2594
bir kere şunu baştan söyleyeyim bu adam bir emre çolak, bir amrabat gibi davranılmaz. kötü gününde de olsa -ki g.birliği maçında ortalamanın altında değildi bence- 55.dakikada çıkarılacak adam değil. burada hem man management hem taktiksel açıdan fatih terim'in korkunç bir hata yaptığı aşikar.
sneijder'in kullanımı konusu ise geldiği günden beri bir türlü çözülemeyen bir kangrene doğru yol alıyor. şu ana kadar 442'nin solu, 4231'in solu ve ortası, 4411'in ortası, 433'ün sol içi gibi her maç farklı diziliş ve görevde gördük adamı. en fazla akla yatan 4411'in ortasında son gbirliği maçında denendi ama şekli konusunda bazı sıkıntılar var. öncelikle yeteri kadar hareketli ve özgür hareket eden bir sneijder yoktu sahada. bu bir taktik tercih midir, yoksa hala sneijder'in maç eksiğinin getirdiği temposuzluk mudur bilemiyorum (ikincisi daha akla yatkın) ama emre çolak dahi top alışverişleri için en hareketli günlerinden birini oynarken sneijder'in bu kadar sabit oynaması tuhaf bir durum. yani olay sadece sneijder'e pas verilmemesi değil, sneijder'in de doğru pozisyonlarda topu beklememesinden kaynaklanıyor biraz.
bu sabitliğin sonucu ise sneijder'i playmaker olmaktan çok forvet gibi oynaması oluyor. yani 4411'in ortasında yaratıcılık için oynatılan sneijder ceza sahası civarında top bekleyen ikinci forvet'e dönüşüyor bir anda. bu oyuncunun defans arasında kaybolmasına, bir anda etrafında 3 oyuncu bulup, bırak yaratıcılığı pas verecek oyuncuyu dahi zor görmesine neden oluyor. yani olay dizilimden öte wesley'e verilen oyun mantalitesinde biraz. oysa orta sahaya yakın çoklayıcı gibi oynatılsa hem selçuk topu defanstan alıp hücuma kadar getirmek zorunda kalmayacak, hem selçuk'u ekonomik kullanmış hem sneijder'in yaratıclığından faydalanmış olacağız. ama dizilim ne olursa olsun tablo selçuk'un neredeyse 60 metrelik bir mesafede tüm orta sahayı kotarmaya çalışması ve ilerde burak ve drogba gibi topu ayağına istemek zorunda kalan bir sneijder'e dönüşüyor. özetle sneijder, drogba, umut ve ya elmander fark etmiyor, dizilim ne olursa olsun sneijder'le de sneijdersiz de takım 442 gibi kalıyor.
burada elbette adaptasyon sorunları, selçuk'un sorumluluklarını hemen bırakamaması, alışkanlıklar ve terim'in de takımın alışkanlıklarını değiştirmemekteki ısrarı etkili. sezon ortasında böyle köklü değişikliklere girmek hiç kimsenin isteyeceği bir şey değil ama şartlar böyle gelişti ve bu "kriz"in bir şekilde çözülmesi gerekiyor. çünkü ilk kötü giden anda imdat çekici olarak sneijder'in çıkarılıp geçen seneki alışık olunan oyuncularla 442'ye dönme (ki bu amrabat ve umut'la yapılmaya çalışılıyor, korkunç!) çabaları hem kimyayı hem sneijder'i bozmaktan başka işe yaramıyor, yaramayacak. terim'in bu noktada geçen sene gitmediğini görüp 433'ten 442'ye dönmesi gibi bu sene de gitmediği artık aşikar olan 442'den vazgeçip sneijder'li yapıyı öncelikle kendi kafasında sonra takım üstünde kabul etmesi/ettirmesi gerekiyor. yoksa kayıp çok büyük olacak.
sneijder'in kullanımı konusu ise geldiği günden beri bir türlü çözülemeyen bir kangrene doğru yol alıyor. şu ana kadar 442'nin solu, 4231'in solu ve ortası, 4411'in ortası, 433'ün sol içi gibi her maç farklı diziliş ve görevde gördük adamı. en fazla akla yatan 4411'in ortasında son gbirliği maçında denendi ama şekli konusunda bazı sıkıntılar var. öncelikle yeteri kadar hareketli ve özgür hareket eden bir sneijder yoktu sahada. bu bir taktik tercih midir, yoksa hala sneijder'in maç eksiğinin getirdiği temposuzluk mudur bilemiyorum (ikincisi daha akla yatkın) ama emre çolak dahi top alışverişleri için en hareketli günlerinden birini oynarken sneijder'in bu kadar sabit oynaması tuhaf bir durum. yani olay sadece sneijder'e pas verilmemesi değil, sneijder'in de doğru pozisyonlarda topu beklememesinden kaynaklanıyor biraz.
bu sabitliğin sonucu ise sneijder'i playmaker olmaktan çok forvet gibi oynaması oluyor. yani 4411'in ortasında yaratıcılık için oynatılan sneijder ceza sahası civarında top bekleyen ikinci forvet'e dönüşüyor bir anda. bu oyuncunun defans arasında kaybolmasına, bir anda etrafında 3 oyuncu bulup, bırak yaratıcılığı pas verecek oyuncuyu dahi zor görmesine neden oluyor. yani olay dizilimden öte wesley'e verilen oyun mantalitesinde biraz. oysa orta sahaya yakın çoklayıcı gibi oynatılsa hem selçuk topu defanstan alıp hücuma kadar getirmek zorunda kalmayacak, hem selçuk'u ekonomik kullanmış hem sneijder'in yaratıclığından faydalanmış olacağız. ama dizilim ne olursa olsun tablo selçuk'un neredeyse 60 metrelik bir mesafede tüm orta sahayı kotarmaya çalışması ve ilerde burak ve drogba gibi topu ayağına istemek zorunda kalan bir sneijder'e dönüşüyor. özetle sneijder, drogba, umut ve ya elmander fark etmiyor, dizilim ne olursa olsun sneijder'le de sneijdersiz de takım 442 gibi kalıyor.
burada elbette adaptasyon sorunları, selçuk'un sorumluluklarını hemen bırakamaması, alışkanlıklar ve terim'in de takımın alışkanlıklarını değiştirmemekteki ısrarı etkili. sezon ortasında böyle köklü değişikliklere girmek hiç kimsenin isteyeceği bir şey değil ama şartlar böyle gelişti ve bu "kriz"in bir şekilde çözülmesi gerekiyor. çünkü ilk kötü giden anda imdat çekici olarak sneijder'in çıkarılıp geçen seneki alışık olunan oyuncularla 442'ye dönme (ki bu amrabat ve umut'la yapılmaya çalışılıyor, korkunç!) çabaları hem kimyayı hem sneijder'i bozmaktan başka işe yaramıyor, yaramayacak. terim'in bu noktada geçen sene gitmediğini görüp 433'ten 442'ye dönmesi gibi bu sene de gitmediği artık aşikar olan 442'den vazgeçip sneijder'li yapıyı öncelikle kendi kafasında sonra takım üstünde kabul etmesi/ettirmesi gerekiyor. yoksa kayıp çok büyük olacak.
