• 1
    20 yaşındayım. kendimi bildiğim andan itibaren galatasarayla büyüdüm ben hepiniz gibi. 1900'lerden itibaren kim bilir kaç kere değişmiştir taraftar profilimiz. ne acıdır ki ben şu son değişime şahit oluyorum. bizim büyüdüğümüz yıllarda galatasaray hep şampiyon oluyordu. başarıya alışık bir nesiliz yani. 14 sene şampiyon olamamak nedir bilmeyiz. 18 sene istanbul şampiyonluğu olmak nedir bilmeyiz. 2 sene üstüste duble yapmayı, bizden dolayı tsyd'yi, cumhurbaşkanlığı kupasının kaldırıldığını biliriz. avrupa'nın en büyüğü olmayı, önümüze kim gelse yenmeyi biliriz. 2001'e kadar işler kötü gitmedi bizler için. 2001'den sonra hem mali hem sportif düşüşle beraber, hem sokaktaki galatasaraylı hem de tribündeki galatasaraylı değişmeye başladı. 2001'den sonra tribünümüzde başlayan düşüş geçen sene ve bu seneyle birlikte hepimizin bildiği üzere diplerde. bizim nesil çok tehlikeli anlaşılan. en basit örneği bülent korkmaz. uğruna efsanelerini bile silecek kıvama geldik. babamdan çok sevdiğim bülent korkmaz fütursuzca hakaretlere maruz kalıyor niye ? başarısız oldu diye. bunu sözlük için söylemiyorum, genel olarak söylüyorum. benim bildiğim galatasaraylılık böyle değil. takımda işler yolunda gitmeyinde başkana, teknik direktöre, oyuncuya sövmek değildir. sonuna kadar arkasında durmaktır. kimse duymak istemiyor biliyorum ama bizim nesil iyi gün taraftarı malesef. çünkü alışığız başarıya. başarısızlıkta ne yapacağını görmedik ki. melih şabanoğlu güzel bir şey demişti. açıkçası şimdiki nesilin 14 sene şampiyonluk göremeyince ne yapacağını görmek isterim diye. 14 sene takıma söveriz heralde. takımın başına hakan şükür'ü getirsek 5 maç kazanamasa ona bile söveriz. bize öğretilen galatasaraylılık böyle değil. ben ne sahada oynanan futbola bakarım ne yenilgiye ne de galibiyete. başarı galatasaray sevgisinin üzerine kaymak diye sürülür. başarısızlık galatasaray sevgisin tuzu biberi diye bilirim. böyle öğrendim ben. ama böyle değilmiş malesef. sadece bülent korkmaz olayı yüzünden demiyorum bunu. bülent korkmaz olayı sadece bir örnek. çok değiştik çok. biliyorum bu entry çoğu kişiye dokunacağı için en ofsayt entrylerim arasına girecek. varsın girsin. ben sadece herkesin bi an için bulundukları durumun dışına çıkıp, galatasaray'a galatasaraylılığa uzaktan bakmalarını istiyorum.
  • 4
    (bkz: #123756) dikkatcekmeyecalisiyorum renktaşımın görüşlerini referans alarak;

    an itibariyle 36 yaşındayım ve yukarıda anlatılan zamana "di'li geçmiş" olarak ve şimdiki zaman kipini de kapsayarak her ikisine de, ne mutlu bana ki, şahit oldum. (bkz: gunduz maci/#51460)

    1973-1987 yılları arası aklımda kalan herşey hemen hemen 80 li yıllarda çocuk olmak başlığının altında görülebilir. bu dönemde farklı renklere gönül vermis dostumla aynı yerde maç seyredebilmek, teknolojinin sınırları henüz kısıtlı olduğu için daha samimi olabilmek ve bazı insani değerler açısından daha zengin bir dönemdeydik diyebiliriz. (bkz: rade zalad/#122680)

    aslına bakarsanız, değişen sadece galatasaray taraftar profili değildir. bu dönemde insanlık da hızlı bir evrim geçirmiştir. benzer konuları diğer renktaşlarımla 2 gündür zaten yorumluyoruz ama kısaca denilebilir ki galatasaray türkiyedir. herşeyin daha hızlı tüketildiği bir ekonomik kumpasın içine itildik. o yıllarda henüz "oğlan bush" değil, tüm bu fırtınaları başımıza musallat eden "baba bush" başkandı ve "new world order - yeni dünya düzeni" adı altında şimdinin moda terimi "globalleşmeyi" öngören bir düzen getirmişti.

