90
derin bir of çektirmiştir. öncelikle (bkz: #1090247)
sakin olalım! galatasaray'ın istanbul'da yüzbinlerce taraftarı var. bu taraftarlar farklı geçmişlerden, farklı kültürlerden, farklı eğitimlerden, farklı deneyimlerden gelmiş insanlar. dün gece bir kısmı havaalanında manchester united'ı karşılamaya gitmişler. ve olaylar çıkmış. ben diyorum ki; manchester united kafilesi bu insanların arasından geçirilmeliydi. aksini isteyen ingilizlere "gerek yok, bişi olmaz" cevabı verilmeliydi. her ne kadar oradaki insanların büyük kısmının kontrolünü çabuk kaybeden insanlar olduğuna inansam da inandığım bir nokta da manchester oyuncularının aralarından geçmelerine sadece tezahüratlarla eşlik edecekleri. çünkü o insanların manchester'a duydukları bir kin, bir nefret yok. ve ben bu ülkenin insanını tanıyorum. ne zaman zıvanadan çıktığını ne zaman saçmaladığını gayet kolay tahmin edebiliyorum. mesela siz ne yaparsanız yapın yaş ortalaması 20-22 olan yüzlerce türk gencinin önüne sert bir polis seti çekerseniz bu insanlar durup dururken saldırganlaşır. bunun galatasaray'la, futbolla ilgisi yok; bu türk insanının artık içine işlemiş bir olgu. eskiden polisten korkulurdu. eskiden dediğim polisin şerif yıldızı taktığı zamanlar. http://i.dailymail.co.uk/...05DC-654_634x422.jpg şimdi polisten korkulmuyor çünkü polisle çatışma toplumumuzda normal bir hal aldı. herhangi bir insan topluluğu olur, polis olur, insanlar hırçınlaşır, polis biber gazı sıkar. bunu özellikle son senelerde o kadar çok mecrada gördük ki artık kanıksadık. dün gece o taraftarlar ingilizleri beklerken bir enerji birikimi oldu. o enerjinin bir yere boşalması gerekiyordu. ve bu enerji polis barikatları ve ingilizlerin arka kapıdan kaçırılmasıyla yanlış tarafa yönlendirildi. ve sonunda tasvip etmediğimiz görüntüler ortaya çıktı. ayrıca bence çok büyük olaylar da çıkmamış. en ufağının bile çıkmasını istemeyiz tabii ama hayat siyah beyaz değil, gri tonları işte. ona göre değerlendirmek lazım.
bu görüntüleri erman toroğlu "hayvanlık" olarak nitelerken gökmen özdenak "hayvan demek hayvana hakaret" olur diyerek destekledi. bence o kalabalıkta havaalanının camının kırılması ne kadar sürpriz olmadıysa yorumcuların bu tarz sözler sarf etmesi de o kadar sürpriz olmadı. evet yüzlerce insanın kamu alanında toplanıp günlük hayatın işleyişini engellemesi -normal yolcuların havaalanından çıkışlarının sekteye uğraması - ve üzerine öyle veya böyle sağa sola maddi hasar vermeleri vandallıktır. ama bunu "hayvansınız" diyerek milyonların önünde aşağılamak da entelektüel bir vandallıktır.
bu olayı uzun uzun sosyolojik analizlere dökmeye gerek yok. dün gece havaalanındaki taraftarlar 20 sene öncesinin hikayesiyle büyümüş, heyecanlanmış insanlar. o ortamı yakalamak/yaşamak istediler. olmadı. olamazdı da. o gün tarihin sayfalarında yerini aldı, bitti. hele basının ve rakip taraftarların eleştirileriyle galeyana gelmeye hiç gerek yok. onların işi o. tabii ki devlet malına zarar vermek hoşgörülemez ya da meşalelerin fırlatılması hoşgörülemez. ama bunlar öngörülebilir olaylar. tekbir getirmeler de öyle. çünkü bu ülkenin hamuru bu. merak etmeyin ne avrupa ne ingilizler bu görüntülerden ekmek yemez. onlar bizi bizden iyi bilirler. ne yaşayacaklarını 3 aşağı 5 yukarı biliyorlardı. en fazla gazetede "turkish holigans" diyerekten bir kaç cümle geçirirler. ancak onlar için hayati bir maç öncesinde bu olaylar yaşanırsa o zaman işte farklı yönden değerlendirirler; tabii ki kendilerine avantaj sağlamak için.
