneijder ile bir sorunum olmadı. biz ona sadece sıkıntısı olduğu zaman burda olduğumuzu söyledik. her oyuncumuza dediğimiz gibi.

    (gbkz: dördüncü yıldızı galatasaray takarsa çağırılısanız kutlamaya gider misiniz?)
    ben böyle bir açıklama görmedim. galatasaray'a akamı döneceğimi sananlara rağmen giderim. kimsenin şüphesi olmasın. aslolan galatasaray'dır.

    (gbkz: derbiye gidecek misiniz?)
    ihtiyaç duyarsam giderim.

    (gbkz: bazı futbolcuların sizi başkana şikayet ettiği şeklinde bir duyum aldınız mı?)
    duyumlarım oldu ama inanmak istemedim. ben futbolcularıma her zaman güvendim. çünkü bir sürü bilgi kirliliği oluyor.

    sanıyorum aklınızın ucunda herhangi bir şey kalmadı. pek çok konuya yanıt verdim. herkese katılım için teşekkür ederim. (gbkz: son sözüm beni ben yapan, fatih terim'i 'impartor' diye bağrına basan iyi günümüzde de kötü günümüzde de daima yanımızda olan muhteşem galatasaray taraftarına, ben ne sizden ne de galatasaray'dan ayrılmadım, ayrılmam. ben ne sizi ne de galatasaray'ı bırakmadım, bırakmam. elimi kalbime götürüyorum, galatasaray taraftarının benim için yaptıklarına sonsuz teşekkür sunuyorum. 40 yıl içinde hakkım varsa hepsini galatasaray taraftarına helal ediyorum. siz de hakkınızı bana helal edin).

    ---+++++++++++++++++---

    benim hakkım helal olsun hocam.
App Store'dan indirin Google Play'den alın