67
"dön be zen master. kovalım mike brown'ı. takımı yeniden yapılandıralım. meydan çoluk çocuğa kaldı amk.. hey gidi.." diye bir şey depolamışım taa 22 haziran 2012'de saat 07:04 sularında.. miami'nin şampiyon olduğu gündü yanılmıyorsam.. herhalde bir şeyler daha eklemeye üşendim, depolamışım; öyle kalmış. sonrasında da ders çalışmam gerekmesine rağmen uyumuştum..
neyse; dönecektir. 2003-2004 sezonu detroit pistons'a 4-1 kaybettikten sonra da bırakmıştı; bir daha dönmemek üzereydi. sonra 1 yıl kafasını dinlemişti. sonra da sezonun sonlarına doğru los angeles lakers'ın maçlarından birine gelmiş, kulüp sahibi dr. buss ile beraber izlemiştir. (u: ek bilgi; dr. buss'ın kızı jeanie buss; phil jackson'ın o zamanlarki sevgilisi, yanılmıyorsam şimdilerde de eşidir.) her ne kadar bu maç için sadece izlemeye gittiğini söylese de kitabında kendisi de itiraf etmiştir ki basketbola tekrardan dönmeyi çok istediğini daha da çok farketmiştir o maçla beraber. kendisinin e-mail hesabı vs. zaten "geri dön" temalı mesajlarla dolup taşmış ve mitch kupchak kendisine 2004-2005 sezonundan itibaren lakers'ın başına tekrar geçmesi için resmi teklifi yapmıştır. kendisi de basketbolu çok sevdiğini; lakers'ın, kariyerinde ayrı bir yeri olduğunu söylemektedir zaten. 2005 yazında görevine geri dönmüştür.
2009'daki şampiyonluktan sonra bırakacağını söylediğinde şampiyonluğun tadı kursağımızda kalmıştı. "bir sene daha, bir sene daha" diye diye 2010 şampiyonluğu'nu da onun koçluğunda kazandık. sonra yine aynı muhabbet döndü ve "bu sefer kesinlikle son!" diye keskin bir çizgi çizdi phil jackson. herkes 3-peat beklerken, takımın normal sezonla paralel giden playoff performansı herkesi şaşırttı. zira; lakers normal sezonda çoğu maçı rölantide oynar, playofflar geldiğinde ise en ciddi takım olurdu. oysaki 2011 senesinde her kötü giden şey gibi* lakers da kötüydü. new orleans öyle ya da böyle elenmiş, 2. tura gelinmişti.
2. turda dallas mavericks ile eşleştik. ilk maçı çok uzun süreler önde götürmüş, bir ara farkı çift hanelere çıkarmıştık. sonra dallas yavaş yavaş farkı eritti ve kobe'nin girmeyen son saniye şutuyla yanılmıyorsam 1 sayı* farkla yenilmiştik. sonra hiçbir şey düzgün gitmedi zaten. dallas her maçta daha da çok sindirdi bizi. rick carlisle da çok iyi çözmüştü. savunmada daima boş adamı bulup şut deneyen dallas'ın üçlük yüzdesi de bir hayli yüksekti. cidden çok müthiş bir takımlardı o sene. kusursuza yakın hücum ediyorlardı. nowitzki takıma müthiş liderlik ediyordu. jason terry hayatının en iyi maçlarını çıkarmıştı. lakers'ın zaten backcourt savunması ölüyken j.j barea gibi iyi penetre eden bir adam duman etmişti. o dallas takımı'nın en temel taşlarından biri de tyson chandler'dı. yıllarca erick dampier sınavıyla sınanan dallas taraftarına iyi gelmişti chandler. gasol, hayattan bihaberdi o günlerde. bynum, odom biraz mücadele etse de yetmedi. fisher'ın iyi niyetinden şüphem yok ama ayakları artık çok yavaşlamıştı. barea çok hızlıydı onun için ki normalde de hızlı bir oyuncu barea. kobe de pes etmemişti ama rakip takım, takım olarak çok iyiydi. ve biz de takım olarak olabileceğimizin en kötüsüydük. 3 maç sonunda durum 3-0'dı. son maç dallas daha da iyi şut attı. maç blowout oldu. 30 küsür fark vardı maç bittiğinde. phil, kobe ve bazı diğer oyuncularımızın son maç bittiğinde yüzlerinde oluşan hayal kırıklığı, üzüntü, kızgınlık gibi duyguları barından ifadeleri hiç unutmam. aynı ifade bende de vardı. phil de bıraktı sonrasında zaten. kötü bir vedaydı.
sonrası malum. getirilebilinecek en kötü koç getirildi: mike brown. bir halt olmayacağı belliydi. sene içinde* "gelecek sezon phil jackson döner." diye tahmin ediyordum. inşallah dönecek.
bu geceki maçta* taraftarlar staples center'ı "we want phil!" sesleriyle inletti. mitch, resmi teklifi yapmış. phil jackson düşünmek için süre istemiş ama adım gibi eminim geri dönmek için can atıyordur. 4-5 gün içinde belli olacağı söyleniyor. "3 güne kalmaz, açıklanır." diyorum.