    taksim'de ve bahariye meydanında ilk mcdonald'sların açılması adı üstünde "hızlı tüketime" en iyi örneklerdir. bizim kültürümüz, misafir ağırlar, misafirperverdir ve "evine gelene" kendi yatak odasını açar. genç ve değiştiği iddia edilen yeni neslin de böyle yetiştirildiğinden kuşkum yok. o yüzden mesela fatih terim'in "amansız ol" konseptli reklamı her kesim tarafından büyük tepki almıştır. türk'ün kültüründe "aman vermek" vardır, kullanılan terimler yanlıştır ve tanıtımımıza katkı sağlamaz, çünkü adı üstünde yanlıştır.

    dolayısı ile "hızlı zıkkımlanın, sonra da buradan gidin" ağırlıklı bir "fast food" bize ve tebaamıza uymaz. ancak burada; o yılları yaşayan ve şimdi "bonibon", "jelibon" adı verilen şekerleri bile sadece pilavcı pasajından, o da ancak kaçak olarak elde edebilen bir nesil olarak bizler, ithalat rejiminin serbest bırakılmasıyla "ne olduğumuzu şaşırdık" çünkü büyüklerimiz yokluk ve kıtlık içinde, ekmek ve yağı karneye bağlanmış olan bir nesil olduğundan, uzun fara yakalanmış tavşan gibi kalakaldılar.

    bir tür emperyalist oyun sonucu elimiz bollaşmış görünüyor ancak kimsenin alım gücü bunlara yetmiyordu. bugün, bir akşam okul çıkışı "maca gidelim" diyebilmek için sadece plan yapmak yetiyorken, o günlerde 3 hafta boyunca babanızın verdiği harçlığı biriktirmeniz gerekiyordu.

    "diyarbakır'da oxford vardı da biz mi okumadık?" belki saf bir anadolu delikanlısının, istanbul'a yaptığı bir isyandı ama iyi ki de oxford yoktu oralarda. yoksa kendi kültürümüzün ipini kendimiz çekmiş olacaktık. bizi hala bir avuç içinde tutan, birlikte olduğumuzda "kardeşlik" duygularını bizlere yaşatan o masum anadolu kültürüdür. ibo oxford da okusaydı bugün belki de adını hatta vatanını değiştirmiş olabilirdi, kimse bilemez. bir nevi "peygamberimiz bugün yaşasaydı, traşlı, takım elbiseli, yakışıklı ve karizmatik bir adam olurdu" düşüncesiyle bağdaştırabilirsiniz.

    çağın bu denli hızlı gelişmesi, popüler kültürü de etkiledi haliyle ve spor da bundan nasibini aldı. artık "değerler" sadece kupalarla ölçülür olmaya başladı. "tüketim" hızlı olduğundan, başarılar da "hızla" tüketildi. "futbolda dün yoktur" edebiyatı ile kafalar karıştı. sonra renkler ifşa edildi. emin olun bugün ilker yasin'i benim neslim, onu galatasaraylı biliyordu. halbuki ciddi "çayırsporludur"

    bence bizim 500 yıllık anadolu ve fransız esintisi ile sentezlenmiş dünyada tek örnek olan lise kültürümüzü değiştiren, ali şen ve dönemi oldu. o zamanlar medyaya yandaş olmak çok daha rahattı ama artık haberlerin de çok hızlı tüketildiği ve anlık yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. kutsal ittifak medyası, türk spor basını gibi karşı taraftaki rakibimizi çağrıştıran tamlamalar kullanılmaya başlandı ve bu çok normaldi. çünkü biz o kültüre 500 yıl sahiptik, alp yalman'ı dvd'lerde filan bakın, ayar verirken bile ne kadar kültürlü ve efendidir, faruk süren'e bakın hep "ince çalışır" ve bel altı çalışmaz.

