içinde bulunduğumuz şu zor günlerde dahi tekrar tekrar hatırlanması gereken marştır.
2013/2014 sezonu bizim için psikolojik anlamda çok zor bir sezondu ve biz ne yazık ki bu psikolojik savaşı kaybettik. çok şükür ki onurumuzu kaybedenlerden de olmadık.
sezonun başında tff'nin fatih terim'e yapmış olduğu milli takım antrenörlüğü teklifi elbette tesadüf değildi, bunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. tff'nin kurguladığı senaryo zaten bu şekilde başladı. fatih terim ile ünal aysal arasında bazı anlaşmazlıkların olduğunu iyi bilen aziz yıldırım maşası demirören fenerbahçe lehine doğru hamleyi yaptı ve pimi çekilmiş el bombasını adeta camiamızın kucağına bıraktı.
aysal, terim'e yol verdi. yerine mancini getirildi. aziz ve maşası demirören'in 1. planı işlemişti. 2. plan zaten yıllardır fenerbahçe'nin güdümünde olan ibne basını daha da vahşice üzerimize salmaktı. ibne basın sağdan vurdu, soldan vurdu, yeri geldi bel atından vurdu. oyuncularımız hakkında 100'lerce asılsız iddia uydurdu. galatasaray tam bir çıkış yakalayacakken asparagas haberler ortaya atıldı. hatta ve hatta 2013-2014 sezonunun 2. yarısının başındaki galatasaray'ın yakaladığı çıkış ve o dönemki fenerbahçenin puan kayıpları bazılarını öyle tedirgin etti galatasaray'ın 6 attı bursa maçında ahlaksızca şike iddialarında bile bulunuldu. kısacası aziz'in medyası elinden geleni ardına koymadı.
tabi ne yazık ki basının gazına gelen bazı kesim taraftarlarımız da basına ayak uydurup takıma vurmaya başladı. selçuk ıslıklandı, burak ıslıklandı, drogba ıslıklandı, mancini ve yönetim istifaya davet edildi. hadi hepsini geçtim muslera bile ıslıklandı arena'da. tüm bunların yanı sıra taraftar aysalcılar, terimciler ve hatta manciniciler olmak üzere 3'e bölündü. görüldüğü üzere aziz'in 2. planı da tıkır tıkır işlemekteydi.
2. planın son kurbanları da burak yılmaz ve melo'ydu bana göre. türkiye genelinde ciddi bir karalama kampanyası başlatıldı bu iki isim üzerine. burak yılmaz bir beşiktaş maçında haksız bir penaltı kazanmıştı ancak ilginç bir şekilde 2013-2014 sezonunda oynadığımız her deplasmanda ciddi tepki aldı. anadolu takımlarına giren çıkan neydi de her maç ıslıklandı bu adam? gerçek emek hırsızları pişkin pişkin emek hırsızı diye hitap ettiler burak'a. medyanın da gazıyla taraftarımız ile burak'ın arasını açtılar.
belki de yıllardır kırmızı kart görmeyen, rakibine ırkçılıktan tutun da kasti faulden küfüre kadar her türlü sportmenlik dışı davranışı sergileyen ve her zaman hakemlerin kanatları altında kollanan bir emre belözoğlu varken, dilini çıkardı diye ahlak yoksunu ilan edildi felipe melo. linç edildi. biz nouma'yı yolladık siz de melo'yu yollayın diye üzerimize baskı kuruldu. bunun nedeni belliydi. melo 2013-2014 sezonunda sahadaki en kilit isimlerin başında geliyordu ve bundan sonra da öyle olacaktı.
saha dışında ise farklı şeyler oldu. galatasaray'ı itibarsızlaştırmak gerekiyordu tabi. fenerbahçe gerek atatürk gerekse ali ismail korkmaz üzerinden prim yapmaya çalıştı. kendilerini son kale ilan eden bu camia aynı zamanda başbakanın söylediği bazı sözleri referans göstererek müthiş tutarsızlıklar yaşadılar. hatta ve hatta galatasaray spor klübüne "paralel" göndermelerde bile bulundular. tabi halkımız da bunu yedi. gezi olaylarında sempati toplayan beşiktaş'la beraber fenerbahçe halkın takımı, son kale ilan edilmiş galatasaray ise fransız tohumu, vatan haini bir kulüp olarak lanse edilmişti. ancak şurada unutulan bir gerçek var ki gezi olaylarına başkanımız ünal aysal dışında resmi olarak destek verdiğini açıklayan bir başka spor kulübü başkanı olduğunu da ben hatırlamıyorum. her neyse, fenerbahçe ile beşiktaş arasındaki bu dostluk tohumları, nisan 2014'te beşiktaş'ın, fenerbahçe'nin şampiyonluk haftasında seyirci cezasının kalkması gerektiğini ifade eden açıklamasıyla ekilmiş oldu. şimdi nereye baksanız beşiktaşlılarla fenerbahçeliler sarmaş dolaş gezerken galatasaray spor kulübü ise "kötü adam" rolüne bürünmüş gibi bir hava yaratıldı. yani galatasaray'ı itibarsızlaştırmak için gerekli ortam hazırlanmıştı. tabi saf beşiktaş bu oyuna gelerek belki de 2013-2014 sezonunda gelecek sezon şampiyonlar ligine doğrudan katılım hakkı verecek olan 2.'lik şansını kaybetti. fenerbahçe'yi yalacayacaklarına bitime 4 hafta kala tesislerde sıkı yönetim ilan edip futbolcularını barlardan toplasalardı şu an ligi bizim önümüzde 2. bitirebilirlerdi fakat artık ben bu şansı kaybettiklerini düşünüyorum bu saatten sonra.