benim tanıdığım phil jackson bastonuyla da olsa gelir, 1-2 şampiyonluk yüzüğü daha takıp öyle bırakır. kobe ile eş zamanlı bile olabilir emeklilikleri.
dönecektir..
neyse; dönecektir. 2003-2004 sezonu detroit pistons'a 4-1 kaybettikten sonra da bırakmıştı; bir daha dönmemek üzereydi. sonra 1 yıl kafasını dinlemişti. sonra da sezonun sonlarına doğru los angeles lakers'ın maçlarından birine gelmiş, kulüp sahibi dr. buss ile beraber izlemiştir. (u: ek bilgi; dr. buss'ın kızı jeanie buss; phil jackson'ın o zamanlarki sevgilisi, yanılmıyorsam şimdilerde de eşidir.) her ne kadar bu maç için sadece izlemeye gittiğini söylese de kitabında kendisi de itiraf etmiştir ki basketbola tekrardan dönmeyi çok istediğini daha da çok farketmiştir o maçla beraber. kendisinin e-mail hesabı vs. zaten "geri dön" temalı mesajlarla dolup taşmış ve mitch kupchak kendisine 2004-2005 sezonundan itibaren lakers'ın başına tekrar geçmesi için resmi teklifi yapmıştır. kendisi de basketbolu çok sevdiğini; lakers'ın, kariyerinde ayrı bir yeri olduğunu söylemektedir zaten. 2005 yazında görevine geri dönmüştür.
2009'daki şampiyonluktan sonra bırakacağını söylediğinde şampiyonluğun tadı kursağımızda kalmıştı. "bir sene daha, bir sene daha" diye diye 2010 şampiyonluğu'nu da onun koçluğunda kazandık. sonra yine aynı muhabbet döndü ve "bu sefer kesinlikle son!" diye keskin bir çizgi çizdi phil jackson. herkes 3-peat beklerken, takımın normal sezonla paralel giden playoff performansı herkesi şaşırttı. zira; lakers normal sezonda çoğu maçı rölantide oynar, playofflar geldiğinde ise en ciddi takım olurdu. oysaki 2011 senesinde her kötü giden şey gibi* lakers da kötüydü. new orleans öyle ya da böyle elenmiş, 2. tura gelinmişti.
2. turda dallas mavericks ile eşleştik. ilk maçı çok uzun süreler önde götürmüş, bir ara farkı çift hanelere çıkarmıştık. sonra dallas yavaş yavaş farkı eritti ve kobe'nin girmeyen son saniye şutuyla yanılmıyorsam 1 sayı* farkla yenilmiştik. sonra hiçbir şey düzgün gitmedi zaten. dallas her maçta daha da çok sindirdi bizi. rick carlisle da çok iyi çözmüştü. savunmada daima boş adamı bulup şut deneyen dallas'ın üçlük yüzdesi de bir hayli yüksekti. cidden çok müthiş bir takımlardı o sene. kusursuza yakın hücum ediyorlardı. nowitzki takıma müthiş liderlik ediyordu. jason terry hayatının en iyi maçlarını çıkarmıştı. lakers'ın zaten backcourt savunması ölüyken j.j barea gibi iyi penetre eden bir adam duman etmişti. o dallas takımı'nın en temel taşlarından biri de tyson chandler'dı. yıllarca erick dampier sınavıyla sınanan dallas taraftarına iyi gelmişti chandler. gasol, hayattan bihaberdi o günlerde. bynum, odom biraz mücadele etse de yetmedi. fisher'ın iyi niyetinden şüphem yok ama ayakları artık çok yavaşlamıştı. barea çok hızlıydı onun için ki normalde de hızlı bir oyuncu barea. kobe de pes etmemişti ama rakip takım, takım olarak çok iyiydi. ve biz de takım olarak olabileceğimizin en kötüsüydük. 3 maç sonunda durum 3-0'dı. son maç dallas daha da iyi şut attı. maç blowout oldu. 30 küsür fark vardı maç bittiğinde. phil, kobe ve bazı diğer oyuncularımızın son maç bittiğinde yüzlerinde oluşan hayal kırıklığı, üzüntü, kızgınlık gibi duyguları barından ifadeleri hiç unutmam. aynı ifade bende de vardı. phil de bıraktı sonrasında zaten. kötü bir vedaydı.
sonrası malum. getirilebilinecek en kötü koç getirildi: mike brown. bir halt olmayacağı belliydi. sene içinde* "gelecek sezon phil jackson döner." diye tahmin ediyordum. inşallah dönecek.
bu geceki maçta* taraftarlar staples center'ı "we want phil!" sesleriyle inletti. mitch, resmi teklifi yapmış. phil jackson düşünmek için süre istemiş ama adım gibi eminim geri dönmek için can atıyordur. 4-5 gün içinde belli olacağı söyleniyor. "3 güne kalmaz, açıklanır." diyorum.
benim tanıdığım phil jackson bastonuyla da olsa gelir, 1-2 şampiyonluk yüzüğü daha takıp öyle bırakır. kobe ile eş zamanlı bile olabilir emeklilikleri.
dönecektir..