5
çok şükür türkiye'de yok denecek kıvama gelmiş olan nane. tabi ki bazen ciddi yaralanmalara, kalıcı hasarlara, ölümlere kadar giden olaylar oluyor ama; harbi "tribün terörü" zamanları geride kalmıştır türkiye için...
--- alıntı ---
1985-95 arası berbatdı. rhypnol(roche) diye berbat bir hap düşmüştü piyasaya.
haplanıp,haplanıp birbirini vururdu millet.ceplerde avuç,avuç dolaşırdı sabahlamlardaki karşılaşmalardan önce dağıtılırdı.vahşet vardı.kan gövdeyi götürürdü.zaten arıza tipler iyice şuursuzlaşırdı.
uyuşturucuya karşı olan eskiler vardı ama onlar da yılmışlardı mücadele etmekten çoğu yaka silkip elini ayağını çekti.
inönüde'ki yarı yarıya tribünler,spor sergi atışmaları ve peynirli pide dışında özlenecek,imrenilecek bir halt yok kendi adıma o dönemden.
doğma büyüme suadiyeliyim daha sonra da fenerbahçe'de yaşadım.
başlık altında adı geçenlerin çoğunu tanımışlığım vardır fenerbahçe tribününden,arkadaşım veya semtden abilerim olarak.sokakta,duvarın üstünde yaşardık zira biz yaz,kış.
bir galatasaraylı olarak galatasaray tribünü ile sabahlamak benim için imkansız birşeydi bu yüzden.imkanım olsaydı da içimden hiç gelmezdi.dediğim gibi imrenilecek hiç bir yanı yoktu da zaten.
dönemi bilenler,hatırlayanlar disko baskınlarını da bilir.gayrettepe'de airport disko vardı.cumartesi günleri gündüz matineleri olurdu.beşiktaşlıların mekanıydı.fenerbahçe tayfası baskın düzenlerdi ortalık savaş alanına dönerdi.bunun kontrasıda kalamış'daki koloni'ye olurdu.beşiktaşlılar'da koloniyi basardı.
tabii bunlar yılda iki-üç kere olan şeylerdi sabahlamalardan kalan hesabı olanlar için intikam fırsatıydı ama her hafta fısıltı başlardı 'beşiktaşlılar koloni'yi basacakmış' diye.arabaların bagajlarında pompalı tüfekler ile gezildiğini bilirim.
şu anda tribünlerin durumu nispeten çok daha iyi.en önemlisi uyuşturucu olsa da asla aleni değil ve bunu yücelten insanlar söz sahibi değil.çok düzgün,eğitimli iyi niyetli insanlar organizasyonların içerisinde aktif görev alıyorlar.evladımı gözüm arkada kalmadan maça gitmeye teşvik ederim.
15 sene önce imkansızdı bu.
--- alıntı ---
kaynak: http://www.tribundergi.com/...art=90#ixzz2Sda87Mgh
--- alıntı ---
1985-95 arası berbatdı. rhypnol(roche) diye berbat bir hap düşmüştü piyasaya.
haplanıp,haplanıp birbirini vururdu millet.ceplerde avuç,avuç dolaşırdı sabahlamlardaki karşılaşmalardan önce dağıtılırdı.vahşet vardı.kan gövdeyi götürürdü.zaten arıza tipler iyice şuursuzlaşırdı.
uyuşturucuya karşı olan eskiler vardı ama onlar da yılmışlardı mücadele etmekten çoğu yaka silkip elini ayağını çekti.
inönüde'ki yarı yarıya tribünler,spor sergi atışmaları ve peynirli pide dışında özlenecek,imrenilecek bir halt yok kendi adıma o dönemden.
doğma büyüme suadiyeliyim daha sonra da fenerbahçe'de yaşadım.
başlık altında adı geçenlerin çoğunu tanımışlığım vardır fenerbahçe tribününden,arkadaşım veya semtden abilerim olarak.sokakta,duvarın üstünde yaşardık zira biz yaz,kış.
bir galatasaraylı olarak galatasaray tribünü ile sabahlamak benim için imkansız birşeydi bu yüzden.imkanım olsaydı da içimden hiç gelmezdi.dediğim gibi imrenilecek hiç bir yanı yoktu da zaten.
dönemi bilenler,hatırlayanlar disko baskınlarını da bilir.gayrettepe'de airport disko vardı.cumartesi günleri gündüz matineleri olurdu.beşiktaşlıların mekanıydı.fenerbahçe tayfası baskın düzenlerdi ortalık savaş alanına dönerdi.bunun kontrasıda kalamış'daki koloni'ye olurdu.beşiktaşlılar'da koloniyi basardı.
tabii bunlar yılda iki-üç kere olan şeylerdi sabahlamalardan kalan hesabı olanlar için intikam fırsatıydı ama her hafta fısıltı başlardı 'beşiktaşlılar koloni'yi basacakmış' diye.arabaların bagajlarında pompalı tüfekler ile gezildiğini bilirim.
şu anda tribünlerin durumu nispeten çok daha iyi.en önemlisi uyuşturucu olsa da asla aleni değil ve bunu yücelten insanlar söz sahibi değil.çok düzgün,eğitimli iyi niyetli insanlar organizasyonların içerisinde aktif görev alıyorlar.evladımı gözüm arkada kalmadan maça gitmeye teşvik ederim.
15 sene önce imkansızdı bu.
--- alıntı ---
kaynak: http://www.tribundergi.com/...art=90#ixzz2Sda87Mgh