1752
jose mourinho'nun kitabında onun hakkında söyle bir yazısı vardır.
--- alıntı ---
sadakatini, liderligi ve mucadele etmek zorunda kaldigi her zor anda yaptiklari ile tekrar tekrar kanitladi. o zor anlar ki onemli olan tek seyin bana ve takim arkadaslarina, bizler icin orada oldugunu, bizlerin yanimizda, arkamizda oldugunu hissetmemiz gereken, tum anlardi. karsimdaki adama her zaman ve her sart altinda guvnebilecegimi biliyordum. baski yedigimiz anlarda, defanstaki arkadaslarina yardima kosan, aci cektigi anlarda kedisini lideri ve takimi icin limitlerine kadar zorlayan bir savascidi bu adam. ve tabi en onemlisi, gollerini atti, atti, ve yine atti. o goller kendisine sampiyonluklar, oduller, un kazandirdi. ama benim icin en onemlisi birlikte yasanan sayisiz hatiralarimizdi.
2007 yili ingiltere federasyon kupasi finali, wembley stadyumu. rakip manchester united. sezonun son maci. bircoklarina gore de benim chelsea’nin basindaki son macim. mukemmel bir mucadeleydi ve didier uzatma dakikalarinda golunu atti. son duduk caldiginda herkes deli gibi zaferi kutluyordu, iki kisi haric. ben hizla soyunma odasina, esimi aramaya kosuyordum. sahadaki zafer kutlamalarina aldirmandan hizla pesimden kosan bir de oyuncu vardi, didier. bana sarilabilmek icin pesimden kosuyordu. mac bitmis, kupa kazanilmisti ama o sahadan hizla ayrilirken aklinda sadece bir tek sey vardi; bir an once bana sarilabilmek. o tunelde bana sarilirken ilk karsilasmamizi mi hatirliyordu? ya da belki ikinci karsilasmamizi? beni son kez kucakladigini mi dusunuyordu? aklindan ne geciyordu bilmiyorum ama beni buldu, birbirimize sarildik ve agladik.
didier ozel bir insan. ve her zaman soyledigim gibi inanilmaz bir oyuncu. ama hepsinden onemlisi dunya uzerinde yaptiklari ile, afrikanin insani olarak, fildisi sahilleri icin bir oncu olarak, bir baba olarak, bir evlat ve bir arkadas olarak cok ozel bir insan didier. ve sadece bazilarimiz onu hayatimizin icine alabilecek kadar sansli olabildik.
kupa finalinden birkac ay sonra chelsea’den ayriliyordum. aynen ilk gunku gibi bana simsiki sarilmisti. ben konusamiyordum, didier ise sadece “bu imkansiz, bu gercek olamaz” diyebiliyordu. kendimde sadece arkami donup yuruyebilecek kadar guc bulabilmistim.
bu onyazi belki de didier’in futbolculuguna odaklanmis bir yazi olmali. ama bir lider, kupalarin toplayicisi ve bir yardimsever olan bir futbolcuya odaklanmali. butun bunlari sadece yetenekleri, calismasi ve alcakgonullulugu ile basardi didier. o hayatimda takimimda yonettigim en iyi oyunculardan biri olarak var olacak. ama daha onemlisi, hayatimdaki en iyi ve unutulmaz arkadasim olarak varolmasi.
birlikte, yanyana, ayni amac icin mi savasacagiz? uzaklarda mi olacagiz? baska kuluperde mi? baska ulkelerde mi? hatta belki de yillar sonra didier futbolu biraktiktan sona, bense tekerlekli sandalyemde teknik direktorluk yaparken mi?
hicbirinin onemi yok. didier, her zaman kalbimin en yakininda olacak.
jose mourinho
--- alıntı ---
--- alıntı ---
sadakatini, liderligi ve mucadele etmek zorunda kaldigi her zor anda yaptiklari ile tekrar tekrar kanitladi. o zor anlar ki onemli olan tek seyin bana ve takim arkadaslarina, bizler icin orada oldugunu, bizlerin yanimizda, arkamizda oldugunu hissetmemiz gereken, tum anlardi. karsimdaki adama her zaman ve her sart altinda guvnebilecegimi biliyordum. baski yedigimiz anlarda, defanstaki arkadaslarina yardima kosan, aci cektigi anlarda kedisini lideri ve takimi icin limitlerine kadar zorlayan bir savascidi bu adam. ve tabi en onemlisi, gollerini atti, atti, ve yine atti. o goller kendisine sampiyonluklar, oduller, un kazandirdi. ama benim icin en onemlisi birlikte yasanan sayisiz hatiralarimizdi.
2007 yili ingiltere federasyon kupasi finali, wembley stadyumu. rakip manchester united. sezonun son maci. bircoklarina gore de benim chelsea’nin basindaki son macim. mukemmel bir mucadeleydi ve didier uzatma dakikalarinda golunu atti. son duduk caldiginda herkes deli gibi zaferi kutluyordu, iki kisi haric. ben hizla soyunma odasina, esimi aramaya kosuyordum. sahadaki zafer kutlamalarina aldirmandan hizla pesimden kosan bir de oyuncu vardi, didier. bana sarilabilmek icin pesimden kosuyordu. mac bitmis, kupa kazanilmisti ama o sahadan hizla ayrilirken aklinda sadece bir tek sey vardi; bir an once bana sarilabilmek. o tunelde bana sarilirken ilk karsilasmamizi mi hatirliyordu? ya da belki ikinci karsilasmamizi? beni son kez kucakladigini mi dusunuyordu? aklindan ne geciyordu bilmiyorum ama beni buldu, birbirimize sarildik ve agladik.
didier ozel bir insan. ve her zaman soyledigim gibi inanilmaz bir oyuncu. ama hepsinden onemlisi dunya uzerinde yaptiklari ile, afrikanin insani olarak, fildisi sahilleri icin bir oncu olarak, bir baba olarak, bir evlat ve bir arkadas olarak cok ozel bir insan didier. ve sadece bazilarimiz onu hayatimizin icine alabilecek kadar sansli olabildik.
kupa finalinden birkac ay sonra chelsea’den ayriliyordum. aynen ilk gunku gibi bana simsiki sarilmisti. ben konusamiyordum, didier ise sadece “bu imkansiz, bu gercek olamaz” diyebiliyordu. kendimde sadece arkami donup yuruyebilecek kadar guc bulabilmistim.
bu onyazi belki de didier’in futbolculuguna odaklanmis bir yazi olmali. ama bir lider, kupalarin toplayicisi ve bir yardimsever olan bir futbolcuya odaklanmali. butun bunlari sadece yetenekleri, calismasi ve alcakgonullulugu ile basardi didier. o hayatimda takimimda yonettigim en iyi oyunculardan biri olarak var olacak. ama daha onemlisi, hayatimdaki en iyi ve unutulmaz arkadasim olarak varolmasi.
birlikte, yanyana, ayni amac icin mi savasacagiz? uzaklarda mi olacagiz? baska kuluperde mi? baska ulkelerde mi? hatta belki de yillar sonra didier futbolu biraktiktan sona, bense tekerlekli sandalyemde teknik direktorluk yaparken mi?
hicbirinin onemi yok. didier, her zaman kalbimin en yakininda olacak.
jose mourinho
--- alıntı ---