2271
burada yazacaklarımı okumadan önce burak yılmaz ile ilgili şu entry'mi okumanızı tavsiye ediyorum öncelikle: #1172850 bunu tavsiye etmemin sebebi, "bakın burada da böyle bir şeyler yazdım, onu da okuyuverin işte." goygoyu değil, bir bütünlük oluşturması ve tam fikrimin daha net anlaşılması isteğimle alakalı.
şimdi gelelim hamit altıntop'a. madde madde gitmeyi deneyeceğim, umarım kafamdaki kadar kısa ve açıklayıcı bir yazı ortaya çıkartabilirim.
-lig bitecek hala gol atmadı: evet, atmadı. zaten atması da gerekmiyor, gol atmasını arzulayan; elbette her galatasaray taraftarı bunu arzular, burada kast ettiğim özellikle onun gol atmasını isteyen, "ah bir gol atsa, öz güveni yerine gelecek." diyen kimselerdir; bizler tamamen öz güveni yükseldikçe hamit'in çok ama çok daha iyi işler çıkaracağının bilincinde olan insanlarız. bir ikinci mevzu da şu ki; sanırım bazı renkdaşlarımı geçen seneki performanslar çok yanılttı. 4-4-2 oynuyorsan eğer; ki bugüne kadar oynadığımız sistem buydu; senin esas gol yükünü forvetlerin çeker. arkadaki oyuncular; rotasyondakilerle birlikte toplam 11-12 oyuncu; 20 gollük bir katkı sunsalar gayet yeterli bir katkı olur bu. özellikle bu seneki toto ligin hali ortadayken bu sayı 10-12 seviyelerine kadar gerilemiş durumda. son olarak şunu da belirteyim ki; oyun içerisindeki görevleri ve oyuna etki ediş biçimleri itibariyle sizlerin skora asist veya gol şeklinde doğrudan katkı bekleyeceğiniz oyuncu tipi noureddine amrabat'tır. o da özellikle işin gol kısmında beklentinin altında kalmakta; ki zaten onu da kıyasıya eleştiren arkadaşlar mevcut hali hazırda.
-gol atamaması üzerine "oyuna katkısı olmayan oyuncuyu elbette eleştireceğiz!": evet, eleştireceksin. hakkındır. amaaaa! orada kocaman bir ama var, o da şu ki; oyuna katkıyı gol ve asist üzerinden ölçüyorsan orada yanılırsın. hamit altıntop'un galatasaray futbol takımına katkılarını şöyle bir listelemek gerekirse;
1)oyun sıkıştığında topu tutar, oyunu açar
2)mücadele gücü yüksektir, orta ikiliyi üçler, kanat üzerinde git gel yapar; bu özelliği ile diğer oyuncuların harcayacakları eforu skora yönelik olarak kullanmalarını sağlar
3)yerli statüsünde mevkisinin en iyilerinden birisidir, bu açıdan yakın zamanda la liga veya premiere lig'e taşınmıyorsak galatasaray futbol takımı için en az bir didier drogba, bir wesley sneijder kadar değerlidir. elinizde böyle kaliteli yerli futbolcular olmadığı takdirde bu yıldız oyuncuları ne doğru düzgün rotasyona sokabilir, ne de onlardan yaptığınız harcamaya eş değer verim alabilirsiniz. kewell-jo-elano-keita-baros-dos santos... heyecan verici bir hücum hattıydı öyle değil mi? neden iş yapamadılar peki? çünkü; beğenin veya beğenmeyin, o kadrodaki tek kaliteli yerli oyuncu arda turan'dı. bu eksiklik, bu oyunculara yapılan harcamaların karşılıksız kalmasına; kulübün ligi 8. bitirdiği bir sezonla son bulan sıkıntılı bir sürece girmesine neden oldu.
-son olarak; hamit altıntop yürekli adamdır. melo gibi uçarı, taraftarı ateşleyici, göze batan hareketleri yoktur belki ama tıpkı selçuk inan gibi o da yüreğiyle oynar; mağlubiyeti kabullenmez, savaşılması gerektiğinde bundan kaçınmaz. bütün bu saydıklarımı göremeyen renkdaşlarımın genellikle maçları stattan değil, televizyondan takip ettiğini de düşünüyorum ayrıca. çünkü televizyon, bu gibi ince ama çok önemli detayları sunamıyor çoğu zaman. haliyle insanları "skor bekleyen" taraftarlara dönüştürüyor. bu kardeşlerime tavsiyem, bütçeleri, vakitleri, imkanları el verdiğince gelip statta maçları takip etmeleri. o zaman bütün bu söylediklerimi anlayacaklarına inanıyorum.