aziz'in bu seneki tek derdi galatasaray'ın şampiyonluğuna mani olup kendi takımını da şampiyon yapmaktı. şimdi hakemlere fazla bok atmak istemiyorum ancak bu sezon açık bir şekilde fener'i itekledikleri de aşikar. e zaten bu kadar düzenin kurulu olduğu bir sistemde hakemlere de ayar çekmemek saçma olurdu. ha bizim lehimize de yanlış kararlar verdi hakemler fakat bu sonucu etkilemeyecekti. ancak fenerbahçeli çoğu oyuncu bu sezon 1-2 tane eksik kırmızı kart gördü. hakemler epey tolerans gösterdi onlara. dediğim gibi aziz ve maşası demirören'in asıl derdi galatasaray'ı şampiyonluktan etmekti. fakat galatasaray'ın kötü gidişatı ile beraber 2.'liğin de riske girmesiyle başladı avuçlarını ovalamaya. galatasaray şampiyonlar ligine gidmezse önemli bir gelirden olacaktı. bu da avrupa'da yer alamayacak fenerbahçe ile aramızdaki farkı daha da açmamıza mani olacaktı. zaten yabancı sınırılaması ile gerekli ayar çekilmişti fakat galatasaray'in ciddi bir gelirden olması işin kaymağı olurdu. bunun üzerine hepimizin fark ettiği gibi son 2-3 haftadır hakemler tarafından ciddi ciddi kıyılıyoruz. bakın ince ince demiyorum, ciddi ciddi diyorum. 4-0 yenildiğimiz kasımpaşa maçında tetikçi cüneyt çakır'ın uydurma bir penaltı + komedi bir kırmızı kart ile maçın kaderine etki etmesi, bu hafta ise 27 nisan 2014 elazığspor galatasaray maçında maçın başında ivesa'nın hajrovic'e yapmış olduğu net faul sonunda verilmesi gereken penaltının + ivesa'ya verilmesi gereken bir kırmızı kartın es geçilmesi ve tüm bunların üst üste 2 hafta içinde gerçekleşmesi tesadüf olamaz!
ve işte taaaa eylülde başlayan bu süreçte geldik nisanın sonuna. herşey o demirören'in yaptığı o ilk hamleyle başladı. şimdi ise fenerbahçe şampiyonluğunu ilan etti ve herkes görevini layıkıyla yerine getirdi. aziz bey rahat, yıldırım bey rahat. galatasaray taraftarı dışında herkesin kafası rahat. evet, fenerbahçe belki şike yapmadan kazandı bu şampiyonluğu. fakat şu da unutulmasın ki, şampiyonluk yolundaki en büyük rakibinin belden aşağısına vurarak, tff dahil her türlü imkanlarını seferber ederek, komplo kurarak kazanılmış bir şampiyonluktur bu. şimdi rıdvan'ından tut da tüm fenerli basın fenerbahçe'nin sözde haklı şampiyonluğunu konuşacak aylarca.
tarih bunları da yazacak, galatasaray camiasına kurulan bu komployu da yazacak. galatasaray taraftarının yapması gereken tek şey var. taa en başta da dediğim gibi. bu marşı unutmayacak. dik durup, tek vücut olacak. tüm bu yapılanların hesabı sorulacak. acısıyla tatlısıyla bu sezonu bitirdik ancak moral bozmaya gerek yok. şu an fenerbahçe camiasının yaşadığı şey geçici bir sevinç. ben gelecekten çok ümitliyim. bu sezon bazı hatalar yapıldı fakat gelecek sezon önümüz açık. enseyi karartmayın arkadaşlar! doğru hamlelerle gelecek sezon bu ligin tozunu attırdığımız gibi bize yapılanların da intikamını almış olacağız! seneye yine en güzel duyguları yaşatacak bize bu takım.
bugün 27 nisan 2014 ve ben bu entry'yi önemli bir vize arefesinde yazıyorum. bundan tam 1 yıl sonra editleyeceğim bu entry'yi ve o gün göreceksiniz, bugünkünden çok daha mutlu olacağız. buna inancım tam!
unutmayın:
yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da;
cimbom başı dik yürür!