49
değerlendirmenin hemen hepsine katılıyorum ama katılmadığım tek nokta en iyi koç seçimi olan jonas kazlauskas olacaktır. italya ile oynanan çeyrek final maçında mindaugas kuzminskas'ın özellikle savunma alanında (allessandro gentile savunması) yaptığı hatalardan sonra bogdan tanjevic stiliyle herkesin önünde oyuncusunu rencide edecek şekilde azarlaması ve turnuvanın geri kalanın da onu kazanmak adına fazla birşey yapmaması, fransa gibi atletik kısalara sahip bir takım karşısında yapılabilecek kritik hatalardan biriydi. keza turnuva boyunca adaşı jonas valanciunas gibi gerek enerji gerekse 2 pota altındaki yetenekleri anlamında büyük bir potansiyel taşıyan ismi 5 numara rotasyonunun 3. ismi olarak düşünmesi de kadro mühendisliği konusundaki zaaflarını ve bunun sonucunda da finaldeki hezimeti hazırlamıştır. turnuvanın geri kalan kısmında belkide hiç olmadıkları kadar verimli takım oyunu oynayan bir litvanya takımı görsekte en kritik süreçte doğru isimleri devreye sokamayan kazlauskas, tıpkı euroleague'de yaşadığı cska moskova fiyaskosu gibi büyük takım ve maç yönetememe sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır.
onun yerine peri masalına imza atan finlandiya ve ukrayna takımlarının koçları henrik dettman ve mike fratello elbette akla gelecek ilk isimler olacaktır ancak, turnuvanın ilk maçlarında "artık beni oyuna al" diyerek omzuna dokunan tony parker yüzünden otoritesi oldukça tartışılan vincent collet'in özellikle yarı finalden itibaren takımını her anlamda kusursuz yönetmesi ve final maçı öncesi parker ile yaptığı görüşmede "takımı finale sen getirdin, finali ise onların kazanmasına izin ver" açıklaması bana göre muazzam bir mentörlük örneğidir. takımın yıldız oyuncusuna performansı dolayısıyla hakkını verirken, finalin nasıl kazanılacağı gerçeğini en iyi oyuncusunun gururunu okşayarak en başarılı bu şekilde ifade edebilirdi. her zaman potansiyeli olan ama beklenen vuruşu bir türlü yapamayan fransa'nın kimilerine göre oldukça zayıf bir turnuva olsada şampiyon olmasında öncelikle takım uyumu devamında da saha içi organizasyonlar anlamında oldukça başarılı performans gösteren vincent collet'in hakkı verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
onun yerine peri masalına imza atan finlandiya ve ukrayna takımlarının koçları henrik dettman ve mike fratello elbette akla gelecek ilk isimler olacaktır ancak, turnuvanın ilk maçlarında "artık beni oyuna al" diyerek omzuna dokunan tony parker yüzünden otoritesi oldukça tartışılan vincent collet'in özellikle yarı finalden itibaren takımını her anlamda kusursuz yönetmesi ve final maçı öncesi parker ile yaptığı görüşmede "takımı finale sen getirdin, finali ise onların kazanmasına izin ver" açıklaması bana göre muazzam bir mentörlük örneğidir. takımın yıldız oyuncusuna performansı dolayısıyla hakkını verirken, finalin nasıl kazanılacağı gerçeğini en iyi oyuncusunun gururunu okşayarak en başarılı bu şekilde ifade edebilirdi. her zaman potansiyeli olan ama beklenen vuruşu bir türlü yapamayan fransa'nın kimilerine göre oldukça zayıf bir turnuva olsada şampiyon olmasında öncelikle takım uyumu devamında da saha içi organizasyonlar anlamında oldukça başarılı performans gösteren vincent collet'in hakkı verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.