bu entry lincoln'e eleştiriye yönelik bir entry olacaktır.
fakat sakın yanlış anlamayın, maç sonunda çıkan 3. dünya savaşına katılmayıp, olayları vatandaşı carlos'la birlikte, omuz omuza, tiyatro izlermiş gibi izlediği için eleştirmeyeceğim lincoln'ü. o hengameye girmek her babayiğidin harcı değildir zaten. oraya girmek için ya takım arkadaşının yediği kafayı hazmedemeyip, gerilerden kopup gelen arda gibi bir yüreğiniz olmalı, ya nonda gibi takımınıza gerçek bir bağlılık hissetmelisiniz, ya da mafyalar memleketi italya'nın toprağında yetişmiş bir adam olmalısınızdır.
benim lincolnü eleştirmemin nedeni farklı olacak.
12 nisan 2009 galatasaray fenerbahce macinda ilk yarının sonlardır, lincoln hocası tarafından kale arkasına ısınımaya gönderilmiştir. lincoln belediye başkanlığı seçimlerine katılmış bir aday edasıyla kale arkası tribünlerini selamlayarak ısınmaya başlar. onu böyle gören ben ise 'tamam, bugün birşeyler yapacak bu, kendini bize affettirecek' diye sevinmişimdir. ikinci yarının bilmem kaçıncı dakikası gelir, lincoln oyuna girer. maç sonuna kadar olumlu, iş bitirici hiçbir hareket, hiçbir gayret, heves, hırs yok. cool boy lincoln'ün dünya umurunda değil, hem zaten ne işi var ki burada. takımları için çıldıran bu insanlar onun kriterlerine göre fazla duygulular. fazla aşk dolu. tanrı onu olması gereken değil, ibret alıp biraz canlanması gereken yere göndermiştir aslında ama lincoln neredeyse iki senedir hala bunun farkında değil.
bu zamandan sonra da farkına varamaz. çünkü o adanmışlık duygusuyla doğmamış.
sıcak memleketin soğuk çocuğu lincoln'ün futbol hayatında sarı kırmızı sayfaları kapatıp, yeni bir sayfa açma zamanı artık gelmiştir.