7
--- alıntı ---
şu güzelim, şu anlamlı gece de berbat edildi gitti. istanbul’da bir rekor keyfini yaşamak isterken, 76 bin seyircili bir derbiyi noktalamak üzereyken, tribünde başlayan bir kargaşa, sahaya inen taraftarlar derken, maç bitime +2 dakika kala hakem tarafından tatil edildi.
evet, 90+2. dakikada kırmızı kart gören melo’nun çıkış anındaki tahriki de hiç hoş değildi. ama karşılığı bu mu olmalıydı? yüzlerce taraftar oyun alanına mı dalmalıydı? bu çekişmeli derbi, böylesine çirkin, yakışıksız ilkel bir taraftar vandallığıyla mı sonlanmalıydı?
yazık! o vandallar ordusu, hem futbolu yaktı dün gece hem de beşiktaş’ı...
bundan sonra olacaklar belli... beşiktaş hükmen yenik sayılacak. ve sahası çok maç kapanacak.
tam da ritmini bulmuşken, toparlanmış ve hedefe odaklanmışken, beşiktaş büyük bir bedel ödeyecek... o vandallığın cezasını çekecek.
böyle bir taraftarlık yok artık... hele bu çağda... ve hele de beşiktaş gibi örnek gösterilen taraftara sahip bir camiada.
olaylar tabii ki çok üzücü... ama bir başka yönüyle de düşündürücü.
76 bin kişiye maç oynatıyorsunuz. günlerdir bu stadın tıklım tıklım dolacağını anlatıyorsunuz. lakin ciddi bir güvenlik zaafını da yaşıyorsunuz.
böylesine büyük bir taraftar topluluğunun olacağı günler öncesinden belliyken, sahaya giren yüzlerce vandala önlem alamıyorsunuz.
bunlar da çok tartışılacak önümüzdeki günlerde. derbiyle ilgili söylenecek fazla şey yok. çünkü olaylar her şeyin önüne geçti. birkaç satırla maçı özetleyeyim. ilk yarıda oyunun kontrolü büyük ölçüde beşiktaş’taydı. yine özverili, yine yürekli, yine mücadeleci, yine kazanma arzusuyla doluydu beşiktaş. taktik disipline sahipti. takım bütünlüğünü sahaya yansıtan bir performansın sahibiydi. galatasaray cephesinde de farklı bir tablo yoktu yarı bittiğinde. yine kopuk kopuk, yine sancılı, yine gol yollarında etkisizdi galatasaray. en önemlisi savunmasında yine sorun yüklüydü.
nitekim o sorunlu savunma, 13 ile 19 arasında, yani 7 dakikada üç önemli pozisyon verdi beşiktaş’a. onlardan birinde de almeida golü yaptı.
galatasaray, büyük olasılık devre arası yaşadığı terim terapisi ve engin-bruma değişikliğinden sonra ikinci yarıya farklı bir başlangıç yaptı. zorluk derecesi yüksek böylesi maçları oynama alışkanlığının getirdiği deneyimi kısa sürede oyuna yansıttı. beşiktaş’ın orta alan etkinliğini kırdı. savunmasını yıprattı. ve üst üste gelen o savunma hatalarından da yararlanıp iki drogba golüyle 2-1’lik üstünlüğü yakaladı. ve real madrid hezimetinden sonra bu zorlu mücadelede önemli bir geri dönüş yaptı.
--- alıntı ---
http://www.zaman.com.tr/...aktilar_2140370.html
şu güzelim, şu anlamlı gece de berbat edildi gitti. istanbul’da bir rekor keyfini yaşamak isterken, 76 bin seyircili bir derbiyi noktalamak üzereyken, tribünde başlayan bir kargaşa, sahaya inen taraftarlar derken, maç bitime +2 dakika kala hakem tarafından tatil edildi.
evet, 90+2. dakikada kırmızı kart gören melo’nun çıkış anındaki tahriki de hiç hoş değildi. ama karşılığı bu mu olmalıydı? yüzlerce taraftar oyun alanına mı dalmalıydı? bu çekişmeli derbi, böylesine çirkin, yakışıksız ilkel bir taraftar vandallığıyla mı sonlanmalıydı?
yazık! o vandallar ordusu, hem futbolu yaktı dün gece hem de beşiktaş’ı...
bundan sonra olacaklar belli... beşiktaş hükmen yenik sayılacak. ve sahası çok maç kapanacak.
tam da ritmini bulmuşken, toparlanmış ve hedefe odaklanmışken, beşiktaş büyük bir bedel ödeyecek... o vandallığın cezasını çekecek.
böyle bir taraftarlık yok artık... hele bu çağda... ve hele de beşiktaş gibi örnek gösterilen taraftara sahip bir camiada.
olaylar tabii ki çok üzücü... ama bir başka yönüyle de düşündürücü.
76 bin kişiye maç oynatıyorsunuz. günlerdir bu stadın tıklım tıklım dolacağını anlatıyorsunuz. lakin ciddi bir güvenlik zaafını da yaşıyorsunuz.
böylesine büyük bir taraftar topluluğunun olacağı günler öncesinden belliyken, sahaya giren yüzlerce vandala önlem alamıyorsunuz.
bunlar da çok tartışılacak önümüzdeki günlerde. derbiyle ilgili söylenecek fazla şey yok. çünkü olaylar her şeyin önüne geçti. birkaç satırla maçı özetleyeyim. ilk yarıda oyunun kontrolü büyük ölçüde beşiktaş’taydı. yine özverili, yine yürekli, yine mücadeleci, yine kazanma arzusuyla doluydu beşiktaş. taktik disipline sahipti. takım bütünlüğünü sahaya yansıtan bir performansın sahibiydi. galatasaray cephesinde de farklı bir tablo yoktu yarı bittiğinde. yine kopuk kopuk, yine sancılı, yine gol yollarında etkisizdi galatasaray. en önemlisi savunmasında yine sorun yüklüydü.
nitekim o sorunlu savunma, 13 ile 19 arasında, yani 7 dakikada üç önemli pozisyon verdi beşiktaş’a. onlardan birinde de almeida golü yaptı.
galatasaray, büyük olasılık devre arası yaşadığı terim terapisi ve engin-bruma değişikliğinden sonra ikinci yarıya farklı bir başlangıç yaptı. zorluk derecesi yüksek böylesi maçları oynama alışkanlığının getirdiği deneyimi kısa sürede oyuna yansıttı. beşiktaş’ın orta alan etkinliğini kırdı. savunmasını yıprattı. ve üst üste gelen o savunma hatalarından da yararlanıp iki drogba golüyle 2-1’lik üstünlüğü yakaladı. ve real madrid hezimetinden sonra bu zorlu mücadelede önemli bir geri dönüş yaptı.
--- alıntı ---
http://www.zaman.com.tr/...aktilar_2140370.html