felipe melo

kendisi 2011-2012 sezonunda 3.3 milyon euro garanti para ve maç başına 30 bin euro alıyordu. tabii ki bu kadar yüklü bir maaş almasının altında yatan sebep galatasaray'ın bir önceki sezonu ligde 8. olarak bitirmesi ve uzun yıllardır avrupa'da adını duyuramamasıydı. yani felipe melo parayı seçti. iyi bir performans sonucu bu fiyatlara imzalayacağı olası bir 4 yıllık kontrat kendisine cazip gelmişti. 2011-2012 sezonu sonunda melo'nun riera'yla kavgası ve alacağı parayı garantilemesi halinde performansının sınırlarını zorlamayacakmış gibi bir görüntü çizmesi, bazı endişeler yarattı. 2012-2013 sezonuna girerken de kendisini bir an önce elden çıkarmaya bakan juventus'a son ana kadar direnildi ve oyuncu yeniden kiralandı. bununla kalınmayıp melo'nun fedakarlık yapması sağlanıp maaşı 2.9 milyon euro garanti para ve maç başına 25 bin euro'ya indirildi. bu büyük başarıdır çünkü muhteşem bir önceki sezon muhteşem bir performans sergileyen bir oyuncunun hem bonservisini almayıp, hem de fedakarlık yapmasını sağlamak çok zordur. tıpkı juventus'a direnildiği gibi, bu konuda melo'ya da direnildi. bu da melo'nun gelişini iyice geciktirdi. sonuç olarak sportif yönden olmasa da mali yönden büyük bir başarıya imza atıldı.

2013-2014 sezonuna girilirkense melo'nun transfer sürecini 2012-2013'ten ayıran bir etken var;
(bkz: galatasaray arzu edilmesi gereken seksi bir kulüp)

sportif başarılarla birlikte wesley sneijder ile didier drogba'nın takımımıza katılması, transfer alternatiflerimizi de arttırdı. geçen sezon hepimiz biliyorduk ki dünya üzerinde transfer edebileceğimiz en iyi ön libero felipe melo'ydu, şimdiyse en az kendisi kadar iyi alternatifleri var. geçtiğimiz sezon transfer edilmediği her gün yönetime biraz daha kızıyordum ancak bu sefer biliyorum ki yönetimimiz ön libero transferi konusunda doğru bir politika izliyor.