    bir de ali şen, aziz yıldırım, ömer çavuşoğlu taifesine bakın. hepsinin ağzından salyalar saçıla saçıla duyarsınız bazı şeyleri çünkü onlar "popüler kültüre" hizmet ederler. bugün islam çupi'yi kaç tane yeni nesil tanır? ama metin oktay'ı, gündüz "baba" kılıç'ı, turgay "panter" şeren'i "çatladıkapıspor" taraftarı bile bilir ve saygı duyar. çünkü kültür oturmuştur, sadece 100 yıla yayılan bir tarihten bahsetmiyoruz! burası sultanların mektebidir!

    imparatore, "bu işlerin artık düzeleceğini sanmıyorum" demekle haklıdır. çünkü kardeş bile kardeşle çatışma halindeyken, hele türk insanının 60'lı yıllardan sonra genlerine nüfuz eden "başarıyı yakalamaya çalışmak yerine onu paçasından aşağı çek" anlayışı ile yaşamak zorundayken, "bu işlerin düzelmesi", "çayırspor" taraftarının avrupa'da kupa görebilme hayali kadar uzaktır.

    bunu başarsak başarsak bir tek biz başarabiliriz. ortada bir başarısızlık olduğunda bunu "o zamanlar olduğu gibi" ancak kabullenerek yaşayabiliriz. bunu o günlerde kabullenmiştik ve öyle yaşıyorduk. neden jupp derwall bizim için önemlidir, çünkü bu kabullenmişliği yıkan devrim adamıdır, ölü toprağını silkmiştir üzerimizden. bunu yaparken asla çirkeflik yapmamıştır.

    başarısız olanlar, "malatyaspor'a çantalar gitti", "ankaragücü kalecisi maçı sattı" gibi ağlayarak kısa dönemde prim yaptılar ama türk futbolunun altına da dinamit koydular. şimdi yavaş yavaş uyanıyorlar çünkü bu frankenstein onların eseri ve bu mahluk onların da başını yemeye başladı. çünkü gerçekleri yüze vuran yine bu platform gibi oluşan sivil toplum örgütleri oldu.

    ankaragücü kalecisi zalad, beşiktaş'ta top oynamıştı. aynı zalad, şike yapıldığı iddia edilen maçın oynandığı sezonda, toplamda beşiktaş'tan daha fazla gol yemişti. malatya'ya çanta içinde götürüldüğü iddia edilen paraları kimse görmedi hatta ergun gürsoy 2 sezon önce "ispatlayabilen varsa gelsin galatasaraylılığımdan vazgeçeceğim" demişti. bildiğim kadarıyla ses çıkmadı.

    takımımıza, yönetimimize, sporcularımıza, tarihimize, kültürümüze, başarılarımıza ve ülkemize sahip çıkacağız. biz bir misyon kulübüyüz başkalarına benzemeyiz!
  • 5
    büyük zevk alarak, iki adet (bkz: kuzu pirzolası tadında entry) bir adet te (bkz: dana pirzolası tadında entry) okuduktan sonra, böyle kardeşlerimiz varsa henüz kaybetmiş sayılmayız düşüncesi ile klavye'ye sarıldım.. forumlar gibi gündelik tüketilebilir tartışmaların değil de bilgi anı ve hatıraların birikim olarak depolanıp kullanılabileceği bir oluşum olması nedeni ile sözlüğü ve sözlük kültürünü çok seviyorum.

    ben de an itibarı ile 50 yaşındayım. dayım hasta gassaraylı olduğu için onun kuşağı ile birebir iç içe olduğumdan, benden önceki kuşağı da tanımış oldum. dolayısı ile bu değişime de bire bir şahitlik ettim.

