7
hani akrabalarınız arasında da "karşı tarafa yanlışlıkla gönül vermiş insanlar" olur. bu adam böyle biridir ama önce;
(bkz: #55102) cassio lincoln renktaşın entarisi ile bağlantılı olduğu için referans verdim,
(bkz: #55101) rasheed renktaşın "başarılı" lafıyla aynı fikirde olduğumu belirtmek için referans verdim,
(bkz: #122722) s3th renktaşın vurguladığı "takdir görmek" konsepti ile aynı fikirde olduğum için referans verdim.
yönetici olduğu son senesinde, benim de "karşı yakada" ekmek paramın peşinde olduğum yıl. bahar ayları ve havada yine 17 mayıs kokusu var. iş dönüşü bizim emektarla "avrupa" dönüşündeyim. boğaziçi köprüsü her zaman o saatlerde olduğu gibi insanı çıldırtacak boyutta ve o zamanın yükselen değeri "bu araçta dünyanın en pahalı benzini kullanılmaktadır" dövizleri, hemen her araçta gözleniyor.
o yolu kullanan renktaşlarımın bileceği üzere, istanbul fm'in kulelerinin önünde "karış karış" ilerliyor trafik, bendeniz orta şeride sıkışmış vaziyetteyim. cassio lincoln renktaşımın belirttiği üzere bir plaka gözüme takıldı sol şeritte; 34 fb 1907! kime ait olduğunu bilmiyorum ama içindeki vatandaşın, benimle aynı renklere sevdalı olmadığı bir "ağır abi" olduğu kesin! çünkü araç; güneşin altında kuzguni siyah bir renkle ciyak ciyak parlıyor, şimdi ben buradan marka verip kimseyi de efendim, fakat tek kapı, spor bir alman markası olduğunu söylersem sanıyorum tasvir etmiş olurum.
hafiften yaklaşıyorum yanına, koyu camlarından içerisi görülmüyor ama ilahi bir şekilde sağ cam birden açılıveriyor, kara gözlük ve "saçlarının tarama alanı az olan" hakan bilal tezahür ediveriyor. ben de camı açıyorum ve kafam güneşten omlet olmuş olacak, o cesaretle kornaya basıyorum. hakan bilal refleks icabı kornanın geldiği yöne bakıyor ve kendisiyle "gözüşüyoruz".
-bir gün başkan olacaksınız ve o makama çok yakışacağınızı düşünüyorum, diyorum.
gayet kibar bir ifadeyle kafasını eğerek "jest" yapıyor ve karizma bir tonla "teşekkür ediyorum" diyor.
-ama şampiyon yine galatasaray olacak, çünkü en büyük galatasaray, diyorum. hafif hafif yanından geçerken. tuhaf bir ironi ama sol şeritte muhtemelen 300 kadranlı bir araba ve içinde "papazın çayırı" sahasında yetişmiş bir yöneticiyi, altımdaki emektarla, orta şeritten geçiyor gidiyorum.
arkamdan sadece "helal olsun sana" anlamında iki defa kornasına dokunuyor ve dikiz aynamdan gördüğüm kadarı ile "kendine iyi bak" dercesine el sallıyor...
nazarımda fenerbahçe'ye yakışmayan bir yöneticidir. zaten o yüzden muhalefet kadrosundadır.
(bkz: #55102) cassio lincoln renktaşın entarisi ile bağlantılı olduğu için referans verdim,
(bkz: #55101) rasheed renktaşın "başarılı" lafıyla aynı fikirde olduğumu belirtmek için referans verdim,
(bkz: #122722) s3th renktaşın vurguladığı "takdir görmek" konsepti ile aynı fikirde olduğum için referans verdim.
yönetici olduğu son senesinde, benim de "karşı yakada" ekmek paramın peşinde olduğum yıl. bahar ayları ve havada yine 17 mayıs kokusu var. iş dönüşü bizim emektarla "avrupa" dönüşündeyim. boğaziçi köprüsü her zaman o saatlerde olduğu gibi insanı çıldırtacak boyutta ve o zamanın yükselen değeri "bu araçta dünyanın en pahalı benzini kullanılmaktadır" dövizleri, hemen her araçta gözleniyor.
o yolu kullanan renktaşlarımın bileceği üzere, istanbul fm'in kulelerinin önünde "karış karış" ilerliyor trafik, bendeniz orta şeride sıkışmış vaziyetteyim. cassio lincoln renktaşımın belirttiği üzere bir plaka gözüme takıldı sol şeritte; 34 fb 1907! kime ait olduğunu bilmiyorum ama içindeki vatandaşın, benimle aynı renklere sevdalı olmadığı bir "ağır abi" olduğu kesin! çünkü araç; güneşin altında kuzguni siyah bir renkle ciyak ciyak parlıyor, şimdi ben buradan marka verip kimseyi de efendim, fakat tek kapı, spor bir alman markası olduğunu söylersem sanıyorum tasvir etmiş olurum.
hafiften yaklaşıyorum yanına, koyu camlarından içerisi görülmüyor ama ilahi bir şekilde sağ cam birden açılıveriyor, kara gözlük ve "saçlarının tarama alanı az olan" hakan bilal tezahür ediveriyor. ben de camı açıyorum ve kafam güneşten omlet olmuş olacak, o cesaretle kornaya basıyorum. hakan bilal refleks icabı kornanın geldiği yöne bakıyor ve kendisiyle "gözüşüyoruz".
-bir gün başkan olacaksınız ve o makama çok yakışacağınızı düşünüyorum, diyorum.
gayet kibar bir ifadeyle kafasını eğerek "jest" yapıyor ve karizma bir tonla "teşekkür ediyorum" diyor.
-ama şampiyon yine galatasaray olacak, çünkü en büyük galatasaray, diyorum. hafif hafif yanından geçerken. tuhaf bir ironi ama sol şeritte muhtemelen 300 kadranlı bir araba ve içinde "papazın çayırı" sahasında yetişmiş bir yöneticiyi, altımdaki emektarla, orta şeritten geçiyor gidiyorum.
arkamdan sadece "helal olsun sana" anlamında iki defa kornasına dokunuyor ve dikiz aynamdan gördüğüm kadarı ile "kendine iyi bak" dercesine el sallıyor...
nazarımda fenerbahçe'ye yakışmayan bir yöneticidir. zaten o yüzden muhalefet kadrosundadır.