295
öncelikle, gelmez.
ancak bu entariyi çatır çatır yeme ihtimalime karşılık bir kaç satır karalamak istiyorum. gelirse tahminim odur ki 4-4-2'yi bozmayacağız. muslera-eboue-ujfa(dany)-semih-hakan-selçuk-melo(hamit)-amrabat-kaka-burak-umut şeklinde bir dizilişle sahaya çıkacağız. dany ve hamit her ne kadar ilk onbire en yakın iki isim gibi dursa da emre çolak, engin baytar, elmander gibi kadrodaki mevkidaşlarının yokluklarını aratmayacaklarını geçen sene kanıtlamış oyunculara sahibiz. aydın yılmaz, yekta kurtuluş ve necati ateş gibi konsantre olduklarında katkı sağyalabilecek yedeklerimiz var. fiyasko olarak adlandırdığımız albert riera'nın dahi konsantre olduğunda ve özgüvenini topladığında neler yapabileceğinin farkındayız sanırım hepimiz. ( ki riera'nın eleştrilmesinin altında yatan maliyet/performans işleminin sonucunun tatminkarlıktan uzak kalmasıdır. maliyeti 1 milyon euro olsa hangimiz riera gibi bir oyuncuyu kulübede görmek istemeyiz? )
bu dizilişte kaka'nın getireceği faydaları yazmak biraz tereciye tere satmak olacak ama, gene de yazacağım. öncelikle ricardo izecson dos santos leite kaka'nın şutları dahi tek başına hepimizi heyecanlandırması adına yeterli. hani bir futbolcu yay üzerindedir veya ceza sahasına çaprazdan girmiştir, abuk subuk bir şut veya manasız bir pasla pozisyonu heba etmiştir, hepimiz "yapıştır mnakoyim ya, çivile şunu filelere!" deriz ya; işte bu adam onu dedirtmez. raket gibi ayak diye bir tabir varsa, işte o ayak bu adamın ayağıdır. buyurun, birlikte izleyelim.
http://www.youtube.com/...&feature=related ( mute tuşuna basmak isteyebilirsiniz, arka fona daha kötü bir müzik seç deseniz ajdar veya ankaralı namık kullanırdım. )
ikinci olarak kaka dediğiniz adam, çatır çatır adam geçebilen ve asist yapabilen bir futbolcu. 12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı'nda izlediğiniz umut bulut'a, geçen seneki form düzeyine yakın olan bir burak yılmaz'a verebileceği pasları bir düşünün, elmander ile verkaça girip sonuçlandıracakları atakları şöyle bir getiririn gözünüzün önüne, selçuk ile arasında yaşanabilecek alışverişi bir hayal edin. sağ kanatta eboue ile gireceği verkaçları tahmin edebiliyor musunuz? bu adam gelirse verebileceği tek zarar seneye tekrar gidecek olması olur. form yakalarsa; ki sakatlık yaşamazsa fatih terim-scott piri ikilisinin ellerinde yakalar; hem gol hem de asist olarak çift haneleri çok rahat görür. amrabat, emre çolak ve hamit zaman zaman bu adam yüzünden rotasyona düşer mi? evet düşer. yıl içerisinde 50-60 arası maç yapacak olan bir takımda olması gereken de bu değil midir peki? ilk onbiri zorlayabilecek kapasitede 16-17 adet kaliteli oyuncu... ayrıca oynamayarak köreleceğini düşündüğümüz amrabat ve emre'nin kaka'dan öğrenerek kendilerine katabileceklerini de düşünmekte fayda var. bu adamın bir diğer artısı da futbolu sevdiği için oynaması. para için oynamıyor bu adam, ihtiyacı yok zaten paraya. futbol oynamayı seviyor. futbol oynamayı seven bir adama melo'ya eboue'ye selçuk inan'a gösterilen sevginin gösterildiğini düşünsenize... bence inanılmaz bir geri bildirimi olur böyle bir etkileşimin.
bu kadar yazıp çizdim, ama özetini de çıkarabilirim üşenenler için tüm bu yazdıklarımın. al sana özet: gelmez, gelirse seneye gideceği için üzer. sakatlanmazsa faydasız olabileceğini, olumsuz etki yaratabileceğini düşünmek futbola ihanet etmektir.