    1 - (bkz: karincaezmez sevki/#114115) olayı:

    benim gözlemlediğim kadarı ile sözlükte çeşitli entrylerde de anlatmaya çalıştığım gibi, bence bu değişim 70 veya 71 yılının başlarında karıncaezmez şevki'nin tribünden atılıp kolunun kırılmasına neden olunduğu gün başladı..
    çok basit gibi gelebilir. biraz izah edeyim. karıncaezmez şevki amcamız, kimseye zararı olmayan, günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü sarı-kırmızı giyinip arabası dahil her yer de sarı-kırmızı yaşardı.
    tribünde bağırıp çağırıp tezahürat yapmayıp, bunun yerine elinde taşıdığı dev bayrağı sopasından tutup dalgalandırarak takımla birlikte atağa kalkar takımla birlikte defansa gelirdi. arada bir de rerererarara'ya katılırdı.
    şimdi bir dakika durup düşünmenizi rica ediyorum. böyle bir adamı, üst üste bir kaç maç kaybedip bir kupa maçında (hafızam çok sağlamdır ama herhalde çok üzüldüğüm için hafıza o maçı silmiş, bir türlü net hatırlayamadım) kupayı kaybetmemize neden olan bir yenilgi aldıktan sonra "uğursuz geldiği" gerekçesi ile tribünden (kapalı üst) aşağıya atıp kolunun kırılmasına neden oldukları gibi tribünlere girmesini yasakladılar.

    o amcamız önce rakip takım taraftarlarının tribününe takıldı, o zaman rakip takım taraftarlarının ona kötü bir şey yaptığını zannetmiyorum.! küçüktüm ama gerek beşiktaş amigosu orhan abi, gerekse fenerbahçe amigosu şevki amca ile dayımın ve arkadaşlarının ilişkileri şakalaşmanın ötesine geçmezdi. tribünlerde rakipler arasında bu kadar keskin çelişkiler yoktu ve tribünler yarı-yarıya esasına göre dolduğu için genellikle iç içe maç seyredilebiliyordu. neyse.! büyük ihtimalle gene onu kapalı'dan atanlar rakip tribünlere dahi girmesini engellediler.. daha sonra bu amcamız inşaatın en tepesine çıkıp maç seyredebildi. sonra da ortadan kayboldu gitti.
    ben yıllar sonra kendisi ile tanışıp defalarca şarap eşliğinde sohbet etme şerefine eriştim. kalbi kırılıp küsmüştü ekonomik zorluklarla boğuşuyordu. sağlam içiciydi ve ne kadar sarhoş olursa olsun başına gelenler konusunda tek kelime etmez devamlı geçiştirirdi. bildiğim en önemli şey her gün bir kez ali sami yen çevresine mutlaka uğradığıydı.

    bu konuya yıllarca kafa yordum. neden böyle bir şey oldu ve dayım ve arkadaşları başta olmak üzere niye kimse böyle bir alçaklığa karşı çıkmadı diye. sonradan tribünde egemenlik mücadelelerini görünce anladım ki bu olay bizim tribünlerimizde o günü başlamış ve tribüne egemen olmak isteyen birisi veya birileri sırf gövde gösterisinde bulunmak için bu adamcağızı tribünden atıp ali sami yen'e girişini yasaklamış.

    peki niye 1970 veya 71 başı?
    bu tarih istanbul ve çevresinde sanayileşmenin başlamasının ardı sıra köyden kent'e göç neticesinde gelen büyük bir kitlenin istanbul da kurumlaşma sürecini tamamladığı, gecekondulaşarak sanayi işçisi haline gelen bu büyük kitlenin ikinci ve üçüncü kuşağının sanayi işçiliği dışında başka yaşam şekilleri konusunda arayış içinde olduğu dönemin başlangıcıdır. tribünlere de yukarıda anlattığım karıncaezmez şevki olayı olarak yansımıştır..

    buraya kadar ilk bozulmanın tribünlerde başladığını anlatmaya çalıştım. bu olay tarihimizde kültürel erezyonu tetiklemiş olmasına rağmen, yıkımı arttıran ve tüm taraftar kültürümüzü yerle bir edip bizleri tam anlamıyla "şok'a sokarak tarihsel birikimizden kopmamıza yol açan en önemli ikinci olay ise metin oktay'ın yanına heykelinin dikileceğini düşündüğümüz (bkz: buyuk mehmet) olayıdır...

