beyaz gullit diye anıldığına bakmamak lazım
*. futbolculuğunun gullit'le alakası yoktur. ne stil ne başarı ne kariyer olarak gullit'in g'si bile değildir. avrupa'da oynadığı futbol hepi topu 2 sezondur ki onun da birisi montpellier'de diğeri de valladolid'dedir. ünlenmesini sağlayan milli takım performansları ve bonus saçlarıdır. hatta direkt bonus saçlarıdır. yoğusa öyle uçan kaçan bir orta saha değil idi. orta saha çemberinde statik olarak bekler, defanstan aldığı topları kanatlara ve forvete ara pası şeklinde iletmeye çalışır idi. yalnız taşaklı adamdır. şöyle ki yakın akrabalarından biri karteldi yamulmuyorsam ve bu sayede kolombiya milli takımında at koşturabiliyordu. günahı boynuna tabii... velhasıl bu raddede ikonikleşmesinin müsebbibi saçlarıdır.
başından geçen iki de ilginç hadise var. birincisi valladolid'de oynarken bir real madrid maçında, real'li michel tarafından takım taklavatının bir bevliyeci hassasiyetiyle yoklandığı o anlar:
https://www.youtube.com/watch?v=HUHLbXFYvGk https://i.hizliresim.com/2n1GJE.jpg ikincisiyse daha komik. macaristan ve kolombiya, italya 90'a hazırlık mahiyetinde budapeşte'de bir hazırlık maçı tertip ediyorlar. lakin ki atasözlerimizde bile güzelliği anlatılan
* macar dilberlerden biri başlama vuruşunu yapmak için oraya getirilmiş; mantığı nedir, hikayesi nasıldır hiç bilmiyorum. o stadı nasıl yıkmamışlar onu da bilmiyorum lakin valderrama'daki evliyaları aratmayan çelikten iradeye hayran kalmamak elde değil. sadece alkışlamakla yetiniyor adamcağız:
https://www.youtube.com/watch?v=q-Q0q18SzpQ alkışlarına duşta da devam ettiyse bilemeyiz tabii...