2464
galatasaray'ın küllerinden doğmasını, ayağa kalkmasını, eski şaşalı günlerine dönmesini sağlayan unutulmaz 2011-2012 kadrosunun en değerli oyuncularından birisi.
hafızamdan asla silinemeyecek 2 anı var johan ile ilgili;
ilki 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı: maça, ingiltere'den gelen bir arkadaşım ve onun bir arkadaşı ile birlikte 3 kişi gitmiştik. 2 kez öne geçmemize rağmen üstünlüğümüzü koruyamayaıp son dakikalara 2-2 girilirken gol için bastırıyorduk. sonrasında baros oyuna dahil olmuştu ve şampiyon kadronun en başarılı ikilisi olan elmander - baros ile gol aramaya devam etmiştik. son saniyelerde gelen o gol ise, benim hayatımdaki en kontrolsüz, en çılgın gol sevincini yaşamama neden oldu. sanırsın ki şampiyonlar ligi finali'nde son saniye golüyle kupayı kazanmışız. 3 arkadaş birbirimizi öyle sıkı, öyle içten sarılıp bütün olmuştuk ki işte bu -her ne kadar biz statta baros diye haykırsak da- johan sayesindedir.
diğeri 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı : normalde söke söke aldığımız, sonuna kadar hak ettiğimiz şampiyonluk, ali-cengiz oyunları yüzünden tek bir 90 dakikaya bağlanınca hak ettiğimiz şampiyonluğu kaybetme noktasına gelmiştik. o gün savaşçılığına, mücadelesine en çok güvendiğimiz isimlerden biri de johan'dı. artık o gerginlik ve stresin bir dışa vurumu muydu bilemiyorum ama, johan'ın yaşadığı sakatlık sonrasında tedavi olup maça devam etme çabası, sonrasında girdiği pozisyonda tekrar sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kalması resmen gözlerimi yaşartmıştı benim. çünkü görmek istediğimiz galatasaraylılık ruhunun ete kemiğe bürünmüş haliydi o dakikalarda johan.
sözün özü, galatasaray tarihinde 2 sene gibi kısa bir sürede böylesine etki bırakabilen başka bir oyuncu oldu mu emin değilim. bizler için her zaman yeri ayrı olacaktır johan'ın. en çok da ne koyuyor biliyor musunuz; tff'nin tamamen keyfi olarak aldığı yabancı sınırı yüzünden kollarımızı açıp "gitme johan" diyememek. evet, tam olarak bu. çünkü bir futbolcu kendisini en çok sahadayken mutlu hisseder ve biz elmander'in karakterini, profesyonelliğini, futbol ve meslek aşkını, onu tribünde oturtarak heba etmesine izin veremeyiz. hangi takıma giderse gitsin, yine gollerini atıp kollarını yana açarak sevinsin. çünkü johan böyle güzel.
hafızamdan asla silinemeyecek 2 anı var johan ile ilgili;
ilki 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı: maça, ingiltere'den gelen bir arkadaşım ve onun bir arkadaşı ile birlikte 3 kişi gitmiştik. 2 kez öne geçmemize rağmen üstünlüğümüzü koruyamayaıp son dakikalara 2-2 girilirken gol için bastırıyorduk. sonrasında baros oyuna dahil olmuştu ve şampiyon kadronun en başarılı ikilisi olan elmander - baros ile gol aramaya devam etmiştik. son saniyelerde gelen o gol ise, benim hayatımdaki en kontrolsüz, en çılgın gol sevincini yaşamama neden oldu. sanırsın ki şampiyonlar ligi finali'nde son saniye golüyle kupayı kazanmışız. 3 arkadaş birbirimizi öyle sıkı, öyle içten sarılıp bütün olmuştuk ki işte bu -her ne kadar biz statta baros diye haykırsak da- johan sayesindedir.
diğeri 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı : normalde söke söke aldığımız, sonuna kadar hak ettiğimiz şampiyonluk, ali-cengiz oyunları yüzünden tek bir 90 dakikaya bağlanınca hak ettiğimiz şampiyonluğu kaybetme noktasına gelmiştik. o gün savaşçılığına, mücadelesine en çok güvendiğimiz isimlerden biri de johan'dı. artık o gerginlik ve stresin bir dışa vurumu muydu bilemiyorum ama, johan'ın yaşadığı sakatlık sonrasında tedavi olup maça devam etme çabası, sonrasında girdiği pozisyonda tekrar sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kalması resmen gözlerimi yaşartmıştı benim. çünkü görmek istediğimiz galatasaraylılık ruhunun ete kemiğe bürünmüş haliydi o dakikalarda johan.
sözün özü, galatasaray tarihinde 2 sene gibi kısa bir sürede böylesine etki bırakabilen başka bir oyuncu oldu mu emin değilim. bizler için her zaman yeri ayrı olacaktır johan'ın. en çok da ne koyuyor biliyor musunuz; tff'nin tamamen keyfi olarak aldığı yabancı sınırı yüzünden kollarımızı açıp "gitme johan" diyememek. evet, tam olarak bu. çünkü bir futbolcu kendisini en çok sahadayken mutlu hisseder ve biz elmander'in karakterini, profesyonelliğini, futbol ve meslek aşkını, onu tribünde oturtarak heba etmesine izin veremeyiz. hangi takıma giderse gitsin, yine gollerini atıp kollarını yana açarak sevinsin. çünkü johan böyle güzel.