554
3 maç üst üste kazandık yönetiminde. şimdi herkes başlamış sayesinde ..... diye başlayan cümlelere.
arkadaş, bu adam sizce kabul eder miydi ertesi sezon avrupaya gitmeyecek, bir önceki yılı 8. bitirmiş, topçuları üst üste koysan bi 11 çıkaramayacak bi kadroyu? bence etmez. çünkü kendisi hiç enkaz kadrolarla çalışmamıştır, çalışamaz.
400 000 euroluk necatiyi bilip devre arası transfer edip şampiyonluğa etki edebilir mi? şüpheli.
bir maçta haksız yere tribüne gönderilse, takımın en sorunlu adamı gol attıktan sonra ağlayarak kendisine koşacak kadar kendisini sevdirip, inandırabilir mi? cık.
tüm ülkenin üzerine oynadığı bir kulübün, en formda olduğu dönemde bile spor programlarında anlamsızca eleştirilmesi yüzünden canlı yayına katılıp ayar çekebilir mi? ı ıh.
peki senin istediğin adamlardan ziyade bizim uygun gördüğümüz adamlar transfer edilir, yönetimde çalışır deseler, işini görebilir mi? hayır.
daha bunun gibi bi çok durum var. bunun dilimizdeki karşılığı :"gelen gideni aratır"
ancak şöyle de bir durum var.
ben daha önce bir şampiyonlar ligi maçını kopenhag maçındaki kadar rahat kazandığımızı hatırlamıyorum.
fiziken yarısı etmeyecek olduğumuz ve ileride drogba olmasaydı tek bir hava topu alamayacağımızı düşündüğüm juventus gibi bir takıma karşı 90 dakika maçı ortada tutacak bir futbol oynadığımızı da hatırlamıyorum.
bu iki madde sadece 1 aydaki hadiselere göre yazılmıştır. eminim daha bir çok da madde olacaktır.
bunun dilimizdeki karşılığı ise: "yeni gelen hızlı gelir"
benim en büyük korkum, serhat ulueren ve ekibinin, yıldırım demirören ve ekibinin, aziz yıldırım ve ekibinin, cüneyt çakır ve meslektaşlarının bu adamın önünü tıkamak için herşeyi yapacak olması. biz terimimizin gidişini "napalım, başa gelen çekilir, destek olmayıp de köstek olmak bize birşey kazandırmaz" diyip gözardı ettik ama şimdi medya yüklenecek. işte o zaman bakalım takım ne yöne gidecek.
10 kasım 2012 de kadıköy deplasmanına gidicez. olası bir mağlubiyeti idare edebilecek mi?
ya da bize tarihi bir galibiyet ( zafer değil, sadece galibiyet) aldırabilecek mi?
hele bi 3 4 ayı geçirelim yönetimi altında. zor deplasmanlar görelim, evimizde dişli rakipleri ağırlayalım, ondan sonra överiz ya da yereriz. ama daha değil. az bekleyin.
ünlü düşünür şarkıcı sertar ortaçın da dediği gibi.
kafamda deli sorular,
kolayca çözemiyorum.
arkadaş, bu adam sizce kabul eder miydi ertesi sezon avrupaya gitmeyecek, bir önceki yılı 8. bitirmiş, topçuları üst üste koysan bi 11 çıkaramayacak bi kadroyu? bence etmez. çünkü kendisi hiç enkaz kadrolarla çalışmamıştır, çalışamaz.
400 000 euroluk necatiyi bilip devre arası transfer edip şampiyonluğa etki edebilir mi? şüpheli.
bir maçta haksız yere tribüne gönderilse, takımın en sorunlu adamı gol attıktan sonra ağlayarak kendisine koşacak kadar kendisini sevdirip, inandırabilir mi? cık.
tüm ülkenin üzerine oynadığı bir kulübün, en formda olduğu dönemde bile spor programlarında anlamsızca eleştirilmesi yüzünden canlı yayına katılıp ayar çekebilir mi? ı ıh.
peki senin istediğin adamlardan ziyade bizim uygun gördüğümüz adamlar transfer edilir, yönetimde çalışır deseler, işini görebilir mi? hayır.
daha bunun gibi bi çok durum var. bunun dilimizdeki karşılığı :"gelen gideni aratır"
ancak şöyle de bir durum var.
ben daha önce bir şampiyonlar ligi maçını kopenhag maçındaki kadar rahat kazandığımızı hatırlamıyorum.
fiziken yarısı etmeyecek olduğumuz ve ileride drogba olmasaydı tek bir hava topu alamayacağımızı düşündüğüm juventus gibi bir takıma karşı 90 dakika maçı ortada tutacak bir futbol oynadığımızı da hatırlamıyorum.
bu iki madde sadece 1 aydaki hadiselere göre yazılmıştır. eminim daha bir çok da madde olacaktır.
bunun dilimizdeki karşılığı ise: "yeni gelen hızlı gelir"
benim en büyük korkum, serhat ulueren ve ekibinin, yıldırım demirören ve ekibinin, aziz yıldırım ve ekibinin, cüneyt çakır ve meslektaşlarının bu adamın önünü tıkamak için herşeyi yapacak olması. biz terimimizin gidişini "napalım, başa gelen çekilir, destek olmayıp de köstek olmak bize birşey kazandırmaz" diyip gözardı ettik ama şimdi medya yüklenecek. işte o zaman bakalım takım ne yöne gidecek.
10 kasım 2012 de kadıköy deplasmanına gidicez. olası bir mağlubiyeti idare edebilecek mi?
ya da bize tarihi bir galibiyet ( zafer değil, sadece galibiyet) aldırabilecek mi?
hele bi 3 4 ayı geçirelim yönetimi altında. zor deplasmanlar görelim, evimizde dişli rakipleri ağırlayalım, ondan sonra överiz ya da yereriz. ama daha değil. az bekleyin.
ünlü düşünür şarkıcı sertar ortaçın da dediği gibi.
kafamda deli sorular,
kolayca çözemiyorum.