futbol bir yemekse, derbiler bunun sosudur. biz galatasaray olarak yıllardır doyuyoruz ama rakibimiz genellikle sos yiyor. benim için kadıköy bir kompleks olmaktan çıktı özellikle oradaki son maçımızdan beridir. hikayeyi biliyorsunuz.
galatasaray ve fenerbahçe arasındaki ezeli rekabete bakarsak 20 yıl kadar önce dengeye yakın bir durum olduğunu söyleyebiliriz belki. aradan geçen onca zamanda biz kupa kazanıyoruz yani yemek yiyoruz, onlar ise her sene bize yenilmediklerinin kutlamasını yapıp soslarını yalıyorlar. farkında mısınız bilmiyorum ama ellerinde bir tek bu koz kaldı. yıllardır futbol oynamayan, kaybetmeye alışmış, büyük ama kirli bir camianın tek tesellisi 34 haftanın sadece birinde en büyük rakibine yenilmemek oldu. şimdi ellerinden bu kozu da alırsak illa ki saracak yeni bir şey bulurlar ama ezeli rekabette biz mutlak dominasyonu sağlamış olacağız.
galatasaray kültürüne aşık bir galatasaray taraftarı olarak bana milyon kez sorsalar ben milyon kez şampiyonluğu seçerdim. oysa bu sene buradan alınacak üç puan şampiyonluk için hayati önemde bir bonus olacak. belki de buraya odaklanmalıyız. yani geçen yirmi küsür seneye değil sadece bu seneye odaklanmalıyız. orada da en büyük olduğumuzu hissedersek zafer gelecektir. yani hem derbi galibiyeti, hem de büyük ihtimalle şampiyonluk:
yani bu güzel yemeği bu kez soslu yemek şerefi...
(bkz:
23 şubat fenerbahçe galatasaray maçı)