    2 - mehmet oguz (bkz: buyuk mehmet) olayı:

    bana hayatımın ilk hayal kırıklığını yaşatan, gençliğimi yiyen, hayallerimi yıkan, moralimi bozan ilk futbolcumuzdur.
    yıl 1967. ben 8 yaşında bir cücüğüm. babam kendisi futbol oynarken yasin ile gökmen'in top toplayıcı olarak zuhuratbaba sahasının kenarında farkedilmek için beklediklerini anlatıyor bana. bende fark edilmek için devamlı gittiğim zuhuratbaba sahasında babamın tarafından tanıştırılıp takdirlerini kazandığım yasin abi ile gökmen abi de birden bire galatasarayıma transfer oluyorlar. dayım mehmet oğuz diye birinin kadırga dan galatasarayımıza transferini anlatırken heyecandan oturduğu sandalyeden ayağa kalkıyor. dayımın ağzı kulaklarında. ona göre bu sene şampiyon biziz.
    dayımla gidiyoruz ali sami yen'e. ve tanışıyoruz sonradan büyük mehmet olacak mehmet oğuz ile.

    olmaz böyle şey. artık akrabam gibi olan galatasarayımda bir tane daha hastası olduğum adam var. yatıyor, kalkıyor, çalım atıyor, gol atıyor. süper bir adam. inanılmaz terbiyeli ve ağırbaşlı birisi.. sanki metin oktay.! ben yasin abiyi, gökmen abiyi unutuyorum . gece rüyyalarımı mehmet oğuz süslüyor. gökmen abi farkediyor hayranlığımı ve beni bir gün tanıştırıyor mehmet abi ile. o cücük halimle bir iki hareket çekiyorum topla. takdirini alıyorum. hayranlığım bir kat daha artıyor. daha sonra kaptanı oluyor galatasarayımızın. yıllarca kaptanlığımızı yaparken efendiliği ile hep kalbimize kazınıyor. hep yeni bir metin oktay efsanesini arıyoruz o aralar.

    aradan 12 yıl geçiyor. yıl 1979. birden fenerbahçeye transfer olduğu haberleri çıkıyor. "hade len" çekiyorum. "yapmaz benim mehmet abim böyle bir şey".
    haberin doğru olduğunu anladığımda dünyam başıma yıkılıyor, hayata küsüyorum.
    deli gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. mehmet abi hiç bir yerde tek telime konuşmuyor. efendiliğini hiç bozmuyor. sonradan öğreniyoruz ki, galatasaray jübileni yapalım demiş. ona kızmış.

    fenerbahçe de bir sezon oynuyor. o yıl biz küme düşmemek için mücadele ederken fenerbahçe ligi ikinci bitiriyor ama sezon boyunca şampiyonluk yarışındaki en büyük silahı büyük mehmet oluyor. bizden jübilesini istediler diye kızıp giden mehmet abi ne hikmetse fenerbahçe de bir sezon oynadıktan sonra fenerbahçe ile beşiktaş arasında yapılan bir jübile maçı ile futbolu bırakıp kayıplara karışıyor. yıllar sonra feneryolu'nda karşılaşıyoruz. bir iki hasbihalden sonra ağzımdan çıkan cümle şu oluyor: seni sevenleri üzmeyecektin be abi

    ve verdiği cevap: (bkz: boş ver be çelebi)

    3 - (bkz: jupp derwall'e yapılanlar)

    galatasarayımızın cumartesi günü oynanan (bkz: 16 mayıs 1987 rizespor galatasaray maci)'nda 2 -0 yenilip, ertesi gün oynanan (bkz: 17 mayıs 1987 beşiktaş fenerbahçe maçı)'nda beşiktaş'ın 4-0 galip gelmesi üzerine, ligin bitimine üç hafta varken beşiktaş'ın 2 puan arkasında kaldığımız için öfkelenen taraftar guruhumuz, pazartesi sabahı florya'yı basarak, rize deplasmanından döndükten sonra bir gün dinlenip antremanına çıkan takımımıza ve onun teknik direktörü jupp dervall'e tekme tokat saldırıp tartaklamışlardır.

