Kariyer Sonu1402
gelir veya gelmez.
eminim fatih terim hepimizden daha çok düşünüyordur yabancı kontenjanının kademeli olarak azalacağını.
biliyorumki herkesin dilinde olan ömer topraklar, serdar taşçılar, alper potuklar, kerim frei'lar * gibi nice vasat üstü/iyi yerli statüsündeki oyuncunun galatasaray forması giymesini hepimizden daha çok istiyor ve bunun üzerinde çalışıyordur.
fatih hoca'nın yaptıklarını düşünmem. yönetimin yaptıkları konusunda şöyle bir göz gezdirir "ne yapmaya çalışıyor acaba bu adamlar" diye bir kendime sorarım. çünkü onlar seçilmişler. ünal aysal'ın yaptığı çoğu şeyin pr meselesi olduğu konusunda emin gibiyim. öyle veya böyle insanların galatasaray'ı konuşmasını, galatasaray adının türk ve dünya medyasında daha çok geçmesi için uğraştığını düşünüyorum. çoğu söyleminde olduğu gibi galatasaray'ı avrupanın ilk 10 kulübü arasına sokmayı kafasına koymuş.
galatasaray -evet dünyanın çoğu yerinde tanınan bir kulüp ama o eski cafcaflı günlerin ardından adından pek söz ettirmeyen bir dönemden geçti. unutmamak lazım. isminin çokça geçmesini istiyorsan -bir yerlerde- öncelik uluslararası başarıdan geçer. başarıysa iyi futbolcularla gelir. önce o iyi futbolcuları takımına katman gerekir -ki iyi ve kendini kanıtlamış oyuncular geldikçe adın daha çok anılır.
kim biliyordu nicholas anelka ile didier drogba imza atmadan önce shanghai shenhua diye bir takımın var olduğunu? ama bu adamlar imza attıkları an büyük sükse yaptı bu takım, adları birçok yerde geçti. özellikle didier drogba transferinden sonra. her ne kadar ödedikleri meblağlar büyük olsa bile.
sneijder misali var mesela. connecticut'da yaşayan bir türk arkadaşım aradı beni sneijder'in transfer olduğunun sabahı. yerli bir kanal haberinde "sneijder galatasaray'da" diye haber geçmiş. arkadaş öyle bir heyecanlanmışki "abi, espn falan tamamda yerli kanallar bile haber geçti" diyordu. ama sonra sesi bir tizleşti -buranın konuyla pek alakası yok gerçi "önceden başarılarla gündeme gelirdik o başarıların haberleri yapıldıkça sevinirdik. şimdi bir transfere bu kadar seviniyorum yanlış mı yapıyorum" dedi. sonra "başarılar yakın" dedik kapattık.
tabii ne kadar pr için uğraş yinede takıma katkı yapabilecek oyuncuların transfer olması da önemli. kim diyebilir ki "drogba gelirse bir şey yapamaz" diye. kimse! sneijder'i düşün bir.
didier drogba'nın gelmesinde bir sakınca yok, gelmemesinde de. ama galatasaray adının daha çok anılmasının da bir sakıncası yok.
büyük futbolcu vesselam.
eminim fatih terim hepimizden daha çok düşünüyordur yabancı kontenjanının kademeli olarak azalacağını.
biliyorumki herkesin dilinde olan ömer topraklar, serdar taşçılar, alper potuklar, kerim frei'lar * gibi nice vasat üstü/iyi yerli statüsündeki oyuncunun galatasaray forması giymesini hepimizden daha çok istiyor ve bunun üzerinde çalışıyordur.
fatih hoca'nın yaptıklarını düşünmem. yönetimin yaptıkları konusunda şöyle bir göz gezdirir "ne yapmaya çalışıyor acaba bu adamlar" diye bir kendime sorarım. çünkü onlar seçilmişler. ünal aysal'ın yaptığı çoğu şeyin pr meselesi olduğu konusunda emin gibiyim. öyle veya böyle insanların galatasaray'ı konuşmasını, galatasaray adının türk ve dünya medyasında daha çok geçmesi için uğraştığını düşünüyorum. çoğu söyleminde olduğu gibi galatasaray'ı avrupanın ilk 10 kulübü arasına sokmayı kafasına koymuş.
galatasaray -evet dünyanın çoğu yerinde tanınan bir kulüp ama o eski cafcaflı günlerin ardından adından pek söz ettirmeyen bir dönemden geçti. unutmamak lazım. isminin çokça geçmesini istiyorsan -bir yerlerde- öncelik uluslararası başarıdan geçer. başarıysa iyi futbolcularla gelir. önce o iyi futbolcuları takımına katman gerekir -ki iyi ve kendini kanıtlamış oyuncular geldikçe adın daha çok anılır.
kim biliyordu nicholas anelka ile didier drogba imza atmadan önce shanghai shenhua diye bir takımın var olduğunu? ama bu adamlar imza attıkları an büyük sükse yaptı bu takım, adları birçok yerde geçti. özellikle didier drogba transferinden sonra. her ne kadar ödedikleri meblağlar büyük olsa bile.
sneijder misali var mesela. connecticut'da yaşayan bir türk arkadaşım aradı beni sneijder'in transfer olduğunun sabahı. yerli bir kanal haberinde "sneijder galatasaray'da" diye haber geçmiş. arkadaş öyle bir heyecanlanmışki "abi, espn falan tamamda yerli kanallar bile haber geçti" diyordu. ama sonra sesi bir tizleşti -buranın konuyla pek alakası yok gerçi "önceden başarılarla gündeme gelirdik o başarıların haberleri yapıldıkça sevinirdik. şimdi bir transfere bu kadar seviniyorum yanlış mı yapıyorum" dedi. sonra "başarılar yakın" dedik kapattık.
tabii ne kadar pr için uğraş yinede takıma katkı yapabilecek oyuncuların transfer olması da önemli. kim diyebilir ki "drogba gelirse bir şey yapamaz" diye. kimse! sneijder'i düşün bir.
didier drogba'nın gelmesinde bir sakınca yok, gelmemesinde de. ama galatasaray adının daha çok anılmasının da bir sakıncası yok.
büyük futbolcu vesselam.