bizim sporcularımıza yani resmi temsilcilerimize yurtdışında resmi düzeyde her türlü zorluk çıkartılırken halktan oluşan kalabalık bir topluluk yaratmış kendi insanımızın yaptıklarının bu kadar abartılması mantıksız. bugün 3-4 lisan bilen milyon dolarlar yöneten yöneticilerimiz ingilizlerle gayet medeni yemekler yiyorlardır. hallerinden memnundurlar. ingiliz topçular otellerinde gayet rahat dinlenmişlerdir.
bir parantez de "sene olmuş 2012 hala korku/gerilim filmleri yaratılmaya çalışıyor" diye eleştirenlere açmak istiyorum. korkmazlardı ama etkilenebilirlerdi. dünyada yüzlerce vahşi hayvan bakıcısı var. bir kaplan terbiyecisine gayet normal gelen günlük bir yem verme işlemine siz de katılsanız eminim ki dizlerinizin bağı çözülür. her ne kadar o insanın o işi defalarca yapmış olduğunu bilseniz ve olayın ayrıntılarını yüzlerce kez önden okumuş dinlemiş olsanız bile. birebir tecrübe her insanın beyninde ayrı yer tutar. bize havaalanında tezahüratlar, kapı kırmalar, polisle itişmeler kakışmalar, meşaleler normal gelebilir ama 20'lik ingiliz topçusunun beyninde yankı uyandırabilir. biz dün gece bu şansı kaçırdık sağlık olsun, bana sorsanız ingiliz otobüsünü polisle arbedeye girmiş taraftarı görecekleri bir yerden geçirirdim. olayı gözleriyle görsünler diye. neyse ingiliz gazetelerinin dediği gibi "sami yen'de kaçacak yer yok." umarım akşama iyi bir performans sergiler taraftarımız.
not: bu giriyi alakalı-alakasız edilen küfürlü tezahürattan ve sahaya yabancı madde atan taraftarlardan hoşlanmayan bir yazar kaleme almıştır.
sakin olalım! galatasaray'ın istanbul'da yüzbinlerce taraftarı var. bu taraftarlar farklı geçmişlerden, farklı kültürlerden, farklı eğitimlerden, farklı deneyimlerden gelmiş insanlar. dün gece bir kısmı havaalanında manchester united'ı karşılamaya gitmişler. ve olaylar çıkmış. ben diyorum ki; manchester united kafilesi bu insanların arasından geçirilmeliydi. aksini isteyen ingilizlere "gerek yok, bişi olmaz" cevabı verilmeliydi. her ne kadar oradaki insanların büyük kısmının kontrolünü çabuk kaybeden insanlar olduğuna inansam da inandığım bir nokta da manchester oyuncularının aralarından geçmelerine sadece tezahüratlarla eşlik edecekleri. çünkü o insanların manchester'a duydukları bir kin, bir nefret yok. ve ben bu ülkenin insanını tanıyorum. ne zaman zıvanadan çıktığını ne zaman saçmaladığını gayet kolay tahmin edebiliyorum. mesela siz ne yaparsanız yapın yaş ortalaması 20-22 olan yüzlerce türk gencinin önüne sert bir polis seti çekerseniz bu insanlar durup dururken saldırganlaşır. bunun galatasaray'la, futbolla ilgisi yok; bu türk insanının artık içine işlemiş bir olgu. eskiden polisten korkulurdu. eskiden dediğim polisin şerif yıldızı taktığı zamanlar. http://i.dailymail.co.uk/...05DC-654_634x422.jpg şimdi polisten korkulmuyor çünkü polisle çatışma toplumumuzda normal bir hal aldı. herhangi bir insan topluluğu olur, polis olur, insanlar hırçınlaşır, polis biber gazı sıkar. bunu özellikle son senelerde o kadar çok mecrada gördük ki artık kanıksadık. dün gece o taraftarlar ingilizleri beklerken bir enerji birikimi oldu. o enerjinin bir yere boşalması gerekiyordu. ve bu enerji polis barikatları ve ingilizlerin arka kapıdan kaçırılmasıyla yanlış tarafa yönlendirildi. ve sonunda tasvip etmediğimiz görüntüler ortaya çıktı. ayrıca bence çok büyük olaylar da çıkmamış. en ufağının bile çıkmasını istemeyiz tabii ama hayat siyah beyaz değil, gri tonları işte. ona göre değerlendirmek lazım.
