bir spor kulübünün oluşturması için kökeni kendi kaynağı olan bir yapıya ihtiyacı olan olay. fener'in basket başarısına bok atmaya niyetim yok. ama ekol olmak dedin mi aklıma, ajax, benfica, barca vs geliyor. hepsi de alt yapı çalışmasıyla geldiler bir yere. elbette transfer de yaptılar ama alt yapıları her zaman güvenilir bir kaynak oldu. en yüksek seviyelerde alt yapı oyuncularına güvenmekten çekinmediler.
ben ekol olmaktan anladığımı bütün branşlarda düşünürüm. baskette de ekol olmak bence bu tarz bir anlayışla mümkün. bugün
* fener'in rakibi olympiakos'dur asıl ekol olan. zalgiris'tir mesela. real madrid'de de var galiba alt yapıdan oyuncular. e şimdi kalkıp 3 yıl üst üste final four'a kaldı diye bir basket takımına ekol oldu demek bence hakettiklerinden çok fazla bir övgü. ben fenerli idarecilerinde böyle bir dertleri olduğunu sanmıyorum zaten. onlar futbolda kıyısından bile geçemeyecekleri başarıları diğer amatör branşlarda, o branşların hacimlerinin çok üstünde paralar harcayarak ulaşmak istiyorlar. olay budur.
ülker fener'le 2006 yılında birleştiğinden beri 200 milyon €'ya yakın para akıtmıştır. salonu falan da katarak söylüyorum. belki daha fazladır. bu kadar para harcayıp 11 yılın ancak son 3'ünde kayda değer başarılar yaşamışsın. e bir zahmet olsun bir şeyler. kaldı ki futbol dışındaki branşlarda
avrupa şampiyonu olmak çok da zor değil. kabul edelim. her sene düzenli olarak 15-20 milyon € harcayabilen bir takım 2-3 yıl içinde atar kendini final four'a. türkiye'de ekonomi yarın öbür gün bir sallansa, ülker, doğuş falan sponsor desteğini bir çekse nerde kalır fener'in ekollüğü. ama yunanistan iflas etti bak olympiakos'un basket kültürü hala ayakta.