all or nothing: manchester city'i izleyince pep
* gibi detaycı bir futbol hastasının kendisini ne kadar takdir ettiğini görüyoruz. haddim olmayarak kendisini aytaç tercihiyle yargılıyorum.
beni esas olumsuzluğa iten şey tahammülsüzlüğümüz de değil, olmayacak kan uyumu.
ispanya'lı futbolcuların türkiye'de başarılı olamaması gibi.
kendisi kaos içine hem de terim'in hileli gönderilişi sonrası geldi. bu adamlar bizim gibi kaosla beslenmiyor.
adamların ülkesinde onları şaşkınlığa sürükleyecek şeyler 3 ayda 1 kez oluyorsa, bizde günlük gerçekleşiyor.
frank rijkaard'ın yaşadığı dram da buydu, adam bu seviyede önüne gelen şeyden belirli bir donanım bekliyor.
integral bilmeyen adama mühendislik anlatmak zorunda kalınca şiraze kayıyor.
yabancı oyunculardaki fatih terim sevgisi de tam olarak bunun karşılığı. hayatları boyunca profosyonellerle karşılaşan, kendileri de yaşadıkları kültürle onu normal bilen genç insanlar burada ihtiyar bir adamın antremanda kafasını okşamasını, onlarla oyun oynayıp beraber gülmesine çok büyük anlamlar yüklüyorlar.
sonrası malum; fatih terim babam gibi.
yabancı teknik adamla şampiyonlukların çok sınırlı kalmasının nedeni de bu; doğu/batı kültürleri çatışması ve yabancı sayısı.