bu görüntüleri erman toroğlu "hayvanlık" olarak nitelerken gökmen özdenak "hayvan demek hayvana hakaret" olur diyerek destekledi. bence o kalabalıkta havaalanının camının kırılması ne kadar sürpriz olmadıysa yorumcuların bu tarz sözler sarf etmesi de o kadar sürpriz olmadı. evet yüzlerce insanın kamu alanında toplanıp günlük hayatın işleyişini engellemesi -normal yolcuların havaalanından çıkışlarının sekteye uğraması - ve üzerine öyle veya böyle sağa sola maddi hasar vermeleri vandallıktır. ama bunu "hayvansınız" diyerek milyonların önünde aşağılamak da entelektüel bir vandallıktır.
bu olayı uzun uzun sosyolojik analizlere dökmeye gerek yok. dün gece havaalanındaki taraftarlar 20 sene öncesinin hikayesiyle büyümüş, heyecanlanmış insanlar. o ortamı yakalamak/yaşamak istediler. olmadı. olamazdı da. o gün tarihin sayfalarında yerini aldı, bitti. hele basının ve rakip taraftarların eleştirileriyle galeyana gelmeye hiç gerek yok. onların işi o. tabii ki devlet malına zarar vermek hoşgörülemez ya da meşalelerin fırlatılması hoşgörülemez. ama bunlar öngörülebilir olaylar. tekbir getirmeler de öyle. çünkü bu ülkenin hamuru bu. merak etmeyin ne avrupa ne ingilizler bu görüntülerden ekmek yemez. onlar bizi bizden iyi bilirler. ne yaşayacaklarını 3 aşağı 5 yukarı biliyorlardı. en fazla gazetede "turkish holigans" diyerekten bir kaç cümle geçirirler. ancak onlar için hayati bir maç öncesinde bu olaylar yaşanırsa o zaman işte farklı yönden değerlendirirler; tabii ki kendilerine avantaj sağlamak için.
bizim sporcularımıza yani resmi temsilcilerimize yurtdışında resmi düzeyde her türlü zorluk çıkartılırken halktan oluşan kalabalık bir topluluk yaratmış kendi insanımızın yaptıklarının bu kadar abartılması mantıksız. bugün 3-4 lisan bilen milyon dolarlar yöneten yöneticilerimiz ingilizlerle gayet medeni yemekler yiyorlardır. hallerinden memnundurlar. ingiliz topçular otellerinde gayet rahat dinlenmişlerdir.
bir parantez de "sene olmuş 2012 hala korku/gerilim filmleri yaratılmaya çalışıyor" diye eleştirenlere açmak istiyorum. korkmazlardı ama etkilenebilirlerdi. dünyada yüzlerce vahşi hayvan bakıcısı var. bir kaplan terbiyecisine gayet normal gelen günlük bir yem verme işlemine siz de katılsanız eminim ki dizlerinizin bağı çözülür. her ne kadar o insanın o işi defalarca yapmış olduğunu bilseniz ve olayın ayrıntılarını yüzlerce kez önden okumuş dinlemiş olsanız bile. birebir tecrübe her insanın beyninde ayrı yer tutar. bize havaalanında tezahüratlar, kapı kırmalar, polisle itişmeler kakışmalar, meşaleler normal gelebilir ama 20'lik ingiliz topçusunun beyninde yankı uyandırabilir. biz dün gece bu şansı kaçırdık sağlık olsun, bana sorsanız ingiliz otobüsünü polisle arbedeye girmiş taraftarı görecekleri bir yerden geçirirdim. olayı gözleriyle görsünler diye. neyse ingiliz gazetelerinin dediği gibi "sami yen'de kaçacak yer yok." umarım akşama iyi bir performans sergiler taraftarımız.
not: bu giriyi alakalı-alakasız edilen küfürlü tezahürattan ve sahaya yabancı madde atan taraftarlardan hoşlanmayan bir yazar kaleme almıştır.