839
tepkimizin diğer takım sempatizanı konuklara değil, spor ahlakından mugayir konuklara karşı olduğunu binlerce tweet eleştirisi ile bile anlayamayacak kapasitede insanların çalıştığı kulüp kanalımızdır.
bugün hemen herkes başbakanın bir tv programına katıldığında karşısındaki gazetecileri kendisinin seçmesinden ve bu gazetecilerin hep çanak sorular sormasından rahatsızdır. yakın geçmişte rakip takım başkanı da kendi kanalında üç genel yayın yönetmeninin (tesadüftür ki hepsi fenerbahçeliydi) karşısına çıkıp çanak sorular sordurmuştu ve bu tutumu kendi taraftarından dahi eleştiriler almıştı.
bu bağlamda bizim programımızda da aynı oluşumun olmasını şahsen ben arzu etmem. fenerbahçeli spor yazarlarının bizim kanalımızda (geçici konuk olarak) başkanımıza sorular sorması beni rahatsız etmez. lakin burada önemli olan bu kişilerin kim olması gerektiğidir. kemal belgin veya mehmet demirkol gibi spor ahlakına uygun bir duruş sergileyen fenerbahçeli yorumcular varken, "şike sürecinin resmi şeytanı" sıfatını hakeden, sportif ahlaksızlığı hepimizce malum rıdvan dilmen ile galatasaray başkanına ve taraftarına ettiği küfürler şike tapelerinde sabit olan ibrahim seten'in davet edilmesi başlı başına abesle iştigal etmektir.
bunun sorumlusu kimdir? genel müdür bahri havadır'ın halt yemesi diyen de var, başkan çağırdı diyen de var. bunu tam bilemiyorum lakin hal itibariyle tam bir "bahri havadır job" diyebileceğimiz nitelikte bir absürdlük var. başkan çağırmışsa bile meşhur danışmanlarının (bruno bey dahili işleyişi bilmeyebilir fakat bülent tulun bey bu olayın nerelere varabileceğini çok iyi hesaplayabilir) bu iş dile düşmeden başkanı uyarmaları lazımdı.
gelelim bir kaç gündür kanaldan yapılan açıklamalara... bence en vahim durum bu açıklamalardı. galatasaray tv genel müdürü bahri havadır, rıdvan dilmen'in programa davetini ve buna tepki gösteren galatasaraylılara yönelik olarak "tepkiler anlamsız, demokratik bir kanalız, alışılacak böyle şeylere" diyerek durumu içinden çıkılamaz bir hale soktu. bu son derece talihsiz bir açıklama. kendi üzerimden baktığımda, benim kanalımızın demokrasisiyle bir sorunum olmadığı gibi aksine çanak soru soran kendi kulüp muhabirlerimize de kendimce en büyük tepkiyi veriyorum sosyal medyada. bu demokrasi hususunda çok şey yazılır daha da, neyse şimdilik bununla yetineyim. bunun haricinde bugün kulüp tv çalışanlarından veli yiğit'in (sanırım genel müdür yardımcısı oldu) sosyal medyadan konu ile ilgili açıklama yapacağını ilan ettikten sonra kanalda (sanki galatasaraylılar olayın özünü anlamamışlar da sadece rıdvan olacak sanmışlar gibi) "yanlış anlaşıldı sadece rıdvan olacak gibi bir ortam yaratıldı, sadece rıdvan dilmen yok ki bik bik bik" gibi garabet bir girişten sonra olayı metin oktay centimenlik ruhuna bağlayan tuhaf açıklamalar yaparak olayın üstüne tüy dikti. bunun üstüne bir de tepki koyduğumuz isimlerden biri olan ibrahim seten'in kendi gazetesinde de yazar olan kulüp tv genel müdürümüzü güzelleyen, metheden ve haşa fatih terim'e benzeten tweetlerini yayınlama düşüklüğünü yaptılar.
ben bu olayı "şer'deki hayır" olarak görüyorum ve umuyorum ki kararlarından dönmezler de o isimler ile o programı yaparlar. böylece kendi sonlarını hazırlarlar. baştan sona, galatasaray yönetimine "zübükler" diyebilmiş genel müdürü, vıcık yardımcısı, maç anlatım şaklabanları, çanakçı muhabirleri, iki kelamı bir araya getiremeyen spikerleri ile tam anlamıyla a'dan z'ye bir kadro değişimini şart görüyorum kanalda.
