79
her zaman olmasa da bazen aklından geçeni olduğu gibi söyleyen bir insan olarak bu yaralı yüze sahip kardeşimiz hakkında iki kelam etmek istiyorum.
zaman zaman zorluyorum da kendimi "yahu iyi ki gitmiş ne yapalım böyle adamları biz" şeklinde bir cümle kurmaya, olmuyor işte! biliyorum ki, eğer gitmemiş olsa veya bir şekilde elimizde tutmuş olsaydık takımın 10 numaralı formasını giyiyor olacak ve adına bir sürü şarkı yazılmış olacaktı. bir düşün! bir daha! di mi? hadi kabul edelim artık. bu kaçınılmazdı. şöyle tepeden tırnağa bakınca bir ribery'e, tam da türk taraftarının istediği oyuncu görüntüsü var. böyle deli gibi, manyak gibi ama biraz da mütevazi. onu öyle deli gibi sprinte kalkmış görünce insanın sanki koşan amcaoğluymuş gibi yürü be ferrarriiiii diye bağırası geliyor. hatta daha da açık konuşmak gerekirse bu adam, öyle "yolu buldum hemen gaçayım" diyemeyecek kadar da gariban duruyor benim için. inanıyorum ki, özellikle galatasaray döneminde ne isteyerek galatasaray'a geldi, ne de isteyerek ayrıldı. sanki birileri altın yumurtlayan bir tavuk bulmuşlar ve bunu kullanıyorlar.
eğer bu düşündüklerim doğru değilse bile fransa milli takımı forması giydikten sonra galatasaray yönetimi istese de tutamazdı. ve inanın öyle ahım şahım paralara da satamazdık. türkiye'de oynayan bir oyuncu olarak en fazla 10 milyon dolar verirlerdi, satmak istemesek menajeri sürekli problem yaratırdı, mahkum kalırdın. o aldığımız 10 milyonu da seneye özhan başkan aslantepe'nin asla bitmeyecek projesi için harcar, gene bir şey kalmazdı.
her şeye rağmen sevdim seni franck. seni hep o fenerbahçe'ye attığın gol sonrası ağzında salyalarla sevincinle hatırlayacağım.
zaman zaman zorluyorum da kendimi "yahu iyi ki gitmiş ne yapalım böyle adamları biz" şeklinde bir cümle kurmaya, olmuyor işte! biliyorum ki, eğer gitmemiş olsa veya bir şekilde elimizde tutmuş olsaydık takımın 10 numaralı formasını giyiyor olacak ve adına bir sürü şarkı yazılmış olacaktı. bir düşün! bir daha! di mi? hadi kabul edelim artık. bu kaçınılmazdı. şöyle tepeden tırnağa bakınca bir ribery'e, tam da türk taraftarının istediği oyuncu görüntüsü var. böyle deli gibi, manyak gibi ama biraz da mütevazi. onu öyle deli gibi sprinte kalkmış görünce insanın sanki koşan amcaoğluymuş gibi yürü be ferrarriiiii diye bağırası geliyor. hatta daha da açık konuşmak gerekirse bu adam, öyle "yolu buldum hemen gaçayım" diyemeyecek kadar da gariban duruyor benim için. inanıyorum ki, özellikle galatasaray döneminde ne isteyerek galatasaray'a geldi, ne de isteyerek ayrıldı. sanki birileri altın yumurtlayan bir tavuk bulmuşlar ve bunu kullanıyorlar.
eğer bu düşündüklerim doğru değilse bile fransa milli takımı forması giydikten sonra galatasaray yönetimi istese de tutamazdı. ve inanın öyle ahım şahım paralara da satamazdık. türkiye'de oynayan bir oyuncu olarak en fazla 10 milyon dolar verirlerdi, satmak istemesek menajeri sürekli problem yaratırdı, mahkum kalırdın. o aldığımız 10 milyonu da seneye özhan başkan aslantepe'nin asla bitmeyecek projesi için harcar, gene bir şey kalmazdı.
her şeye rağmen sevdim seni franck. seni hep o fenerbahçe'ye attığın gol sonrası ağzında salyalarla sevincinle hatırlayacağım.