51
trabzonspor ne zaman hakkını arasa, çalınan şampiyonluğunun hesabını sormaya kalksa medyanın tüm satılık köpekleri, ağız birliği etmişcesine aynı şeyi söylüyor;
'türk futbolunun barış ortamına ihtiyacı var'
sinan engin, nusr-ette yediği etlerden örgüç olmuş ensesiyle oturduğu yerden 'türk futbolunun barışa ihtiyacı var' diyor; böyle oksimoronun şarap çanağına...
1. dünya savaşı sona erdikten sonra, kazanan devletler istila ettikleri toprakları paylaşıp sınırları çizdikten sonra dünya barışı için milletler cemiyeti'ni kurdular. savaşa karşılardı. 'barış' istiyorlardı. 2. dünya savaşı sonrası yine kazanan devletler savaşı engellemek için birleşmiş milletler'i kurdular. onlar da 'barış' istiyorlardı. güzellik yarışmasındaki kızlar gibi dünya barışı dileyen bu devletlerin aslında istedikleri tek şey mevcut durumlarını, konumlarını, statülerini korumaktı.
işte fenerbahçe'nin de yaptığı bu. 3 temmuz sonrası halı altına süpürdükleri pislikleri, çaldıkları emekleri, trabzon'un hakkı olan kupayı ne zaman gündeme getirsen hemen türk futbolunun barışa ihtiyacı oluyor ve herkes sükunete davet ediliyor. çaldığı kupayı korumak, herşeyi unutturmak istiyor.
ibrahim hacıosmanoğlu trabzonspor'un başkanlığına şeçiliyor ve herkes onun sert mizacından bahsedip türk futbolu gerginlikten uzak olmalı, türk futbolunun barışa ihtiyacı var diyor. bu tamamen yanlış. türk futbolunun değil fenerbahçe'nin barışa ihtiyacı var; türk futbolunun ihtiyacı olan şey adalet. onu sağlamak da onursuz ve haysiyetsiz emek hırsızlarıyla savaşmaktan geçiyor!
'türk futbolunun barış ortamına ihtiyacı var'
sinan engin, nusr-ette yediği etlerden örgüç olmuş ensesiyle oturduğu yerden 'türk futbolunun barışa ihtiyacı var' diyor; böyle oksimoronun şarap çanağına...
1. dünya savaşı sona erdikten sonra, kazanan devletler istila ettikleri toprakları paylaşıp sınırları çizdikten sonra dünya barışı için milletler cemiyeti'ni kurdular. savaşa karşılardı. 'barış' istiyorlardı. 2. dünya savaşı sonrası yine kazanan devletler savaşı engellemek için birleşmiş milletler'i kurdular. onlar da 'barış' istiyorlardı. güzellik yarışmasındaki kızlar gibi dünya barışı dileyen bu devletlerin aslında istedikleri tek şey mevcut durumlarını, konumlarını, statülerini korumaktı.
işte fenerbahçe'nin de yaptığı bu. 3 temmuz sonrası halı altına süpürdükleri pislikleri, çaldıkları emekleri, trabzon'un hakkı olan kupayı ne zaman gündeme getirsen hemen türk futbolunun barışa ihtiyacı oluyor ve herkes sükunete davet ediliyor. çaldığı kupayı korumak, herşeyi unutturmak istiyor.
ibrahim hacıosmanoğlu trabzonspor'un başkanlığına şeçiliyor ve herkes onun sert mizacından bahsedip türk futbolu gerginlikten uzak olmalı, türk futbolunun barışa ihtiyacı var diyor. bu tamamen yanlış. türk futbolunun değil fenerbahçe'nin barışa ihtiyacı var; türk futbolunun ihtiyacı olan şey adalet. onu sağlamak da onursuz ve haysiyetsiz emek hırsızlarıyla savaşmaktan geçiyor!