bugün hemen herkes başbakanın bir tv programına katıldığında karşısındaki gazetecileri kendisinin seçmesinden ve bu gazetecilerin hep çanak sorular sormasından rahatsızdır. yakın geçmişte rakip takım başkanı da kendi kanalında üç genel yayın yönetmeninin (tesadüftür ki hepsi fenerbahçeliydi) karşısına çıkıp çanak sorular sordurmuştu ve bu tutumu kendi taraftarından dahi eleştiriler almıştı.
bu bağlamda bizim programımızda da aynı oluşumun olmasını şahsen ben arzu etmem. fenerbahçeli spor yazarlarının bizim kanalımızda (geçici konuk olarak) başkanımıza sorular sorması beni rahatsız etmez. lakin burada önemli olan bu kişilerin kim olması gerektiğidir. kemal belgin veya mehmet demirkol gibi spor ahlakına uygun bir duruş sergileyen fenerbahçeli yorumcular varken, "şike sürecinin resmi şeytanı" sıfatını hakeden, sportif ahlaksızlığı hepimizce malum rıdvan dilmen ile galatasaray başkanına ve taraftarına ettiği küfürler şike tapelerinde sabit olan ibrahim seten'in davet edilmesi başlı başına abesle iştigal etmektir.
bunun sorumlusu kimdir? genel müdür bahri havadır'ın halt yemesi diyen de var, başkan çağırdı diyen de var. bunu tam bilemiyorum lakin hal itibariyle tam bir "bahri havadır job" diyebileceğimiz nitelikte bir absürdlük var. başkan çağırmışsa bile meşhur danışmanlarının (bruno bey dahili işleyişi bilmeyebilir fakat bülent tulun bey bu olayın nerelere varabileceğini çok iyi hesaplayabilir) bu iş dile düşmeden başkanı uyarmaları lazımdı.
gelelim bir kaç gündür kanaldan yapılan açıklamalara... bence en vahim durum bu açıklamalardı. galatasaray tv genel müdürü bahri havadır, rıdvan dilmen'in programa davetini ve buna tepki gösteren galatasaraylılara yönelik olarak "tepkiler anlamsız, demokratik bir kanalız, alışılacak böyle şeylere" diyerek durumu içinden çıkılamaz bir hale soktu. bu son derece talihsiz bir açıklama. kendi üzerimden baktığımda, benim kanalımızın demokrasisiyle bir sorunum olmadığı gibi aksine çanak soru soran kendi kulüp muhabirlerimize de kendimce en büyük tepkiyi veriyorum sosyal medyada. bu demokrasi hususunda çok şey yazılır daha da, neyse şimdilik bununla yetineyim. bunun haricinde bugün kulüp tv çalışanlarından veli yiğit'in (sanırım genel müdür yardımcısı oldu) sosyal medyadan konu ile ilgili açıklama yapacağını ilan ettikten sonra kanalda (sanki galatasaraylılar olayın özünü anlamamışlar da sadece rıdvan olacak sanmışlar gibi) "yanlış anlaşıldı sadece rıdvan olacak gibi bir ortam yaratıldı, sadece rıdvan dilmen yok ki bik bik bik" gibi garabet bir girişten sonra olayı metin oktay centimenlik ruhuna bağlayan tuhaf açıklamalar yaparak olayın üstüne tüy dikti. bunun üstüne bir de tepki koyduğumuz isimlerden biri olan ibrahim seten'in kendi gazetesinde de yazar olan kulüp tv genel müdürümüzü güzelleyen, metheden ve haşa fatih terim'e benzeten tweetlerini yayınlama düşüklüğünü yaptılar.
ben bu olayı "şer'deki hayır" olarak görüyorum ve umuyorum ki kararlarından dönmezler de o isimler ile o programı yaparlar. böylece kendi sonlarını hazırlarlar. baştan sona, galatasaray yönetimine "zübükler" diyebilmiş genel müdürü, vıcık yardımcısı, maç anlatım şaklabanları, çanakçı muhabirleri, iki kelamı bir araya getiremeyen spikerleri ile tam anlamıyla a'dan z'ye bir kadro değişimini şart görüyorum kanalda.