    bu olay da tarihimizde bir ilktir.. o güne kadar hiç yaşanmamış bir terbiyesizlik böyle bir adama yapılmış ve bu olayın üstünden üç hafta geçtikten sonra o terbiyesiz taraftar guruhu 14 yıllık özlememize son veren bu adamın yüzüne karşı "seni sevmeyen ölsün" şarkıları söylerken hiç utanmamışlardır..

    ülkemizi ve taraftarımızı çok sevdiğini her fırsatta tekrarlayan derwall bu olaydan sonra çok kırıldığını beyan ederek takımın teknik direktörlüğünden ayrılmıştır..

    - (bkz: karıncaezmez e yapılanlar)
    - (bkz: mühendis oktay) olayı
    - (bkz: tugay kerimoglu na yapılanlar)
    - (bkz: iki ingiliz taraftarın öldürülmesi)
    - (bkz: ultraslan)
    - (bkz: hagi'ye yapılanlar)
    - (bkz: yurüyedur)
    - (bkz: futbolcularımıza yapılanlar)
    - (bkz: bulent korkmaz'a yapılanlar)
  • 8
    metin oktay'ı metin oktay yapan en önemli olgunun takım sevgisi ve takımımına bağlılık olduğunu unutup, günümüzde bazı adı on numara olarak geçen, takıma sevgi ve bağlılık duygusundan bihaber, takımı uefa kupasına katılma mücadelesi verirken iki gün daha türkiye'de kalıp takım arkadaşlarını desteklemekten bile aciz, bazı brezilyalı oyunculara sevgi besleyen bir taraftar profili oluşmaya başlamıştır. çok acı bir durumdur. böyle oyuncuların yeteneklerine güvenip, keyfinin yerine gelip oynamasını beklemek bize hiç yakışmamaktadır. şu an rahmetli metin oktay yaşıyor olsaydı bu tarz oyuncular hakkında neler söylerdi çok merak ediyorum.
  • 9
    yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, kesinlikle değişim alpaslan ağabeyden öncesine dayanmaktadır. ancak o yaşasaydı havaalanı hadiseleri yaşanmazdı, ya da bülent korkmaz'a böyle ayıp yapılmazdı diye düşünüyorum. nitekim büyük kaptan takımdan zorla uzaklaştırılınca, tepkisini yeni açık tribününe "büyük kaptan nerede" pankartı açtırtarak koymuştur... tabii ki bunlar şahsi fikrim, ayrıca fatih akyel konusunda hata yaptıklarını kabul etmiştir, ki kendisinin bu hatada payı yoktur sadece gücü yetmemiştir. zaten olayın iç yüzünü en iyi bilen kesim olan yürüyedur grubu da sitelerine alpaslan ağabeyin resmini koyarak ona saygı duyduklarını göstermektedir... http://www.yuruyedur.com/
  • 12
    lig maçında;
    1) elle kolla gol atıyoruz 3 puan alıyoruz,
    2) hoca çıkıp taraftarla dalga geçiyor,
    3) bunu savunanlar da ya abi parası yok ne yapsın adam fenerin önünde bok püsür diyor,

    şampiyonlar liginde;
    4)ilk kez bu lige katılmış takım bize tam 15 şut atıyor, on beş,
    5)iç sahanda 90 dakika boyunca defans oynatıp mağlup oluyorsun,
    6)en kritik maçında takımın 6 oyuncusunu da mevkisi dışında oynatıyorsun,

    ben 32 yaşındayım, şu yaşıma kadar şu 6 durumu da galatasaray'da görmemiştim.

    en acısı da bu durumları normal karşılayıp, buna tepki gösterenlere tepki gösteren taraftar profili. böyle değiştiyse profil yazık, çok yazık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın