özellikle 90'lı yılların sonlarında kesinlikle her ortamda gururlanan çocuktur. fb ve bjklılarla sürekli dalga geçmiştir. çarşamba veya perşembe günleri okula galatasaray forması bilekliği vb. şeylerle gitmiştir. sınıfta bütün galatasaraylılarla beraber tezahurat yapmış, dosta güven düşmana korku salmıştır. mayıs aylarında da ayrı bir gururlanan çocuktur.
21.45 saati bu çocuk için hayati önem taşımaktadır. o 21.45 maçlarında galatasaray kimleri devirmiştir, kimleri dize getirmiştir. hepsi bu çocuğun hafızasında, bilinçaltında yer etmiştir.
21.45 saati yüzünden yatmayan çocuktur. ümit davala'nın juventus'a uzaktan attığı gol, bilbao'ya hagi'nin son dakika golü, hertha berlinle alisamiyende alınan şanssız beraberlik, 3-2'lik milan maçı, chelsea'den
5 yememiz, uefa turları leeds'in sahasında sahaya atılan çakmaklar, taşlar, uefa finali ertesinde şampiyonlar ligi zaferleri, real madrid'den barnebeu'da 3 yememiz, amerika'da ikiz kulelere saldırı yapıldığı gün alınan lazio galibiyeti, nantes deplasmanında sergen'in attığı gol, nou campta 2-0 öne geçip 9 kişi kalıp maçın 2-2 bitmesi, anfield road'da mondragon'un adeta tek başına maçı berabere bitirmesi. 5 beraberlikle şampiyonlar liginde çeyrek finali kaçırmak.
kısacası fatih terim'li ve lucescu'lu yıllar.
90'lı yıllar ve 2000'lerin ilk 2 yılında hayatının en güzel senelerini geçirmiş çocuktur. çünkü bir daha hayatları hiç o senekiler gibi güzel olmamıştır.
ayrıca araştırma yapılsa çocukluğunu en fazla özleyen kitlede şüphesiz bu kitle çıkacaktır.
(bkz:
çocukluğuma götürün lan beni)