ancak bu entariyi çatır çatır yeme ihtimalime karşılık bir kaç satır karalamak istiyorum. gelirse tahminim odur ki 4-4-2'yi bozmayacağız. muslera-eboue-ujfa(dany)-semih-hakan-selçuk-melo(hamit)-amrabat-kaka-burak-umut şeklinde bir dizilişle sahaya çıkacağız. dany ve hamit her ne kadar ilk onbire en yakın iki isim gibi dursa da emre çolak, engin baytar, elmander gibi kadrodaki mevkidaşlarının yokluklarını aratmayacaklarını geçen sene kanıtlamış oyunculara sahibiz. aydın yılmaz, yekta kurtuluş ve necati ateş gibi konsantre olduklarında katkı sağyalabilecek yedeklerimiz var. fiyasko olarak adlandırdığımız albert riera'nın dahi konsantre olduğunda ve özgüvenini topladığında neler yapabileceğinin farkındayız sanırım hepimiz. ( ki riera'nın eleştrilmesinin altında yatan maliyet/performans işleminin sonucunun tatminkarlıktan uzak kalmasıdır. maliyeti 1 milyon euro olsa hangimiz riera gibi bir oyuncuyu kulübede görmek istemeyiz? )
bu dizilişte kaka'nın getireceği faydaları yazmak biraz tereciye tere satmak olacak ama, gene de yazacağım. öncelikle ricardo izecson dos santos leite kaka'nın şutları dahi tek başına hepimizi heyecanlandırması adına yeterli. hani bir futbolcu yay üzerindedir veya ceza sahasına çaprazdan girmiştir, abuk subuk bir şut veya manasız bir pasla pozisyonu heba etmiştir, hepimiz "yapıştır mnakoyim ya, çivile şunu filelere!" deriz ya; işte bu adam onu dedirtmez. raket gibi ayak diye bir tabir varsa, işte o ayak bu adamın ayağıdır. buyurun, birlikte izleyelim.
http://www.youtube.com/...&feature=related ( mute tuşuna basmak isteyebilirsiniz, arka fona daha kötü bir müzik seç deseniz ajdar veya ankaralı namık kullanırdım. )
ikinci olarak kaka dediğiniz adam, çatır çatır adam geçebilen ve asist yapabilen bir futbolcu. 12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı'nda izlediğiniz umut bulut'a, geçen seneki form düzeyine yakın olan bir burak yılmaz'a verebileceği pasları bir düşünün, elmander ile verkaça girip sonuçlandıracakları atakları şöyle bir getiririn gözünüzün önüne, selçuk ile arasında yaşanabilecek alışverişi bir hayal edin. sağ kanatta eboue ile gireceği verkaçları tahmin edebiliyor musunuz? bu adam gelirse verebileceği tek zarar seneye tekrar gidecek olması olur. form yakalarsa; ki sakatlık yaşamazsa fatih terim-scott piri ikilisinin ellerinde yakalar; hem gol hem de asist olarak çift haneleri çok rahat görür. amrabat, emre çolak ve hamit zaman zaman bu adam yüzünden rotasyona düşer mi? evet düşer. yıl içerisinde 50-60 arası maç yapacak olan bir takımda olması gereken de bu değil midir peki? ilk onbiri zorlayabilecek kapasitede 16-17 adet kaliteli oyuncu... ayrıca oynamayarak köreleceğini düşündüğümüz amrabat ve emre'nin kaka'dan öğrenerek kendilerine katabileceklerini de düşünmekte fayda var. bu adamın bir diğer artısı da futbolu sevdiği için oynaması. para için oynamıyor bu adam, ihtiyacı yok zaten paraya. futbol oynamayı seviyor. futbol oynamayı seven bir adama melo'ya eboue'ye selçuk inan'a gösterilen sevginin gösterildiğini düşünsenize... bence inanılmaz bir geri bildirimi olur böyle bir etkileşimin.
bu kadar yazıp çizdim, ama özetini de çıkarabilirim üşenenler için tüm bu yazdıklarımın. al sana özet: gelmez, gelirse seneye gideceği için üzer. sakatlanmazsa faydasız olabileceğini, olumsuz etki yaratabileceğini düşünmek futbola ihanet etmektir.