şimdi gelelim hamit altıntop'a. madde madde gitmeyi deneyeceğim, umarım kafamdaki kadar kısa ve açıklayıcı bir yazı ortaya çıkartabilirim.
-lig bitecek hala gol atmadı: evet, atmadı. zaten atması da gerekmiyor, gol atmasını arzulayan; elbette her galatasaray taraftarı bunu arzular, burada kast ettiğim özellikle onun gol atmasını isteyen, "ah bir gol atsa, öz güveni yerine gelecek." diyen kimselerdir; bizler tamamen öz güveni yükseldikçe hamit'in çok ama çok daha iyi işler çıkaracağının bilincinde olan insanlarız. bir ikinci mevzu da şu ki; sanırım bazı renkdaşlarımı geçen seneki performanslar çok yanılttı. 4-4-2 oynuyorsan eğer; ki bugüne kadar oynadığımız sistem buydu; senin esas gol yükünü forvetlerin çeker. arkadaki oyuncular; rotasyondakilerle birlikte toplam 11-12 oyuncu; 20 gollük bir katkı sunsalar gayet yeterli bir katkı olur bu. özellikle bu seneki toto ligin hali ortadayken bu sayı 10-12 seviyelerine kadar gerilemiş durumda. son olarak şunu da belirteyim ki; oyun içerisindeki görevleri ve oyuna etki ediş biçimleri itibariyle sizlerin skora asist veya gol şeklinde doğrudan katkı bekleyeceğiniz oyuncu tipi noureddine amrabat'tır. o da özellikle işin gol kısmında beklentinin altında kalmakta; ki zaten onu da kıyasıya eleştiren arkadaşlar mevcut hali hazırda.
-gol atamaması üzerine "oyuna katkısı olmayan oyuncuyu elbette eleştireceğiz!": evet, eleştireceksin. hakkındır. amaaaa! orada kocaman bir ama var, o da şu ki; oyuna katkıyı gol ve asist üzerinden ölçüyorsan orada yanılırsın. hamit altıntop'un galatasaray futbol takımına katkılarını şöyle bir listelemek gerekirse;
1)oyun sıkıştığında topu tutar, oyunu açar
2)mücadele gücü yüksektir, orta ikiliyi üçler, kanat üzerinde git gel yapar; bu özelliği ile diğer oyuncuların harcayacakları eforu skora yönelik olarak kullanmalarını sağlar
3)yerli statüsünde mevkisinin en iyilerinden birisidir, bu açıdan yakın zamanda la liga veya premiere lig'e taşınmıyorsak galatasaray futbol takımı için en az bir didier drogba, bir wesley sneijder kadar değerlidir. elinizde böyle kaliteli yerli futbolcular olmadığı takdirde bu yıldız oyuncuları ne doğru düzgün rotasyona sokabilir, ne de onlardan yaptığınız harcamaya eş değer verim alabilirsiniz. kewell-jo-elano-keita-baros-dos santos... heyecan verici bir hücum hattıydı öyle değil mi? neden iş yapamadılar peki? çünkü; beğenin veya beğenmeyin, o kadrodaki tek kaliteli yerli oyuncu arda turan'dı. bu eksiklik, bu oyunculara yapılan harcamaların karşılıksız kalmasına; kulübün ligi 8. bitirdiği bir sezonla son bulan sıkıntılı bir sürece girmesine neden oldu.
-son olarak; hamit altıntop yürekli adamdır. melo gibi uçarı, taraftarı ateşleyici, göze batan hareketleri yoktur belki ama tıpkı selçuk inan gibi o da yüreğiyle oynar; mağlubiyeti kabullenmez, savaşılması gerektiğinde bundan kaçınmaz. bütün bu saydıklarımı göremeyen renkdaşlarımın genellikle maçları stattan değil, televizyondan takip ettiğini de düşünüyorum ayrıca. çünkü televizyon, bu gibi ince ama çok önemli detayları sunamıyor çoğu zaman. haliyle insanları "skor bekleyen" taraftarlara dönüştürüyor. bu kardeşlerime tavsiyem, bütçeleri, vakitleri, imkanları el verdiğince gelip statta maçları takip etmeleri. o zaman bütün bu söylediklerimi anlayacaklarına inanıyorum.
